Hafta başında hastaneden taburcu olan Yaren, yengesinin yoğun ısrarları sonucunda, dayısının evine gitmek zorunda kalmıştı.
Özellikle kuzeni Bade kızın yanından bir dakika olsun ayrılmıyor, sürekli Ata ve tüm ailesinin yeni gözdesi olan Hamza hakkında durmadan yorumlar yapıp Yaren'i deli ediyordu. On dokuz yaşındaki bu kızın aklı aşk meşk işlerinden başka hiç bir şeyle meşgul olmuyordu anlaşılan.
İki adamın varlığı yetmez gibi, bir de patronu Mete'nin yaptığı ziyaretle Yaren'in Bade imzalı aşk hayatı iyice renkli bir hal almıştı.
Mete'yi baştan aşağı süzen genç kız, adamın yakışıklı çehresinden ve şimdilerdenin olmazsa olmazı kaslı vücut yapısından bir hayli etkilenmişti. Kibirli bakışları bile çekici gelmişti ona.
En iyisi bu adamı enişte listesi yerine kendi aday listesine alması olacaktı. Zaten Yaren ablasına iki aday yeterde artardı bile.Mete Bade'nin kendisini dikkatle süzen bakışlarını görmezden gelip, tüm dikkatini yatakta yatan, rengi solmuş, o dünyanın en güzel eşek gözlerinin altında oluşan mor halklara yoğunlaştırmıştı.
__Geçmiş olsun Yaren... Şimdi nasılsın?
Genç kız yatağında hafifçe doğrulmuş, yorgun gözlerle Mete'ye bakıp gülümsedi.
__Çok şükür iyiyim... Sanırım yarın işe gelebilirim...Mete kaşlarını yukarı doğru kaldırıp,
__Olmaz yarın çok geç olur... Hemen şimdi bu gün gelmelisin.. İş beklemez...Bade duyduğu bu sözlerden sonra sıcacık bakışlarına bir anda buz kestirmiş, seyre daldığı adamı neredeyse bir kaşık suda boğacak hale gelmişti. 'Patron milleti işte yakışıklı olsa ne fayda, pis emperyalist ne olcak hıh.. diye geçirmişti içinden.
Yaren ifadesiz bir suratla,
__Peki... Siz içeri geçin de ben de hazırlanayım o vakit...
Mete yaptığı esprinin ciddiye alındığını düşünerek,
__Daha neler Yaren, işi gelmek için acele ediyorsun diye öyle söyledim... İyice toparlanınca gelirsin... Şakaydı yani...Bade 'Kıyamam... Nasıl da düşünceliymiş... Ay ben seni yanlış anlamışım yakışıklı patroncuk...'
Yaren suratındaki düz çizgi ifadesini, kocaman sırıtan emoji görseli ile değiştirmiş,
__Zaten ben de şaka yapmıştım...
Bir süre sessizlik oldu. Derken Mete büyükçe bir pot kırıp,
__Ev... evin yani... Çok hasar almış galiba...Genç kız başını sallamakla yetindi. Evin son halinin resimlerini göndermişti Ata. Yaren çok ağlamış çok üzülmüştü. Yanan kül olan sadece evi değil, tüm geçmişiydi de.
__Evet... Malesef...
Başını önüne eğmişti genç kız. Bir an önce kalacak yeni bir yere ihtiyacı vardı. Bunu düşününce içi sıkıldı. Konuyu değiştirmek isteyerek,
__Süleyman ve Kemal beylerden haber var mı?
__Bey deme şunlara Allah aşkına, şerefsizler... İkisi de ortada yok... Saklanıyorlar... Haklarında suç duyurusunda bulunduk... Ama herşeyi kılıfına uydurmuşlar.__Kötü olmuş... Ya aksesuarlar, orjinallerini alabilecek miyiz?
__Halledeceğiz... düşünme sen bunları... Yarın falanda işe gelmeye kalkma. Hatta bir hafta izinlisin... İyice dinlenir ev işini de halletmiş olursun...
Yaren mahçup bir edayla,
___ Peki... Teşekkür ederim...
Mete yüzüne yapmacık bir gülümseme kondurup,
___Hasta ziyaretinin kısası makbulmuş ben artık gideyim....Mete evden çıktığında derin bir nefes alıp verdi. Yaren'in hasta yatağında bile sorduğu aksesuar işi başını bir hayli ağrıtacağa benziyordu.
Sırf bu yüzden genç kızın ayak altında dolaşmasını istememiş, ona bir hafta izin bile vermişti. Aksi takdirde Yaren'in doğrucu Davut olacağına artık adı kadar emindi.
Fabrika bu kadar zarara uğratılmışken, ikinci bir maliyet çıkarmak ne babasının ne de onun yapacağı bir şey değildi.
Bu zamanda dürüstlük para etmiyordu. Daha doğrusu, dürüst olmak, pahalıya mal oluyordu.
İnsanlar kendi çıkarları doğrultusunda dürüst olmayı erdem sayarken, menfaatiyle çıkaşan durumlarda, politik kararlar almanın yalnış bir şey olmadığına kendini anında inandırabiliyordu. Mete'de buna inanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAREN
FantasiTek başına odandasın mesela, yatağında yayılmış yatıyorsun. Birden zihnine abuk, sabuk bir sürü fikir sürükleniyor. Hepsini kendin akıl ettin sanıyorsun öyle mi? Üzgünüm dostum sana kötü bir haberim var. Sen sadece zannediyorsun, bu hayatta hiç bi...