28| Siyah
Sabaha kadar gözüne uyku girmemişti. Kafasında o kadar çok ses vardı ki, hiçbir şey düşünemiyordu. Geçmişe nasıl geri dönecekti? Teoman'ı nasıl bulacaktı? Abisiyle konuşmalı mıydı? Kaybolduğu süre için açıklaması ne olacaktı? Yokluğunda neler olmuştu? Selim nasıl Taner'le bir araya gelebilmişti? Ailesi ne durumdaydı? Evrim yaşıyor muydu?
Şimdi ki Teoman neredeydi?
Elini saçlarının arasına daldırıp karıştırdı siyah tutamları. Masasının başından kalkıp mutfağa içerledi. Kaynayan suyu bardağa boşaltıp kahveyle karıştırdı. Kalçasını tezgaha dayayıp kahvesini yudumladı. "Siktir ya, gerçekten hasiktir."
Gözlerini kapatıp düşünmemeye çalıştığı sırada çalan kapıyla irkildi. Boş eliyle ağrıyan gözlerini ovuşturup koridora ilerdi. Kapının açılmasıyla Taner göründü uzun boyuyla. "Selam." diyerek içeri girdi.
Ekim arkasından bakarken o rahatça küçük koltuğa kuruldu. "Selam..." deyip yanına ilerledi.
Bir bacağını diğerinin üstüne atarken "Uyumadın mı?" diye sordu Taner. Ekim başını sallayarak onayladı adamı. "Ne düşündün tüm gece?"
"Hiç..." diye mırıldandı Ekim "...uyku tutmadı."
Yeniden kapının çalmasıyla abisini karşıladı. Selim içeri girerken kardeşinin saçlarını karıştırıp yanağını sıktı. Taner'in yanına oturmak için ilerlemişti ki koltuğa sığmayacakları için koltuğun koluna yasladı kalçasını. Taner Selim'e bakarak sırıtıp dizini patpatladı. Selim kaşlarını kaldırarak gülerken Ekim dehşet içinde abisinin –muhtemel- sevgilisiyle flörtleşmesini izliyordu.
"Şaka gibisiniz." dedi sessizce.
Kardeşini duyan Selim boğazını temizleyerek bakışlarını siyahlara çevirdi. "Sen şaka gibisin asıl, aylarca ortadan kaybolmak ne abim?"
"Elimde olan bir şey değildi..."
Kaşlarını çattı adam. "Haber vermeden siktir olup git sonra 'elimde değildi'."
Yapmacık bir öksürükle boğazını temizledi Taner. Selim'le bakışlarını buluşunca "Çocuğun yanında düzgün konuş." diyerek uyardı.
"Yirmi iki yaşındayım ben." dedi Ekim şok içinde. Daha dün kendisiyle veletcilik kavgası yapan bebe neredeydi?
"Olsun..." dedi Taner "...yine de bizden küçüksün."
"Hah." diyerek göz devirdi Ekim. Eliyle saçlarını karıştırıp durumun saçmalığını algılamaya çalışıyordu.
Kardeşinin tavırlarını beğenmeyen Selim zor da olsa Taner'in yanına sıkışıp sol kolunu sevgilisinin omzuna attı. "Açıklama abicim, açıklama."
Dudaklarını ısıran Ekim "Yok açıklama." diyerek küçük mutfağa ilerledi. Sıcak sudan faydalanıp birer bardak kahve de onlar için yaptı. Salona döndüğünde Taner'i kucağına oturması için ikna etmeye çalışan abisinin eline tutuşturdu bardakları. Taner oflayarak kravatını gevşetirken telefonuna gelen bildirim aklına bir fikir düşürmüştü Ekim'in.
Tartışan çifti kontrol edip gizlice kamerayı açtı ve birkaç tane fotoğraflarını çekti.
Aradan geçen iki dakikanın sonunda Selim boğazını temizleyip Ekim'e döndü. "Benden bir şey sakladığının farkındayım Ekim. Ama üzerine gelmeyeceğim. Sadece bana ihtiyacının olup olmadığını söyle."
"Yok. Hiçbir şeye, kimseye ihtiyacım yok."
.
Fırçasının ucundaki beyaz boyayı turuncu boyayla buluşturdu bir kez daha. İyice karıştırdıktan sonra karşısındaki büyük tuvale yaydırmaya başladı. Eli titremeden hiç taşırmadan doldurdu tuvali. İşi bittiğinde önlüğünü çıkartıp sandalyenin üzerine bıraktı. Ellerindeki rengarenk boya lekelerine bakıp iç çekti. Yavaş adımlarla lavaboya ilerledi. Yüzündeki ve elindeki siyah boyaları çıkarmamaya dikkat ederek kurtuldu diğer renklerden. Aynaya baktığında sarı sakallarının arasına karışan siyahlıklara gülümsedi. Ekim gitmiş olabilirdi ama geride siyahını bırakmıştı. Üzerinde kokusu olmasa da rengini taşımak istiyordu adam. Terk edilmesinin bir sebebi olduğuna inanıyordu, bu yüzden bekleyecekti. Siyahlar içindeki sevgilisini bekleyecekti aynı siyahlara bürünerek.
.
Açık kapının önünde abisinin sevgilisiyle el mi sıkışmalı yoksa sarılmalı mı bilemediği birkaç saniyenin sonunda gülümseyerek sarılmıştı kendisine Taner. Nazikçe geri çekildikten sonra abisine döndü. Selim alnına küçük bir öpücük bırakıp güçlü kollarıyla sarmaladı kardeşini.
Ekim hissettiği sıcaklık ve özlem duygusuyla dayanamayıp fısıldadı abisinin kulağına. "İhtiyacım var ona abi, en çok ona, sadece ona."
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thunder | bxb
Fantasy[TAMAMLANDI] Tek istediğim ekmek almaktı. Evden çıktığımda kendimi 1998 yılında bulacağımı hiç düşünmemiştim. - Burunları temas edecek kadar birbirlerine yakınlarken kızgın yeşillerini Ekim'in siyahlarından ayırmadı. Ekim ilk defa onu böyle sinirli...