bölüm şarkısı: sezen aksu - seni kimler aldı
32| Seni Kimler Aldı
Söylemesi ne kadar zor olsa da aradan haftalar geçmişti. Ekim öyle bir hale gelmişti ki ne saatten ne tarihten haberi vardı. Hatta camdan dışarı bile bakmıyordu gecesi gündüzü birbirine girmişti. Ne yapacağını bilmiyordu, evden çıkamıyordu. Düne kadar günlerdir banyo yapmadığının bile farkında değildi. Selim'le de arası açılmıştı ve aklı 17 Ağustos tarihiyle o kadar doluydu ki abisinin yokluğunu fark edememişti. Uzun süredir düzgün beslenmediği için fazlasıyla kilo bile vermişti.
Guruldayan karnıyla iç çekerek parmaklarının arasındaki sigarasını söndürüp kalktı sandalyeden. Masasının üzerindeki parayı cebine atıp, kulaklığını çıkartıp klavyenin üzerine bıraktı. Birkaç saniye öylece durup bilgisayar ekranına baktı. Şarkıyı açık unuttuğunu fark edip durdurdu. Cebindeki telefonunu kontrol edip anahtarını da alarak evden çıktı. Sahi ya en son üç hafta önce çıkmıştı evden. Acaba bugün ayın kaçıydı? Kaç gün kalmıştı sevdiğinin ölümüne, yıkıma?
Saçlarını karıştırıp siyah kapüşonunu geçirdi başına. Kısa siyah şortu ve ince sweatiyle çıktı kapının önüne. Caddedeki dönerciye gitmeyi düşünüyordu fakat havanın kararmış olduğundan habersizdi. Çoğu evin ışıklarının kapalı olduğunu fark edince cebindeki telefonu çıkartıp uzun bir aranın sonunda saate baktı.
21.09, 7 Ağustos 2022
Cevapsız Aramalar
Abim (21)
Taner (13)
Okunmamış Mesajlar
Abim kişisinden okunmamış 38 mesaj
Taner kişisinden okunmamış 7 mesajOflayıp ekranı kapatıp cebine geri bıraktı telefonunu. Bu saatte caddedeki hiçbir dükkan açık olmadığı için Portakal Büfe'ye ilerledi. Buradan ne kadar nefret etmek istese de edemiyordu, hayatını değiştirmişti, imkansızı tattırmıştı bu büfe. Nasıl nefret edebilirdi ki?
Abisi ilk zamanlar çok araştırmıştı bu büfeyi fakat işlerine yarayacak bir şey bulamamıştı. Zaten ilk pes eden Selim olmuştu, ona hala imkansız geliyordu bu tür şeyler. Sonrasında Taner pes etmişti, ona göre zamanda yolculuk Ekim'e verilen tek seferlik bir şanstı ve herkesi kurtaramazdı. Bu yüzden küsmüştü Ekim onlara, pes etmişlerdi.
Derken kendisi de pes etti fark etmeden. Aklı sürekli bir şeyler yapmasını söylerken, kalbi yorulduğunu bağırıyordu.
Büfenin önüne geldiğinde içeride kimseyi görememişti. "Bana özel yok mu oluyorsunuz amına koyayım ya." Söylenerek kapıya ilerlediği sırada aklında bir ihtimal canlandı, olabilir miydi?
Yutkunup birkaç saniye düşündükten sonra kararını verip içeri girdi. Yere çöküp dizlerini kendine çekerek oturdu. Gözlerini sımsıkı kapatarak beklemeye başladı.
Bekledi, bekledi, bekledi.
Kaç dakika geçti bilmiyordu ama hayal kırıklığıyla kalktı oturduğu yerden. Burnunun direği sızlasa da ağlayamıyordu artık, tükenmişti gözyaşları.
Düğümlenen boğazını ovaladı. Kapıya doğru birkaç adım atmıştı ki başının dönmesiyle kendini yerde buldu. Düştüğü yerden kalkamıyordu sallanan yer yüzünden.
Deprem oluyordu.
Daha doğrusu, zamanda yolculuk gerçekleşiyordu.
Şaşkınlık içinde gülerek saymaya başladı. "1... 2... 3... 21... 22... 23."
Şiddetli sarsıntı aniden kesilince dönen başına rağmen ayaklanıp dışarı koştu. "Portakal Bakkal! Geldim, şaka gibi... Geldim."
Olduğu yerde dönüp etrafı incelemişti. Işıkları yanan renkli binalar, saate rağmen dolu olan sokak, gülüşen insanlar, kapı önlerinde oturan teyzeler, oyunlar oynayan çocuklar, camiye giden cemaat... Burası kesinlikle 1999'du.
Her zamankinden daha da kalabalık olan sokağı inceledi Ekim. Tüm bu insanlar gülüşerek nereye gidiyordu? "Ekim?"
"Gülseren teyze?"
Yaşlı kadın gülerek yaklaştı Ekim'e. Kendisiyle aynı boyda olan çocuğun omzuna elini atıp sıktı hafifçe. "Nerelerdesin güzel oğlum, göremedik seni yaz başından beri?"
Heyecandan titreyen Ekim "İ-işim vardı Gülseren Teyze..." diye kekeledi "...o değil de herkes niye dışarıda, nereye gidiyorlar?"
"Teo eşeği söylemedi mi oğlum sana?" dedi kadın.
"Neyi?"
"Düğün var aşağı sokakta, torunları gönderdim önden bende gidiyorum şimdi. Tüm mahalle düğüne gitti gel sende kurtlarımızı dökelim." kadının kendi kendine gülerek yanından gitmesiyle boşluğa düşmüş gibi hissetti Ekim.
Düğün Teoman'ın olamazdı değil mi?
"Olamaz." dedi "Birkaç ayda ne evlenmesi?"
Elif? Ya Elif'le evlenmeye karar verdilerse?
Çatılan kaşlarıyla Teoman'ın evine ilerledi. Birkaç adım atmıştı ki kapının açılmasıyla durdu. İçeriden Teoman çıktı, onu görünce dizlerinin bağının çözüldüğünü hissetti. İçi koşup üzerine atlamak sımsıkı sarılmak için yanıyordu. Derken evden çıkan kadınla gülüşü yüzünde dondu. Daha önce hiç görmediği biriydi üstelik sevgilisine gülümsüyordu? Durup ikisini izledi. Dış kapıdan çıktıklarında Teoman kolunu kadının omzuna atıp kendine çekti aynı şekilde kadında kolunu Teoman'ın beline yerleştirmişti. Bu da yetmezmiş gibi kadın başını Teoman'ın omzuna yasladı ve Teoman kadının omzundaki elini saçlarına çıkartıp okşadı.
Gözünün önünde sarmaş dolaş ilerleyen ikiliyi izledi dudaklarını birbirine bastırarak. Görüş açısından çıkana kadar gözünü bile yummadan baktı onlara.
Aylardır uğruna kendini parçaladığı adamın gidişini izledi.
📻bir kaos biter diğeri gelir hadi eyw
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thunder | bxb
Fantasía[TAMAMLANDI] Tek istediğim ekmek almaktı. Evden çıktığımda kendimi 1998 yılında bulacağımı hiç düşünmemiştim. - Burunları temas edecek kadar birbirlerine yakınlarken kızgın yeşillerini Ekim'in siyahlarından ayırmadı. Ekim ilk defa onu böyle sinirli...