36📻Zamanda Yolculuğa İnanır Mısın?

911 109 1
                                    

36| Zamanda Yolculuğa İnanır Mısın?

16 Ağustos'ta depremden etkilenecek şehirler tahliye edilmiş ve 17 Ağustos tarihinde gerçekten de deprem olmuştu. Aradan 5 gün geçtikten sonra halk evlerine geri dönmüştü. Fakat çoğu ev, bina zarar görmüş, birçoğu da yıkılmıştı. Neredeyse hiç can kaybı vermeden deprem atlatılmıştı.

Mahalleli evlerinden önemli eşyalarını alıp sokaklara, parklara çadırlar kurmuştu. Ekim ve Mustafa aynı çadırda kalırken Elif annesiyle kalıyordu.

23.08.1999

Ekim uyumadan önce çadırlarının diğerlerine uzak bir yerde olmasının avantajıyla dışarı çıkıp sigarasını yaktı. Etrafı, yıkık dökük binaları izlerken sigarasını bitirmişti. Çadıra geri dönmek üzereyken yakınlardan gelen sesi duydu.

"Biliyor musun bizim evimize hiçbir şey olmamış, baya sağlammış." diyordu Selim.

Gözleri irileşen Taner "Bizim evinde birazcık tadilata ihtiyacı varmış, abim öyle demişti." dedi.

"Yaaa..." diyerek dudak büzdü Selim. Sonra aklına gelen fikirle gülerek Taner'in elini tuttu "...sizin ev yapılana kadar bizde kalırsın, heeep beraber oluruz, hep!"

"Hiii, olur mu ki?"

"Olur tabii."

Çocuklara tebessüm edip bulundukları yere yaklaştı Ekim. O sırada Taner "Abimden de izin isteriz, olur mu?" demişti.

"Tamam."

İki küçük çocuk birbirlerine bakmayı kesip gülerek sarıldılar. Ekim gülümseyerek dudaklarını ısırdı. Cebindeki neredeyse hiç kullanmadığı telefonunu çıkartıp hızlıca çocukların fotoğrafını çekti ve çadırına geri döndü.

"Neredeydin?" dedi Mustafa yorganın altına girerken.

"Sigara." diyerek Mustafa'nın yanına uzandı Ekim. "Çocukları gördüm bir de. Tadilat falan diyorlardı."

"Haa evet ya..." diyerek yastığını düzeltti Mustafa "...bizim bakkalda sağlam, pek bir şey olmamış. Tadilat için ustalarla görüştük bugün. Bakkalı büfeye çevirmeye karar verdik. Zaman alacak tabi ama hayırlısı."

Demek bakkalın büfeye dönüşme hikayesi böyleymiş diye düşündü Ekim. "Ne zaman başlayacaklar?"

"Bilmiyorum ki..." derken alnına düşen saçlarını geriye ittirip çadırın tavanını izlemeye başladı Mustafa "...yarın malzemeleri başka yere nakledeceğiz. Sonraki gün başlarlar herhalde."

Ekim başını sallayarak onayladıktan sonra iyi geceler dileyerek gözlerini kapattı. Uykuya dalmak üzereyken aklına gelen düşünceyle irkilerek doğruldu.

Ya bakkal büfeye döndükten sonra bir daha zamanda yolculuk gerçekleşmezse?

Dudaklarını kemirerek bir süre düşünse de aklına hiçbir şey gelmemişti. Zamanda yolculuğun sadece büfe ve bakkal arasında gerçekleşebildiğine inanıyordu, peki ya şimdi büfeden büfeye zamanda yolculuk gerçekleşebilir miydi?

"Neye daldın yine be oğlum?" dedi Mustafa doğrulurken.

"Mustafa..." diye mırıldandı Ekim.

"He söyle de kurtul."

"Zamanda yolculuğa inanır mısın?"

(...)

"Yani, aslında... O radyo kanalına mektup gönderen de bendim. Teoman, depremde ölecekti. Gelecekte ki Taner söylemişti, bende geri dönüp depremi engellemeye çalıştım, daha doğrusu Teoman'ın ölümünü engellemeye çalıştım. Her neyse, bana... Bana inanıyor musun?"

Konuşmanın başından beri hiçbir şey demeden sessizce Ekim'i dinleyen Mustafa dayanamayıp çadırdan dışarı attı kendini.

Telaşlanan Ekim peşinden çıktığında, koşar adımlarla uzaklaşan adamın arkasından bakan Elif'le karşılaşmıştı. Bir şey demek için dudaklarını araladığı sırada Elif izin vermeyip "Ben arkasından giderim." dedi.

Sessizce başını sallayıp çadıra geri girdi. İçi ne kadar huzursuz olsa da Mustafa'nın kendisine inanacağını ümit ediyordu.

.

"Taner, hadi çadıra gir uyuyalım artık." dedi Teoman kaldırımda oturan çocuğa. "Selim sende annenlerin yanına git, geç oldu."

"Tamam..." diyerek oturduğu kaldırımdan kalktı Selim. Taner'e dönüp "Görüşürüz yarın..." dedikten sonra Teoman'a "...İyi geceler." diyerek ailesinin kaldığı çadıra ilerledi.

Taner Selim'in arkasından el salladıktan sonra abisinin elinden tutup çadıra ilerledi. İkisi de sıcak yorganın içine girince Taner abisinin göğsüne başını yaslayıp gözlerini yumdu. "Abi?"

"Efendim abicim?"

"Bugün bir şey öğrendim." dedi çocuk gözlerini aralayıp.

"Ne öğrendin yine?"

"Selim geçen hafta mezarlığın orada Ekim abiyi görmüş. Sohbet etmişler."

Teoman kapattığı gözlerini hızla açarken, dudaklarının kuruduğunu hissediyordu. "Ee?"

"Sigara içiyormuş yine Ekim abi. Sonra da Selim'i gönderip mezarlığa gitmiş. Bil diye söyleyeyim dedim."

Teoman'dan ses çıkmazken, başının altında hızla çarpan kalp Taner'e beklediği cevabı vermişti.

📻 bugün bin tane bölüm attım helal
bi de 45 gibi final düşünüyorum sıkıldım kaostan smut yazar yazar bitiririm yeto

Thunder | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin