34| Mektup
Derin bir nefes alıp zarfı posta kutusundan içeri attı. Tuttuğu nefesini serbest bırakıp "Lütfen." diye mırıldandı.
Etrafı kontrol ederek Elif'in evine ilerledi. Umut ediyordu mektubunun okunması için. Çünkü eğer mektup okunursa, başarabilirdi. Mektup okunursa depremzedeleri kurtarabilirdi.
Mektup okunursa, Teoman'ı kurtarabilirdi.
.
"Herkese iyi geceler dileyerek bitiriyorum bugünkü yayınımızı. Unutmayın yarın gece saat 22.00 sularını gösterirken sizden gelen mektupları açacağız. Kendinize iyi bakın görüşmek üzere."
"Yine mi bu kanalı dinliyorsun?" diyerek belirdi Elif salonun kapısında.
"Evet."
"İlgini çekti herhalde?"
"Biraz."
"Anladım..." diyerek esnedi "...ben uykuma geri dönüyorum. Yat sende geç olmadan."
"Ah uyandırdım mı?" dedi Ekim radyoyu kapatırken.
Gülümsedi Elif. "Su içmek için kalkmıştım. Sesini duyunca geldim, sorun yok. Uyandırsan bile dert etmem Ekim, rahatla biraz."
Başını salladı Ekim. "Alışamadım."
Elif buruk gülümsemesiyle inceledi bir süre siyahları. "Bana Teoman'la aranızda geçenleri ya da sorun her neyse anlatabileceğini biliyorsun dimi?"
Ekim "Sevgilimin- eski sevgilimin dedikodusunu, eski sevgilimin eski nişanlısıyla yapmak... Neden olmasın?" diyerek gülerken kadında eşlik etti.
"Teo'yla çocukluğumuzdan beri arkadaşız. Nişan falan boş ver sen onları, geçmişte kalan önemsiz ayrıntılar. Ciddiyim bana anlatabilirsin."
Alt dudağını dişlerinin arasına alıp ısırdı Ekim. "Belki bir gün."
"Peki, iyi geceler."
"İyi geceler."
Üzerindeki pikeyi havalandırıp koltuğa uzandı. Yastığını düzeltip yerleşti ve her gece yaptığı gibi tavanı izledi.
Ne kadar itiraf etmek istemese de Teoman'a sarılıp uyumayı, uyandığı ilk an onu görmeyi o kadar çok özlemişti ki.
Oysa şimdi muhtemelen Ekim'in yerinde başka biri vardı.
Boğazı düğümlenirken ağlamamak için kendini tutup gözlerini kapattı.
.
"Ve gecenin son mektubu. Bu mektup elime dün ulaştı ve açıkçası uzun bir toplantı yaptık bunu okuyup okumamak konusunda. Nasıl desem biraz... Korkunç? Merak etmeyin sayın dinleyenler öcülü, cinli bir hikaye değil. Sanırım okursam daha iyi anlayacaksınız o yüzden zaman kaybetmeden okuyorum ve hep beraber üzerinde tartışıyoruz.
'Merhaba, bu mektubu okumanız benim için çok önemli. Sadece benim için değil aynı zamanda Türkiye için de çok önemli.'
Merak etme dostum biz sana inanıyoruz ve destekliyoruz. Şimdi can alıcı kısmı dikkatle dinleyin lütfen.
'Söyleyeceklerimi lütfen dikkate alın. 17 Ağustos 1999 tarihinde saat 03.00 sularında Kuzey Anadolu Fay Hattı'nda 7.6 büyüklüğünde bir deprem gerçekleşecek. Tüm Marmara etkilenecek. Hatta Ankara ve İzmir'de bundan etkilenecek. 20.000'e yakın kişi ölecek, 1.000 küsür yaralı olacak. On binlerce kişi evsiz işsiz kalacak.'
Oldukça korkunç değil mi? İlk okuduğumuzda bizler de şaşkına dönmüştük.
'Lütfen söylediklerime inanın ve birkaç gün sonra gerçekleşecek bu deprem için önlemler alın. İnanmasanız bile önlem almaktan zarar gelmez. Hayatınızı düşünün lütfen.'
Evet yazılar burada bitiyor. Benim tüylerim diken diken oldu."Ekim mektubunun okunmasıyla sevinç çığlığı atıp gülmeye başladı. Çok düşük bir ihtimaldi ama gerçekleşmişti, mektubu okunmuştu. O kadar mutluydu ki şu an içi içine sığmıyordu.
"Ekim iyi misin?" diye bağırdı Elif odasından.
"İyiyim, sorun yok."
"Tamam."
Gülümsemeyi kesip yeniden radyoya konsantre oldu. Adam yanındaki arkadaşlarıyla bu durum hakkında konuşmuş, herkes hemfikir olunca da halka devlete seslenmişlerdi.
Ekim belki yeniden Teoman'la bir araya gelememişti ama Taner'e verdiği sözü tutmuştu, Teoman'ı kurtaracaktı. Binlerce canı, binlerce hayatı kurtaracaktı. Geçmiş öyle bir değişecekti ki...
O sırada Elif zilin çalmasıyla salonda çığlık atan çocuğu boş verip koridora çıktı. Kapıyı açıp davetsiz gelen Mustafa'ya gülümsedi. "Hayırdır?"
Elini ensesine atıp kaşıdı Mustafa. "Naber?"
"İyi sen?"
"İyi... Şey içeri gelebilir miyim?"
Elif kapının önünden çekiliyordu ki salondaki Ekim'in varlığını hatırlayıp adamın önüne geçerek görüşünü kapattı. "Aslında, müsait değilim. Önemli bir şey mi var?"
"Bir itiraf mevzusu vardı..." diye mırıldandı Mustafa başını eğerek.
Elif onu duymamıştı. "Anlamadım?"
"Şey..." deyip nefeslendiği sırada içeriden duyduğu erkek sesiyle şaşkına döndü "...kim var lan içeride?" Elif'i kenara çekerek içeri daldı.
.
Zihninde sürekli o cümle yankılanıyordu. 'Anlatacaklarım her ne kadar saçma ve imkansız gelse de bana inanmanıza ihtiyacım var.'
Dirseklerini bacaklarına yaslayıp başını ellerinin arasına yerleştirdi. Ensesindeki saçları karıştırırken sadece onu düşünüyordu. "Ekim..." inanmak istemiyordu ama başka bir ihtimal veremiyordu "...sen misin, Ekim?"
Neden kendisini terk ettikten sonra böyle büyük radyo kanalına mektup gönderiyordu? Ortada olmadığı bu üç ay boyunca neler yapmıştı? Buralarda mıydı? Nereye gitmişti, gidecek yeri var mıydı ki?
"Teo, yemek hazır."
Oflayarak kalktı yatağından. Az önce kokladığı tişörtü yastığın altına sakladı yeniden. "Geliyorum canım." diyerek odasının ışığını kapatıp çıktı.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thunder | bxb
Fantasy[TAMAMLANDI] Tek istediğim ekmek almaktı. Evden çıktığımda kendimi 1998 yılında bulacağımı hiç düşünmemiştim. - Burunları temas edecek kadar birbirlerine yakınlarken kızgın yeşillerini Ekim'in siyahlarından ayırmadı. Ekim ilk defa onu böyle sinirli...