24| Yas
"Başın sağ olsun oğlum."
"Kardeşin sana emanet artık evladım."
"Güçlü ol kardeşim."
"Allah sabır versin."
"Yardıma ihtiyacın olduğunda çekinme ara Teo."
Anneannesi mezara gireli saatler olmuştu oysaki . Yıllarca kendisine bakan kadınla son kez konuşamadan, veda bile edemeden mevlit için hazırlıklara başlamıştı. Çünkü ona "Hemen evi hazırla oğlum." demişlerdi. Anneannesini görmek istiyordu ama "Yemekleri nereden söyleyeceksin?" demişlerdi. Kardeşiyle konuşmak istiyordu ama "İstersen pilavları biz yaparız, sen hazırlıklara başla." demişlerdi.
Tahta mezar taşına son defa bakıp eve gitmişti.
-5 Ay Sonra-
Kulağına dayadığı telefonun kablosuyla oynarken kaçıncı kez göz devirdiğini sayamamıştı bile Ekim. Duman'ı aramıştı aslında, Emir'in de yanında olduğundan habersizdi. Nereden bilebilirdi ki ikisinin tartışmaya dalıp kendisini unutacaklarını?
"Aptal aptal konuşma. Ne zaman görüştüm Melek'le?"
"Dün kafeteryada gördüm sizi. Ne konuşuyordun o melek yüzlü şeytanla?"
"Sana ne?"
"Hah, bana ne öyle mi Duman?"
Ekim yumruğunu sıkmayı bırakıp telefonu kapattı. Bu ikisi neden kavga etmeden duramıyorlardı? Gördüğü en toxic insanlardı. Sinirle yeniden tuşladı Duman'ın numarasını.
Telefon dördüncü çalışta açıldığında hiç beklemeden "İkinizde kesin sesinizi." diye bağırdı. İki çocukta susup onu dinlediğinde derin bir nefes verip "Yarın doğum günü, biliyorsunuz. Sürpriz bir şeyler yapıp kutlayalım diyecektim."
"Nasıl bir şey yapacağız?" dedi Duman sakince.
"Biriniz Teoman'ın eve erken gelmesini engelleyecek, diğeriniz de benimle evi süsleyecek. Hediye falan da alırız."
"Olur." diye bağırdı Emir "Pasta ne olacak?"
"Teoman pastane pastası sevmiyor, yediğini görmedim hiç." dedi Duman.
Biraz düşündükten sonra "Ben yaparım." dedi Ekim.
Geri kalan şeyleri de kararlaştırdıktan sonra telefonu kapattı. Mutfağa giderken Teoman'ın geçen gece yaptığı uyarı aklına geldi. Doğum günü için zahmete girmemesini, yanında olmasının ona yettiğini söylemişti.
Ekim o an onaylasa da şimdi elinden geleni yapmak istiyordu. Bu evde sığıntı gibi yaşadığını düşünüyordu, bir işe yaramalıydı.
Beş ayda çok şey değişmişti. İlk bir ay Teoman etrafındaki herkesi görmezden gelmiş sadece işe gitmek için evden çıkmıştı. Ne Taner'le ne de Ekim'le konuşmamıştı. Odasında bile uyumamıştı. Yasını böyle tutuyordu. Sonrasında bir akşam Ekim dayanamamış tokadı basmıştı. Sevgilisini karşısına alıp konuşmuştu. "Susma..." demişti "...ağla, dağıt, yık, dök, bağır. Susma." O geceden sonra Teoman biraz olsun kendine gelmişti. Kardeşiyle ağlamıştı, mezarlığa gidip ağlamıştı, uyumayıp sabaha kadar ağlamıştı. Sevdiği adama sarılıp sarmalamıştı. Evde hep bir eksiklik olduğunun farkındalardı. Kavga ettiler, öpüştüler, gülüştüler, sinirlendiler, üzüldüler ama ayrılmadılar çünkü artık birbirlerinden başka kimseleri yoktu.
Bir yandan kendini suçlu hissetmeye devam etti Ekim. Önceleri tesadüf olduğuna inanmaya çalışsa da hastane kayıtlarına baktığında tüm umudu yerle bir olmuştu. Çünkü Döne teyzesi, Evrim'in evden çıktığı saatte ölmüştü.
Ekim geçmişi değiştirmişti, ablasını kurtarmıştı. Ve bilmeden de olsa o kadını feda etmişti.
Bu zamanın işine burnunu sokmasının bedeliydi.
En azından o öyle düşünüyordu.
.
"Teşekkür ederim." diye mırıldandı sevgilisinin saçlarıyla oynarken.
"Bu sefer ne için?" dedi Ekim tebessüm ederken.
"Bilmem..." diyerek düşündü Teoman "...sanırım sevgilim olduğun için."
Teoman biraz sarhoş olmuştu bu gece ve sürekli teşekkür ediyordu. Her şey için. Hatta zamanda yolculuk yaptığı için bile teşekkür etmişti.
Emir ve Duman gittikten sonra beraber yatağa uzanmış tavanı seyrediyorlardı.
"Kaç yaşına girdin şimdi?"
"Hmm, yirmi altı."
Teoman'ın sakallarında gezdirdiği parmağını dudaklarına indirdi. "Abi mi desem sana?"
Kaşlarını çatıp dirseğinden destek alarak doğruldu Teoman. "Hele bir de."
Gülerek gömleğinin yakasından tutarak kendisine çekti sevgilisini. Dudakları buluşurken elini gömlekten içeri sokarak köprücük kemiğine sürttü parmak uçlarını. Teoman dudaklarının arasındaki dudağa dişlerini geçirip kendini geri çekti. Kanı kaynıyordu bu gece. Uzunca baktı siyahlara. "Çok davetkarsın." dedi yarım gülümsemesiyle.
"İstemiyor musun?" dedi Ekim tek kaşını kaldırarak.
"Sorman hata." der demez yeniden öptü sevgilisinin kırmızı dudaklarını.
Geceleri uzun sürecekti anlaşılan.
📻mrb
3. kişi yazdığıma pişman oldum
öyle başladığım için değiştiremiyorum da ve karakterleri gerçekten yansıtamıyomuşum gibi hissediyorum
üzgünç
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Thunder | bxb
Fantasía[TAMAMLANDI] Tek istediğim ekmek almaktı. Evden çıktığımda kendimi 1998 yılında bulacağımı hiç düşünmemiştim. - Burunları temas edecek kadar birbirlerine yakınlarken kızgın yeşillerini Ekim'in siyahlarından ayırmadı. Ekim ilk defa onu böyle sinirli...