54. DAYI

38.7K 2K 609
                                    

Multimedya: Asya Zadeoğlu

Güncelleme: 1 MİLYON adlı bölümü bu bölümden sonra yazdığım için bölümler yer değişmiş olarak gözüküyor sanırım. Yanii bu bölümden sonra o bölüm olabilir. Aldığım mesajlara göre bazılarında öyleymiş. Her neyse, iyi okumalar.

"kendimi sifonu çekilmemiş bok gibi hissediyorum."

Ben, Güney ve Efe kahkaha atarken çevredeki insanlar bize dönmüştü. Annemde bize susmamız için uyaran bakışlar atıyordu.

"Öyle konuşma Demir. Sen benim yeğenimsin, kendini kötü ya da yabancı hissetme. Ben abimlere kırgınım. Herkes bunun farkında, ki bence sende farkındasın. Lütfen artık  burada olmaktan çekinmeyi kes. Sizinle burada, herkesten uzakta bir akşam geçirmekten mutluyum." Annemin konuşması ile üçümüzde gülmeyi kestik. Demir içten bir şekilde gülümsedi.

"Hala, bir kere sarılayım mı?" Dedi çekingen bir ifade ile. Annem kocaman gülümsedi ve sandalyesinden kalkıp Demir'in yanına, yani koltuğa oturdu. Demir büyük bir hasretle anneme sarılırken annemde sıkıca sarıldı.

Akşam olmuştu ve ben dediğimi yapıp annemle dışarı çıkmıştım. Güney ve Efe de bizimle gelmişti, hatta abimlerde gelmek istemişti fakat kabul etmemiştim. Ne o öyle ordu gibi dışarı çıkmak? Hiç etik değil falan diyormuşum...

Güney Demir'i bulmuştu ve onuda çağırmıştık. Annemde zaten onunla konuşmak istiyormuş. Ve şu an güzel bir mekândaydık. "O değilde, şu abiler neden hiç yerinden ayrılmıyor?" Efe'nin sorusu ile bakışlarımızı arka masadaki 4 adama çevirdik.

Demir burnunu çekerken adamlara selam verdi. Tesbih tutan abi elini göğsüne koyup başını eğdi ve kısacası kıroca bir selam verdi. "Onlar babamların en güvendiği adamlar. Olası herhangi bir tehlikede FBI ajanı gibi hareket edip işi hallediyorlar." Dedi demir bu sefer rakısını kafaya dikerek.

"Vaov, havalıymış." Dedi Efe. Annem ise içinden sanki sabır çekermiş gibi büyük bir soğukkanlılıkla şarabını içti. "kaç yaşındasın Demir?" Dedim önümdeki eti keserken. "19 oldum geçen ay." Dedi. "Benden küçüksün kuzen. Abi de bana." Dedi Güney, sanki baya büyükmüş gibi elini Demir'in omuzuma atarak.

Demir ona ters ters bakarken, "Abi şu an bir mafyadan abi demesini istiyorsun. Kendine gel." Dedi Efe hafif gülerek. Ben sırıtırken, Demir çok havalı zannettiği bir şekilde yine burnunu çekti ve bu sefer Güney'in omuzuna elini o koydu. "Evet yavrum,  çok istiyorsan bizim çocuklar desin sana?" Dedi demir. Ama görseniz sanki Kendisi 40 yıllık mafya babasıymış gibiydi. Hayır yani dedem olsa neyse diyeceğim ama benden 1 yaş büyük birinden bahsediyoruz.

"Siktir git." Dedi güney ve Demir'i kolundan ittirdi. Bu sefer ben, Efe ve Demir gülüyorduk. Annem ise yemeğini yiyip bizi umursamıyordu. Ben etrafa bakmaya başlamışken aniden mekâna baya heybetli ve  görünce insanın çekineceği iki kişi girdi. Arkalarında korumalar vardı. Tahmin edin kimler geldi?

Evet evet, Polat abime benzeyen ve adaşı olan dayım ile Ferit dayı gelmişti. İkiside baya ciddi ve sert görünüyordu. Doğuştan mı mafya bunlar aq anlamadım.

Annemin kahkahası ile gözlerimi onlardan çektim. Demir her ne söylediyse masada ben hariç herkes gülüyordu. "Misafirlerimiz var." Diye mırıldandım. Fakat çoktan dayımlar gelmişti.

"Hayırlı akşamlar, bozuyoruz ama yer var mı acaba?" Dedi Ferit dayı. Herkes aniden susarken, "Buyur dayı." Dedi güney ve Demir'i ittirip yayıldığı koltukta toparlandı. Ferit dayı gülümseyip Güney'in açtığı yere oturdu. Diğer boş yer benim yanımdı. Polat dayı çok şaşıracağım bir hareket yapıp yanağımdan makas alıp yanıma oturdu. Çaktırmadan anneme baktım, etrafı seyredip içeceğini içiyordu. Herhangi bir tepki vermemişti.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin