38. ORMAN

65.4K 3K 1.5K
                                    

Multimedya: Zadeoğlu ailesinin küçük(!) dağ evi

4300 kelime, iyi okumalar. Hızlıca yazdığım için yazım yanlışı olabilir, şimdiden affola.

"Anne ben hazırladım her şeyi!" Diye bağırıp merivenin beşinci basamağından aşağı atladım. Biraz havalı olayım derken kendimi rezil edip yere kapaklandım. Neyse ki üstümde ki baya şişik, siyah mont beni korumuştu. Resmen bu mont'ta vücudum içinde kaybolmuştu, sırf efe oralar çok soğuk dediği için kendimi kutuplara gidermiş gibi giydirtmiştim. Altımda da termal tayt, kalın siyah botlar vardı. Bere ve atkıyı da unutmamak lazım.

"Asya abiciğim bu hal ne?" Dedi Meriç abi hafiften gülerek. Aral, çağrı ve Güney de gülüyordu. "Ya gülmeyin!" Dedim sitemle. "Asya güzel kızım neden böyle giyindin?" Dedi annem kaşlarını çatarak. "Efee!" Diye bağırdım. Asansör kapısı açıldı ve efe çıktı. Ağzım bir karış açıldı çünkü kendisi sadece siyah bir kazak ve siyah bir kot pantolon giymişti.

"Efendim abla?" Dedi gülerek. "Efe bana garezin mi var evladım?" Dedim söylenerek. Sonunda birisi beni kaldırmayı akıl ettiğinde bakışlarımı efeden çektim. Fırat abi'ydi.

"Hadi git üstünü değiştir, biz bekliyoruz." Dediğinde oflaya puflaya geri yukarı çıktım. Şerefsiz efe kime çekti acaba? Kesinlikle babam ailenin tüm şerefsizlik genlerini kendisinden bize dağıtmıştı.

Odama girip üstümü bir çırpıda çıkardım ve onların yerine gri bol bir sweat ve siyah bir tayt giydim. Saçlarımı düzelterek geri odadan çıktım. Bu sefer asansörle aşağı indim.

"Geldim, Hadi gidelim!" Dedim heyecanla çünkü akşam akşam, yani karanlıkta gitmek bana kurt adam filmlerini hatırlatıyordu. Ne bileyim belki yolda aniden önümüze bir kurt sürüsü çıkar, beni alırlar falan filan yani.

"O zaman herkes arabalara yerleşsin." Dedi babam. Tek tek dışarı çıktık. Tarçın da bizimle geliyordu. "Anne ve baba, ben sizi götüreceğim. Diğerleri de minibüsle gelecek, Asya güzelim sen bizimle mi geleceksin yoksa?" Deyip Polat abileri gösterdi. "Fark etmez." Dediğimde Polat abi çoktan kolunu omuzuma atıp beni siyah minübüse bindirdi. Deri koltuklar karşı karşıya'ydı ve içerisi oldukça genişti. Hemen cam kenarına oturdum, Polat abi de karşıma geçti.
Diğerleri de teker teker bindi. Aral yanıma, Meriç abi de çaprazıma oturmuştu. Tarçın da Efe'deydi.

Birkaç dakika sonra her şey tamam olduğunda araç harekete geçti. Güneyler çoktan koyu bir sohbete dalmıştı. Meriç abi ve Polat abi de kendi aralarında konuşuyordu. Şu an aşırı bir uyku basmıştı beni. Zaten saatlerdir bavul hazırlıyordum. Ayrıca tek kendi bavulumu da değil, Polat abi'ye, Çağrıya ve efeye de yardım etmiştim. Ve bu cidden yorucuydu ama tabii ki de bundan onların haberi yoktu.

Kafamı arkaya yaslayıp gözlerimi kapattım. Birkaç saniye sonra birisi kafamı yavaşça omuzuna yasladı. Bu büyük ihtimalle Aral'dı çünkü hem yanımda olan oydu, hem de onun kokusuydu. Evet erkek parfümlerine aşık biri olarak abi takımının kullandıkları parfümlerin markalarına bakıp koklamıştım, bir ara. Hepsi de fazlasıyla kaliteli, farklı ve hoş kokular kullanıyordu.

"Sessiz olun biraz." Dediğini duydum Polat abinin. Daha sonra üstüme bir ceket örtüldü. Bu da Meriç abinindi.
Kendimi sapık gibi hissettim lan.

Saçma düşüncelerimle beraber kendimi uykuya bıraktım.

☄️

Gözlerimi yavaşça açtım. Ahşap bir tavanla karşılaşınca gözlerim kocaman açıldı. Hemen doğruldum. Pencereye baktığımda gördüğüm manzara ile çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Bildiğin ormana gelmiştik ve aşırı mutlu hissetmiştim.
Oda benim odamın daha otantik haliydi. Büyük ahşap bir gardırop, fakat oldukça temiz ve yeni görünüyordu. Masa, banyo olduğunu düşündüğüm bir yer ve çift kişilik bir yatak vardı.

BİYOLOJİK AİLEM ✔️ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin