1

2.4K 82 17
                                    

Bu hikayenin yazarı angeperdu_ olup hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir. Ben sadece TaeKook'a uyarlıyorum ve yazardan izin alınmıştır. Kendisine de izin verdiği için çok teşekkür ederim. 💜

Keyifli okumalar dilerim ^^

_

Medya: Imagine Dragons - Gold (barda söylenen şarkı)

                            ...

Jungkook

Doğa sanki hıncını çıkarıyor gibi gök yarılırcasına yağmur yağıyordu dışarıda. Şehrin gerisine itilmiş, insanların yerine ağaçların geçtiği geniş ormanlık arazide bir ev vardı. Tüm şehir o yağmurdan kaçıp tüm kapı ve pencerelerini kapatırken ormandaki o ev kendisini doğaya sunmuş gibiydi. Evin o boydan ve heybetli pencereleri sonuna kadar açıktı, beyaz perdeler esen rüzgarla havada aynı heybetiyle dans ediyordu. Evin içinden usulca çıkan piyano sesini rüzgar uğultusuyla bastırıyordu. ikinci katta, iki duvarı boydan camla kaplı olan odanın içinde, halının üzerinde uzanan bir beden vardı.

Jungkook

Buz mavisi gözleri hedef olarak tavanı seçmişti, fevri bir hareketle ellerini saçlarından geçirip elindeki kalemi odanın bir köşesine fırlattı, sonra içindeki öfkeyi hala bastıramadığını hissedip önünde bulunan tonlarca kağıdı ve kalemi eliyle rastgele önünden itti. İçeriye giren rüzgarın etkisiyle kağıtlar yavaşça havada süzülerek inerken Jungkook alnını ovuşturdu. İstediği yüzü asla bulamayacağını düşünmeye başlamıştı.

Lanet girsin şu yarışmaya diye sövdü içinden, başaracağını düşünmekle çok büyük bir yanılgıya düşmüştü anlaşılan. Aklından geçeni fark ettiğinde sinirle güldü, bunu düşündüğüne inanamıyordu. O istediği her şeyi başarırdı.

Ve buna uluslararası Face to Face yarışması da dahildi, sadece henüz nasıl yapacağını bilmiyordu. Aslında basit görünüyordu, yarışmacılar bir insanı resmedeceklerdi, evet tek koşul buydu. Ama Jungkook bundan çok daha fazlası olduğunu biliyordu, sadece bununla kalsaydı dünyanın en önemli yarışması unvanını hala koruyamazdı diye düşündü. Sizden sadece bir yüz istemiyorlardı, o yüzün konuşmasını da istiyorlardı, o yüzün ruhlarını ele geçirmesini istiyorlardı. Başlarda bunun çok kolay olacağını, herhangi birisinin yüzünü çizebileceğini düşünmüştü ama anlaşılan o ki yanılmıştı. Şu ilham perisi denen şey, bir türlü gelmiyordu.

Siktiğimin ilham perisi, diye geçirdi içinden.

Aniden kapının açılmasıyla yerinden fırladı Jungkook ve arkasındaki kızgın yüze baktı, Jennie'nin o meşhur kızgın yüzü.

"Aptal mısın sen? Bu havada tüm camlar açılır mı? Evin içi buz gibi olmuş! Ve sen yerde yatıyorsun, ne yapı-"

"Jennie! Nefes al. Sana yedek anahtar verdiğime pişman etme, pat diye odaya nasıl dalarsın ya birisi olsaydı?" diye sitem etti Jungkook ve yerden kalktı. Üstüne bir şey geçirmek için dolabına ilerlerken ayağının değdiği soğuk tahta zemin irkilmesine sebep olmuştu.

"Sen evine kimseyi almazsın ki." diye homurdanmakla yetindi Jennie ve istemsizce Jungkook'un dediğini yaparken buldu kendini, derin bir nefes alıp devam etti.

"Hazırlan hadi gidiyoruz."

"Nereye?" gözlerini büyütüp Jennie'ye bakakalmıştı, bu yağmurlu havada dışarıda Jennie ile ne yapabilirim diye düşünüyordu, sonuç, hiçbir şeydi.

"Kai'nin arkadaşlarının çıktığı bir yer varmış beni oraya davet etti dolayısıyla sende geliyorsun."

"Dolaylı ya da doğrudan, hiçbir şekilde Kai beni davet etmiş olmuyor Jennie."

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin