30/1

428 47 2
                                    



Taehyung

"Ulan siktiğimin orospu çocuğu o kırmızı kart götüne girsin senin!"

Yerimden sıçrarken ilk birkaç saniye nerede olduğumu düşündüm, sarı duvar boyası, siyaha boyanmış eski bir kıyafet dolabı, köşede sandalyeden sarkan Daegu forması, büyükçe bir kitaplık ve ona kıyasla daha küçük bir çalışma masası. Üzeri bir hafta öncesinden kalma proje kağıtlarıyla doluydu.

Evet burası benim odamdı, peki içerideki bu siktiğimin sesi de neydi?

Homurdanarak ekstra negatif yükle yataktan kendimi atıp uyuşuk hareketlerle kapıyı açtım, salona doğru ilerlerken kulağıma maçın sesi daha çok geliyordu.

Kaşlarım çatık kolumdaki saate baktım, 06.47'de ne maçıydı amına koyayım!

Biraz daha ilerlediğimde koltukta yarı sızmış ama hala maç analizi yapıp küfredecek ayıklıkta babam uzanıyordu. Yerdeki 10'a yakın boş bira şişesini gördüğümde bir şey demeyi düşünmeden arkamı dönüp sessizce mutfağa girdim.

Ketıla suyu koyup başını beklerken boş boş mutfak masasıyla bakışıyordum. Jungkook'un yanından ayrıldıktan sonra hayatlarımız arasındaki uçurumu daha net görüyordum, bunun nasıl aşılabileceği hakkında hiç fikrim yoktu.

Suyun hazır olduğunu belirten tık sesiyle gözlerimi masadan çekip bardağa kahve koydum, pek aram yoktu kahveyle ama böyle zor günlerde iyi geldiğini inkar edemezdim.

Bardağı masaya koyup tost makinesine koymak üzere hızlıca domates, peynir, biber ve birazcık da kekikten oluşan tostu hazırlayıp ısınması için beklemeye koyuldum.

Kahveyi koyar koymaz çok sıcak olurdu ve tostla ikisi eşzamanda hazır olsalar da sen daha kahveyi içemeden tostum bitmiş olurdu. Bu yüzden takıntılı derecedeki bu rutinime itinayla sadık kalıp önce kahveyi yapar sonra tostun olmasını beklerdim.

Evet, hayatım gerçekten tam anlamıyla düzen üzerine kurulu derken bunu en hafif tabiriyle kullanmamıştım. Hayatımdaki tek sürprizleri babam yapardı, beklenmedik şeyler hep ondan gelirdi. Acaba bu sefer ne kadar borç yapacak? Bu gece eve ne kadar sarhoş gelecek? Dün gece eve gelmedi, bir yerlerde ölmüş olma ihtimali yüzde kaç?

Ama hayat bir şekilde tüm düzenimi bozmuştu, şimdi yer yerinden oynamıştı ve hayatım 9 tane tedirgince üst üste dizilen taşın üstünde duruyordu, her an düzenimi daha çok değiştirecek şeyler olabilirdi. Max gelip her şeyi herkese anlatabilirdi, Jungkook'la ilgili sürprizler yaşayabilirdim, Lisa'dan bahsetmiyordum bile.

Burnuma kızarmış ekmeğin kokusu gelince makineyi fişten çekip tostu masadaki yerine koydum, köşede buruşmuş 2 gün öncesinin gazetesini alıp okumaya başladım. Ne zamanın olduğunun bir önemi yoktu, ben gündemi takip edemiyordum çünkü.

Sayfaları hızla karıştırırken her zamanki kelimelere takıldı gözüm; şehitler, cinayetler, dolandırıcılık, siyasi haberler. Hepsini es geçip spor sayfasını açtım, kahvemi yudumlayıp göz ucuyla haberleri okurken aynı zamanda tostu ısırıyordum. Sıcacık tost ağzımda eriyip giderken Jungkook'un hazırladığı kahvaltıları özlemiştim, adam hem pratik hem yetenekliydi.

Yüzümde bir gülümseme yeşerirken çoktan haberi okumayı bırakmıştım, dün gece uzun zamandan beri ilk defa eve gelmiştim. Onu da ben istemiştim, Charlie amca bugün gidecekti ve Jungkook'a kalsa amcasıyla olan her planına beni dahil edecekti.

Ama ben onunla gitmeden yalnız takılması gerektiğini düşündüğüm için bizimkilere görüneyim diye bir yalan uydurmuştum. Aslında bizimkiler umrumda değildi, ben de onların umrunda değildim.

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin