31

341 38 0
                                    



Taehyung

"Ulan sikeceğim kimse de şarj aleti yok mu?"

"Valla bendeki iphone." Omuz silken David'e gözlerimi devirdim, tüm bir gün şarj aletim evde kaldığı için telefonumu şarj edememiştim. Ve siktiğimin bütün arkadaşlarımda iphone vardı ama ben samsung kullanıyordum. Sikecektim alayını.

Tamam, sakinim. Yok, sakin falan değildim. Olmayacaktı böyle, Jungkook'a ulaşmam lazımdı.

Yanımdan geçen Jackson'un önünü kestim "Jackson ben kaçıyorum artık. Kapatmaya bir saat kaldı zaten. Ödeşiriz senle."

Bana göz kırpıp onayladığı an önlüğü dolaba tıkıp eşyalarımı almış ve bardan uçmuştum. Niye bu kadar stres yaptığımı biliyordum, normalde şarjımın bitmesi ve Jungkook'a bunu haber vermemem beni bu kadar germezdi. Ama dün Lisa'ya gittiğimi bilmiyordu ve telefonum dün geceden beri kapalıydı sanırım.

Ve ben bugün 4 buçuğa kadar uyumuştum, şansa bak ki hafta sonuydu. Hafta içi olsaydı sınavı kaçırırdım. İyi bok yiyordum.

Taksinin bir an önce Jungkook'un evine varmasını beklerken daha da geriliyordum, yalanları ve gizli saklı işleri sevmiyordum, beni huzursuz ediyorlardı.

Sonunda evlerine geldiğimde hızla parayı adamın eline tutuşturup kapıyı çalmaya başladım, ışıklar açıktı. Biraz sonra Jungkook görünmüştü ama yeni uyanmış gibi saçları dağınıktı, ya da tam aksi uyumamış gibi. Kapıyı araladığında bir an duraksadım sonra içeri geçtim.

Derin bir soluk aldım "Şarjim bitmiş, siktiğimin hiçbir insanı da samsung kullanmıyor."

Düz ifadesi yavaş yavaş gülümserken bir şey demeden mutfağa doğru ilerlemeye başlamıştı "Bir şey içer misin?"

"Sadece su." Ama ona bırakmadan ben almıştım, beni izleyen gözlerine karşılık verdim, "Dün gecen nasıldı?"

Dudak büzdüm "Sıkıcı." Bardağı lavabonun içine bırakıp Jungkook'a döndüm "Ayrıca Lisa'yı da çağırmışlar."

Suratında en ufak bir şaşırma ifadesi görmemiştim, bu garipti, "Niye şaşırmadın?"

Omuz silkti "Bugün Jennie gelmişti, dün Kai ve arkadaşlarıyla buluşacağını söylemişti, sana da ulaşamadığım için bir ihtimal dün orada olup olmadığını, dahası iyi olup olmadığını öğrenebilirim diye seni sordum." Durdu, sonra gözlerini kaçırdı "Lisa'yla çıktığını söyledi."

Eli saçına gidip karıştırmaya başlamıştı, neyse ki ben yalanı sevmiyordum, yoksa hayatlarımız acayip iç içeymiş de yeni fark ediyordum.

"Evet çok içmişti, yani benim umrumda değil ama çok içti Jungkook ve saat 4'tü. Evine bırakmazsam içim rahat etmezdi. Bu sadece Lisa için de geçerli değil, Jennie için de yapardım."

Gülümsemesi beni rahatlatan boyuta ulaştığında farkında olmadan tuttuğum nefesimi saldım "Biliyorum, bunu bildiğim için bana gelmeni bekledim zaten."

Kaşlarım hayretle havalanırken bir kez daha kalbimi feth etmesine izin verdim "Bazen aşırı olgun oluyorsun ve bu çok hoşuma gidiyor biliyor musun?"

Yavaş yavaş bana yaklaşırken "Bazen mi?" dedi tek kaşını kaldırarak, kafamı sallayarak onaylamakla yetindim, ellerini tezgaha yaslayarak beni tezgahla arasına sıkıştırmıştı

"Eh bu sınavları da verince okulum bitiyor, şirketin başına geçeceğim. Bazen tüm bunlar için yeterli bir olgunluk sanırım."

Kendimi kaybetmiş gibi yüzüne sırıtırken dün geceyle ilgili geri kalanını anlatmadığımı fark edip sırıtışımı yüzümden sildim. Bu hareketimle Jungkook da istemsiz doğrulmuştu sanırım.

"Bu arada dün Lisa beni baya sıkıştırdı, ayrılmamız çok kafasına takılmış sanırım. Sarhoş olunca daha da nüksetti. Sana bunları söyleyemedim diye kötü hissettim kendimi."

İşte şimdi yüzünde şaşkınlık belirmişti, devam ettim "Ama bir boşluk bulup hemen evden çıktım, eve geçince o yorgunlukla sızmışım zaten gerisini de biliyorsun."

"Aranızda bir şey olmamış ki, sen sadece yardımcı olmaya çalışmışsın, bunun için kötü hissetmene gerek yok." Elini yanağıma yerleştirip uzun solukla öptü beni, geri çekilirken küçük kısa bir öpücük daha bırakmıştı "Birilerine güvenmek aldığım en zor karardı kabul ediyorum, ama güvenmeye çalışırken hile yapamazsın."

Hemen dibimde olan dudaklarına uzanıp özlemle emdim, alt dudağını hafifçe ısırıp biraz uzaklaşırken gözlerinin içine baktım "Yalan da bir çeşit hiledir, en nefret ettiğim hile." Ellerimi belinde gezdirirken uzanıp bir kez daha öptüm "Aramızda bir şey saklı kalsın istemiyorum."

Bakışları durağanlaşırken kafasını indirip omzuma yaslamıştı, sıkıca sarılırken sarılışına karşılık verdim. Kafamı boynuna gömerken tüm günün koşuşturmacasında sanki ilk defa nefes alıyor gibi hissetmiştim.

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin