Dövüş antrenmanından yorgun argın geldiğinde düşünebildiği tek şey uyumaktı. Spor çantasını kenara fırlatıp hemen mutfağa koştu ve dolaba daldı. Evet, sportif bir insandı ama yemek yemeyi de en az spor yapmak kadar seviyordu. Belki de bu hayatta sevdiği nadir şeylerden birisiydi.
Karşı konulmaz lezzetlere karşı bir zaafı vardı, eh karşı konulmaz diye de boşuna demiyorlardı. Aslında bunun içine seksi de katıyordu, o da bir lezzetti hem de en enfesinden.
Birden istemsizce birileriyle sevişme isteği duydu ama bu his hemen sönmüştü, daha üzerine düşünemeden telefonu çalmaya başlamıştı, titreyen cihazı cebinden çıkarıp ekrana baktı.
Mina arıyordu...
Bu akşam buluşacaklarını unutmuştu, bu plan günler öncesinde alınmıştı, Taehyung'u keşfetmekten de önce. Bu aralar kafayı Taehyung'a taktığından her şey alt üst olmuştu, onu bir takıntı haline getirmişti ve elde etmeden de durmayacağını biliyordu.
Düşüncelerinin daha fazla yoldan sapmasına izin vermeden aramayı cevapladı, kızın sesi her zamanki gibi enerjikti:
"Hey! Naber?"
"Her zamanki gibi, sen?"
"Her zamanki gibi, harika, akşam buluşuyoruz değil mi? Seni biliyorum, unutmazsın ama yine de teyit edeyim dedim."
Jungkook istemsizce güldü, bu aralar eskisi gibi değildi ve bu ilginç şekilde ona keyif veriyordu, hayatı monoton olmaktan çıkıyor gibi hissediyordu.
"Teyit ettiğin iyi oldu, sizin evde değil mi?"
"Evet, o zaman akşam 9'da?"
"Akşam 9'da." Dedi Jungkook sırıtarak.
Mina'nın kapısının önüne geldiğinde, bir an yorgunlukla esnedi, bugün buluşacaklarını unuttuğundan sporla canını çıkartmıştı. Zile bastığında birkaç dakika içinde Mina kapıyı açmıştı, üzerindeki nefes kesici siyah elbiseyle çok şık duruyordu.
Jungkook o an kızla hangi amaç için buluştuklarını hatırladı, sevişmek içindi, bunu yeni hatırlaması komikti çünkü hemen her buluştuklarında yaptıkları şey buydu. Cidden iyi değilim, diye düşündü.
İçeriye girdiğinde samimice Mina'yla sarıldılar, genç kız içeride alt perdeden erotiğimsi bir ortam oluşturmuştu. Mina ile ne zaman buluşsa farklı bir atmosferle karşılaşıyordu, kız gerçekten sürprizlerle doluydu kabul, fakat ilk defa bu atmosfer romantiğe daha yakındı. Masaya oturmadan önce istemsize Mina'nın sandalyesini çekti, genç kız ona muzipçe tebessüm ederken o da yerine geçmişti çoktan. Mina masayı bahçeye kurmuştu ve bahçede sadece sarı ışıklar yanıyordu.
"Dışarıda buluşmak istemedim, bilirsin evler çok daha rahattır."
Jungkook Mina'nın muzip gülümsemesine karşılık verirken kadehlere şarapları dolduruyordu, Mina ile uzun zamandır görüşüyorlardı ve açıkçası kızın ondan bir ilişki talep etmemesi Jungkook'un işine geliyordu, bu nedenle hala görüşüyorlardı.
"Ama tabi henüz senin evini göremedik."
"Senin evin yeterince rahat." Diyerek otomatikmen sahte ama samimi bir gülümseme sundu.
Jungkook kaldığı eve kimseyi almazdı, bu onun için çok önceden gelen bir kural olmuştu. O ev onun alanıydı ve Jungkook'un hayatında olmayan kimse de o eve giremiyordu. Önce Jungkook'un hayatına girmeleri gerekiyordu.
Yemeklerini yiyip içkiye içeride devam edecekleri sırada Jungkook titreyen telefonuna baktı, mesaj gelmişti
+82..: Jungkook?
Jungkook: Evet?
+82..: Ben Yugyeom.
Jungkook istemsizce dudağını ısırdı, bu çocuğa numarasını ne zaman vermişti ki? Aslında vermesine gerek yoktu, kolayca başkasından ulaşabilirdi. Her neyse.
Jungkook: Merhaba Yugyeom, bir sorun mu vardı?
+82..: Hayır sadece merak ettim, o sabah erken gitmiştin sanırım bir sorun yok değil mi?Endişelendim.
Jungkook mesaja cevap vermeden telefonu cebine atıp bir sigara daha yaktı, neyse ki Mina'da evde sigara içiyordu. Genç kızın gözleri önce gözlerine sonra yaktığı sigaraya kaydı
"Geldiğinden beri yedinci sigaran bu, yaşına göre fazla içmiyor musun?" dedi sırıtarak, Jungkook ise ona buruk bir gülümsemeyle karşılık verirken koltuktaki yerine yerleşti
"Onun yaşı mı varmış?"
Şayet ki varsa, ben zaten hiçbir şeyi yaşıma göre yaşayamıyorum, diye düşündü. Görünmez bir elin, görünmez bir iğneyle göğsünden aşağı çizdiği yolun ardında bıraktığı yakıcı hissi görmezden gelmeye çalıştı, Mina'ya dönüp tebessüm etti, kız bir şeyler anlatıyordu ve o hiçbirisini duymuyordu.
"...Haftaya geleceğini söylüyor, anlayacağın haftaya kadar yalnızım."
Mira'dan bahsettiğini biliyordu, Mira'yla ev arkadaşıydılar ve kız -yanlış hatırlamıyorsa- bir aydır memleketteydi.
"Yalnızlığı sevdiğin için şanslı sayılıyorsun o zaman."
Tekrar o sıcak gülümsemesini gönderdi ve şarabından koca bir yudum aldı. Mina'da koyu kırmızı dudakları iyice gerilene kadar gülümsedi.
"Yalnızlığı seviyorum evet ama, biliyorsun... Yalnızlıkta bir yere kadar."
Ve bir anda Mina'nın gözlerinde o ışıkları gördü, gözleri irice açıldı, kenarları kırıştı, dudakları sonuna kadar gerildi, sonraki birkaç saniyede ise gözlerini kaçırmaya başladı. Sen de mi diye geçirdi içinden Jungkook.
"Evet, birçok insanın birilerine ihtiyacı vardır. Haklısın."
Mina koltukta Jungkook'a yaklaşırken Jungkook dibini gördüğü kadehini masaya koyuyordu.
"Birçok konuda aşırı zeki olduğunu kabul ediyorum Jungkook, ama bu konuda yanılıyorsun. Herkesin birilerine ihtiyacı vardır."
Sonra elini Jungkook'un bacağında gezdirmeye başladı, ilginçtir ki Jungkook ilk defa kendini modunda hissetmiyordu. Zaten o gece Yugyeom ile yattıktan sonra da kimseyle görüşmemişti, tek yaptığı şey Taehyung'a ulaşmaktı ve çocuk henüz kendisine gelmemişti. Çizdiği resim ilgisini mi çekmemişti yoksa?
Bu imkansızdı.
Ama ya öyleyse?
"Bugün biraz dalgınsın sanırım." Mina'nın eli Jungkook'un sarı saçlarına çıkmış oynuyordu, Jungkook ise bunu yeni fark ediyordu, uzanıp Jungkook'un dudaklarına yapıştığında ise konuşacak vakti olmamıştı. Genç kızın dudakları dudaklarına değdiğinde ilk birkaç saniye o eski hazzı hissetti.
Ama gözleri kapanır kapanmaz gözünün önüne gelen tek şey şarkı söyleyen o tutkulu dudaklardı, daha sonrasında uyurken öne sarkmış ve hafif pembeleşmiş o tatlı dudaklardı.
Neden aklına Taehyung geliyordu ki şimdi?
Ağzından istemsizce bir inleme kaçarken Mina bunu üzerine alınmış ve daha sert harekelere girişmişti, ama Jungkook saniyesinde ondan ayrılmıştı. Mina büyük bir şaşkınlıkla Jungkook'a bakakaldı, çünkü bu ilk defa oluyordu, gerçekten ilk defa.
"Kusura bakma, bugün olmaz."
"Ne? Nasıl? Bir sorun mu var? Ben."
"Hayır, hayır sadece-" hemen ayaklandı Jungkook, ne yapacağını şaşırmıştı, halihazırda daha önceden de çekici bulduğu ve belki onlarca kez yattığı kızla öpüşürken aklında bambaşka birisi vardı.
Onun aklında kimse olmazdı ki.
"Gitmem lazım. Seninle hiçbir alakası yok. Gerçekten."
Mina da Jungkook'la birlikte ayaklanmıştı. "Jungkook, iyi misin? Hiç senlik hareketler değil bunlar."
"Evet haklısın, geçici bir şey merak etme. Tekrar haberleşiriz, olur mu? Telafi edeceğim."
Mina şaşkınca kafasını salladı "Olur, tabii." Ve kapıdan hızla çıkan Jungkook'un arkasından bakakaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒
Fanfiction> Bazı yalanlar güzel, bazı gerçekler acıymış. *Tamamlandı. Bu hikayenin yazarı 'angeperdu_' olup, hikaye ile ilgili tüm haklar kendisine aittir.