34

343 35 1
                                    

Medya: Ansel Elgort - Supernova

Taehyung

Çantamdaki biletleri çıkartıp sıranın bize gelmesini beklerken göz ucuyla Jungkook'a baktım, pür dikkat etrafı inceliyordu.

Bu hali istemsizce sırıtmama sebep olmuştu, neredeyse Jungkook'un artık beni şaşırtamayacağını düşünmeye başlamıştım, ama hayatında daha önce hiç açık hava sinemasına gelmediğini duyunca bu düşüncem de yok olmuştu.

Etrafı inceleyen maviler bende duraksadığında gülümsemesinin etkisiyle sıcacık kısılmıştı, "Sana her baktığımda beni gülümserken izlediğini yakalıyorum."

İstemsizce gözlerimi kaçırmıştım, "Öyle denk gelmiştir."

Güldüğünü duymamın hemen ardından kolunu omzuma atmıştı, içim kıpır kıpır olurken sessizce nefes verdim.

"Öyle denk gelmemesini tercih ederim çünkü çok hoşuma gidiyor, hatta neredeyse alışkanlık oldu diyebilirim, bakmadığın zamanlarda hayal kırıklığı yaşıyorum."

Ciddiliğini sorgularcasına kafamı çevirip yüzünü inceledim, ancak birkaç saniye sonra ne kadar yakın olduğumuzu fark etmiştim. Gözleri ağır ağır yüzümde dolanırken ateşini yüzümde hissettim.

"Ama asıl merak ettiğim bana bakarken ne düşündüğün."

"Ne mi düşünüyorum?"

Omuz silkip bariz bir şekilde bunu merak ettiğini göstermişti, eski gülümsemem yerini alırken cevapladım "Beni daha ne kadar şaşırtabilirsin diye düşünüyorum genelde."

"Hmm." memnuniyetle mırıldanıp sırtmıştı, o an sanki yeni fark ediyormuşum gibi Jungkook'un ne kadar çekici ve karizmatik bir adam olduğunu görmüştüm. Hatta bu his iliklerime kadar işlemişti.

Nedense o an bana ulaşılmaz gibi gelmişti, hatta baktığında en başından beri ulaşılmaz gibiydi. İlk başlarda da hareketleri yakındı, sanki orada benim için varmış gibi ama aslında değildi, onun ne kadar hovarda olduğunu istemediğim kadar çok kez duymuştum.

Ama şimdi buradaydı işte, benim yanımdaydı. Tanıştığımız ilk günleri düşününce buna inanmak güç geliyordu ama Jungkook kafamdaki imaja sahip olmadığına beni inandırmıştı.

"Ne seni şaşırtıyor mesela?"

Sıra bize geldiğinde elimdeki biletleri uzatmış ve içeri girmiştik, şimdi Jungkook'un kolunun altından çıkmıştım, güzel bir yer kapmaya çalışıyordum. Arkadaki ortalardaki puf armut koltuklara yerleşmiştik.

"Bu çok uzun bir liste, ama en güncel olanından bahsedebilirim. Mesela hiç açık hava sinemasına gelmemiş olman?"

Puf koltuğa yerleşirken sırıtmıştı, üzerindeki kot ceketi aramıza koyup bana biraz daha yaklaşmıştı, bense sadece sırıtarak onu izliyordum "Genelde tek başıma takılıyorum, bunu biliyorsun."

Omuz silktim "Ben de bundan önceki 3 seferde tek başıma gelmiştim."

Hayretle kaşları havalanmıştı "Neden? Sen başkalarıyla plan yapmayı seversin."

"Burası benim için özel, tek başıma da yapmayı sevdiğim bir sürü şey var."

Kolunu armutun başına yaslarken dikkatle beni inceliyordu, bu benim kasılmama sebep oluyordu. Bakışlarına alışıktım ama bazen o kadar yoğun bakıyordu ki üzerimde hissediyordum ağırlığını.

"Ve beni getirdin?"

Yakaladığı ayrıntıyla bakışlarının sebebini ancak idrak etmiştim, ama doğrudan gözlerine bakmaya devam edip yavaşça kafamı salladım.

"Sen de özelsin."

Bakışları anında değişmişti, sevgiyle bakıyordu. Dudağının ucu kıvrılırken bu sefer o gözlerini kaçırmıştı "Bize birer bira almama ne dersin? Filme hazırlık?"

"Olur." yüzümde oluşan gülümsemeyi gizlemeye çalışmıyordum artık "Özellikle istediğin var mı seçimi bana mı bırakırsın?"

"Şaşırt beni." kahkaha atarken gülüşüne katılıp gidişini izledim. İlerideki standın orada durmuş biralara bakınıyordu ve ben de onu izliyordum. Sanırım gittikçe kapılıyordum Jungkook'a.

Ve bununla sorunum yoktu.

Art arda gelen mesaj sesleriyle dikkatimi Jungkook'tan çekip sese dikkat kesildim, Jungkook'un ceketinden geliyordu. Normalde bakmayacaktım ama o kadar çok gelmişti ki bir şey mi oldu diye endişelenmeye başlamıştım.

Belki Charlie amcadandı.

Ama değildi.

Mina diye bir kızdandı. Göz ucuyla Jungkook'a baktım, hala bira seçmekle meşguldü. Kararsızlıkla telefona baktım tekrar, çünkü mesaj gelmeye devam ediyordu.

Mina: Jungkook

Mina: Normalde mesaj atmayacaktım ama merak ettim artık

Mina: Sesin çıkmıyor

Mina: Özledim seni

Mina: Sen de özlemişsindir diye düşünüyorum

Mina: Ama merak ettim seni

Mina: Bana mesaj at olur mu

Mina: Bu arada

Mina: Mira eve gitti biliyorsun yazları burada olmuyor

Mina: Ne zaman istersen müsaitim yani :)

Mina: En son telafi edeceğim demiştin hatırlıyor musun :)

Mina: Sözlerini hep tutarsın sen buna güveniyorum aslında hahah

Mina: Her neyse kusura bakma tek tek attım ama acelem var spor salonundayım

Mina: Öptüm

Telefonu hızla yerine bırakırken tekrar Jungkook'a baktım, sanırım biraları seçmişti, stanttaki görevliye parayı uzatıyordu. Korkunç bir moral bozukluğuyla önüme dönerken bundan Jungkook'a bahsedip bahsetmemeyi düşündüm. Mesajları yukarıdan okumuştum yani bahsetmesem anlamazdı.

Ama bunu sormam lazımdı.

Jungkook yanıma gelene kadar sormam gerektiğine emindim ama o yanıma oturduğu an bu düşünceden vazgeçmiştim, belki duyacaklarımdan korkuyordum, belki bahane uydurmasından korkuyordum.

Birayı bana uzatırken yine gülümsüyordu, "Stantta bu kadar bira çeşidi olduğunu bilseydim daha önce gelirdim bu açık hava sinemasına!"

Benim de gülümsediğimi çok sonra fark etmiştim, moralim bozuk değil miydi benim?

"Belli, iki saatte seçemedin."

Elindeki miler birayı gösterip yavaşça bir yudum almıştı "Ama buna değer. Gerçekten şuan bu sinemaya 50 lira değer diyorum, açık havada bira içerken film izlemek güzel fikirmiş. Üstelik seninle."

Aklıma tekrar o Mina denen kız gelmişti, ama hayır bu konuyu açmayacaktım. Kendisi bahsetsin istiyordum.

Gülümseyip önüme dönerken konuştum "Sen bir de filmi gör, başlıyor."

Hava iyice karardığından ekran açılmıştı, yüksek seste reklamlar geçerken koltuğunu benimkine yaklaştırdığını görebiliyordum. Soğuk bira elimi hissizleştirmeye başlamıştı, kafama dikleyip koca bir yudum almıştım.

Biraz sonra elini diğer elimde hissettiğimde tüm düşüncelerim duraklamıştı, o an sadece bir açıklaması olabileceğini düşünüyordum. Kafamı çevirip Jungkook'a baktım, belki kendimi rahatlatacak bir şeyler bulmak için, çünkü kuruntu yapmayı istemiyordum. Ve aradığımı bulmuştum da.

Hızla geçen reklamların ışığından kesik kesik görebildiğim kadarıyla tebessümle beni izliyordu, tebessümüne karşılık verip elimi sıkılaştırıp başlayan filme verdim dikkatimi.

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin