23

378 46 12
                                    


Taehyung

Bulunduğum odadaki camın kenarından zor bela ayrılıp odadan çıktım, Jungkook'ta her kaldığımda bu odayı veriyordu bana. Bu iyi bir şeydi, en azından söylediklerimi ciddiye alıyordu ve şu aralar kafam olduğundan daha az karışıktı.

Jungkook'ta kalalı 2 gün oluyordu, dün izinliydim, şu yeni gelen çocuk sağ olsun Jacksonla izinlerimizi döndürüyorduk. Dün tüm gün proje üzerinde yoğunlaşmıştım ve gariptir ki neredeyse yarılamıştım. Garipti çünkü genelde bu kadar kolay adapte olamazdım, eğer bu konsantrasyonla gidersem bir iki güne proje biterdi.

Yani aslında tüm bunlar Jungkook sayesindeydi, bazen tüm bunların rüya olduğundan endişeleniyordum, çok saçmaydı ama sanki bir gün uyanacaktım ve Jungkook diye birisiyle hiç tanışmamış olacaktım. Düşüncesi bile korkunçtu, çok korkunçtu.

Kafamı sallayıp düşünceleri kovarken aşağı indim, bugün erken kalkmıştım ve Jungkook'ta ortalıkta görünmüyordu. Bu, ona kahvaltı hazırlamam için güzel bir fırsattı, sonuçta bir şekilde teşekkür etmeliydim sanırım, o benim için bir sürü şey yapıyordu peki ben ne yapıyordum? Sadece modellik.

Aşağı indiğimde hissettiğim ürpertiyle üzerime bir şey geçirmediğimi fark etmiştim, sadece eşofmanla mutfakta kahvaltı hazırlamak mı? Yanılmıyorsam bu güzel bir fanteziye girerdi. İstemsizce sırıtırken kafamı iki yana salladım, şuan bunu düşünmek mükemmel bir zamandı, sürpriz olarak mükellef bir kahvaltı ve mükellef bir ereksiyon.

Tavada omletleri pişirirken diğer taraftan Jungkook'un o meşhur radyosunda bir Fransızca müzik aramıştım ama hep Kore kanalları çıkıyordu. Pes edip telefondan radyo frekansını aradım, bulunca hızla radyodan da aynı yeri açtım, işte bu kadardı.

Yüzümdeki sırıtışla tabakları hazırlamak için arkamı dönmemle ufak bir çığlık atıp geriye sıçramam bir olmuştu. Karşımda salonun ortasında bir adam dikilmiş beni izliyordu, yüreğim ağzıma gelmişti amına koyayım, herif çok ürkütücüydü. Nasıl sessizce salona girmişti ve ne zamandır beni izliyordu? Elim ayağım titrerken adam bu halimi gülünç bulmuş olmalı ki yüzündeki sırıtışla bana doğru yavaşça yaklaşmaya başladı. Gözümü ondan ayırmadan, hatta nefes bile almadan bekliyordum kurbanlık koyun gibi.

Karşıma dikildiğinde hoş parfüm kokusu burnuma ilişmişti, üzerinde bir takım elbise elinde de iş çantalarından vardı. Göz kenarları kırışıncaya dek gülümsediğinde biraz olsun ben de gevşemiştim.

"Merhaba genç adam, sen Jungkook'un arkadaşı olmalısın."

Elini bana doğru uzatırken ben de elimi uzatmış ve sıkmıştım, beynim standart işlevleri yerine getiremiyordu şuan.

"Ben Charlie, Jungkook'un amcası," ağzım açık adama bakakalırken neyse ki çabuk toparlayıp ben de yarım yamalak gülümsemeyi başarmıştım, tabii amcasıydı, başka kim olacaktı? Azrail bile geldi aklına amcası gelmedi beyinsiz Taehyung.

Boğazımı temizleyip sesimi bulmaya çalışırken hala adamın elini sıkmaya devam ediyordum "Memnun oldum ben de Taehyung ."

Charlie beyle göz göze el ele takılı kaldığımız o işkence gibi kısır döngüden Jungkook'un sesi çıkarmıştı bizi, "Yanık mı kokuyor?" çatık kaşlarla mutfağa girerken amcasını görmesiyle yüzünde güller açmıştı, cidden ama bu da yeniydi benim için "Amca? Hoş geldin!"

Bir dakika yanık mı dedi o?

Charlie beyin elinden elimi hızla çekerken arkamı dönüp ocağı söndürdüm, yanmıştı! Somurtuk bir yüzle Jungkook'a döndüm amcasıyla sarılıyordu.

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin