10

413 45 2
                                    

Taehyung

Son yarım saatte İşletme Fakültesinin her bir köşesini ezberlemiştim eski laboratuvarı bulacağım diye, niye peki? Jungkook bey boş vaktini kütüphanede ya da kantinde geçirmek yerine artık kullanılmayan laboratuvarda geçiriyor diye.

Sonunda en üst katta, en kuytu köşedeki kapıyı bulduğumda duraksayıp üstündeki yazıyı okudum, Bilgisayar Laboratuvarı.

Yazılar o kadar eskimişti ki bazıları iyice silikleşmişti. Kıçımdan nefes alırken kapıyı açıp löp diye içeri daldım, gözüme çarpan ilk şey sınıfın içindeki 20 küsür boş masaydı ve bir iki tane de sandalye. Arkalarda, camın kenarında ise kafasını kaldırmış bana bakan bir çift göz.

Ayaklarını masaya uzatmış, yine bir şeyler çiziyordu. Kapıyı bu sefer yavaşça kapatıp ağır ağır yanına ilerledim, beni gördüğüne şaşırmış görünüyordu, halbuki beni o çağırmıştı buraya ama telefonla değil, hayır, 21. yüzyılda kağıtla haberleşen bir biz vardık. Sınıfa girdiğimde kitabımın üstünde yine bir kağıt bulmuştum ve bilin bakalım kağıtta kim çiziliydi? Ben.

Ama bu sefer, direk bir mesaj gibi kullanmış kağıdı üçe bölmüştü, ilk karede İşletme Fakültesinin çizimi vardı, ikinci kutuda bu eski laboratuvarın kapısı ve üzerinde eski bilgisayar laboratuvarı yazan çizimi vardı, ve son çizimdeyse ben, karşısına dikilmiş, ellerimi önümde kavuşturmuş asabi asabi birisini dinliyordum, aynı şuan olduğu gibi.

"Ne o, şaşırmış görünüyorsun, gelmeyeceğimi mi düşünmüştün?" Ona atarlanırken aynı zamanda karşısındaki masaya oturmuştum, zaten günün geri kalanında yeterince ayakta olacaktım.

Geçen gece Jennie'nin yüzünde gördüğüm sırıtışı yerleştirmişti yüzüne, bu iki kuzen birbirine çok benziyordu.

"Geleceğini biliyordum, sadece kağıdı ne zaman göreceğin ufak bir bilinmezlik yaratıyordu. Akşam eve gidince de görebilirdin."

Geleceğimi bende biliyordum, aslında daha önce gelecektim ama Jennie'nin söylediklerinden sonra kendime yedirememiştim. Sonuç olarak yine buradaydım, Jennie'nin dediği, Jungkook'un da tahmin ettiği gibi, ona gelmiştim.

"Evet, saçma bir plan."

Muzipçe gülümsedi "O yüzden her ihtimale karşı numaramı yazmıştım."

Afallayarak elimdeki kağıdı göz hizama getirip çevirip sağ alt köşedeki numarayı gördüm. Nasıl fark etmemiştim?

Ellerimi iki yana açtım, "Sonuç olarak geldim, ne istiyorsun?"

"Seni."

Bunu bir an o kadar derin ve çok anlama açık söylemişti ki istemsizce yutkunurken bulmuştum kendimi,

"Sevgilim var."

Neden böyle bir şey söylediğimi bilmiyorum, hay ağzımı sikeyim, bir de üstüne gülümsemiştim, niye bu çocuğun karşısında salak konumuna düşüyordum?

Ben gülünce o da karşılık vermişti hemen, sonra ayağa kalktı ve tam önümde durdu. Taş Kesilmiştim bir anda, çünkü her ne kadar o anlama gelmese de şuan bacak aramda duruyordu ve aramızda çok az mesafe vardı.

Kollarını iki yanıma yerleştirdiğinde hiçbir yerimiz temas etmemesine rağmen vücudum karıncalanmaya başlamıştı saçma sapan bir şekilde. Rahatsız mı oluyordum yoksa... yoksa etkileniyor muydum kestiremiyordum.

Ne etkilenmesi amına koyayım, yok daha neler.

Ama gözlerini gözlerime kenetlediğinde çoktan transa girmiştim, bu kadar berrak buz mavisi göz daha önce görmemiştim. İnsanı hipnotize eden bir tarafı vardı.

Uzun ama bence kısa bir süre bir şey anlamaya çalışır gibi baktı gözlerime, sonra aradığını bulmuş gibi geri çekildi, çekildiğinde gülümsüyordu. Ne düşünüyordu yine kim bilir? Tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi bıraktığımda kendimi bir kez daha şaşırtmıştım, noluyordu amına koyayım?

"Yarışmaya neredeyse 11 ay kaldı, sana söz veriyorum ne derslerin ne de işin etkilenecek. Günde ne kadar istersen o kadar çalışırız ama her gün çalışmak şartıyla ve karşılığında ne istersen senin olur."

Hızlanan nabızımı kendi çapımda normale çevirmeye çalışırken üzerimdeki gerginliği biraz olsun atabildiğimde söylediklerine ancak odaklanabilmiştim, tamam artık daha fazla nazlanmanın anlamı yoktu, benim paraya onun da bana ihtiyacı vardı.

Yalnız böyle söyleyince kendimi pazarlıyor gibi hissetmiştim, içimden bu saçma düşüncelere göz devirip benden bir cevap bekleyen Jungkook'a döndüm.

"Tamam, kabul."

Benden bu cevabı beklemiyormuş gibi şaşkınca kaldırdı kaşlarını "Kabul mü?" diyerek altını çizdi.

"Kabul."

"Harika, yarın ilk çalışmalara başlıyoruz o zaman?" O kadar geniş sırıtmıştı ki, onu sürekli gülerken görmeme rağmen ilk defa bu kadar çok mutlu görmüştüm. Bu yarışma olayının onun için ne kadar önemli olduğunu ilk defa o an anladım.

Hızlıca onu onayladım, "Nerede çizeceksin?"

"Benim evime gelirsin, taşınamayacak kadar çok malzeme var, ayrıca orman gibi ilham verici bir yer varken başka bir yer aklıma gelmiyor."

Tekrar onu onayladım "Bu arada şehirden uzak olduğu için taksiye binersin, yol parasını da ben karşılarım."

"Tamamdır bana uygun."

Gözleri heyecanla parlarken otuz iki diş sırıtıyordu, her şey iyi hoştu da Jungkook'un üzerimdeki bu etkisi hiç iyiye işaret değildi.

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin