25

343 43 4
                                    


Aynı günün devamı

Taehyung


Kafayla değil, kalple yaşanmalıdır.

Bense bu cümlenin tam zıttıydım, çünkü bu bezdirici hayatta akıl sağlığımı koruyabilmenin tek yolu duygularımı en az şekilde yaşamak gibi gelirdi. Aslına bakarsak zaten hayatım boyunca durup da bir şeyleri dolu dolu yaşayacak vaktim pek olmamıştı.

Okulun ve işin yoğunluğu insanı uyuşturuyordu ve pekala hayatına daha kolay katlanabiliyordun. En son okuduğum kitaptan bir kısımdı bu cümle, peki ama neden şuan aklıma takılmıştı? Max'in tehdidiyle kendi hayatımın bombok yoluna gitmesi arasında sıkışıp kalmış, ama dışarıdan her zamanki gibi siparişleri götürürken aklıma gelmişti.

Boşları tezgaha koyarken derin bir nefes alıp önlüğü üzerimden çıkardım, elimle yüzümü yorgunca sıvazlayıp tuvaletlere ilerledim.

İçerinin kalabalığını yok sayıp ellerimi soğuk ve yarı ıslak mermere dayadım, kafamı kaldırıp aynadaki aksime baktığımda yüzümde gördüğüm bitkinlik saçma gelmişti. Şuan sadece korkularımın esiriydim, başka insanların ne düşüneceğiyle ilgili korkular.

Sanırım bir insan ne kadar kimin ne düşündüğünü önemsemiyorum derse desin içinde bir yerlerde az da olsa önemsemeye devam ediyor, çünkü ben bunu şimdiye kadar aştığımı düşünüyordum.

Sanırım aşamamışım.

Peki ya Jungkook? O kimseyi gerçekten umursamıyor görünüyordu. Ben kimseye yalan söyleme gereği duymuyorum, diyordu, bu bile ne kadar umursamaz olduğunu gösteriyordu.

Belki de Jungkook'un etkileşim içinde olduğu pek fazla insan olmadığı içindi bu.

Ya da belki de vardır, bir arkadaş grubu olduğunu biliyorum, Jennie'yle amcası da vardı ama o ikisi biliyordu.

Doğrulup aynada son kez kendime baktım, aklıma gelen düşünceyi gerçekleştireceğime inanamamıştım, Jungkook'tan akıl almak istiyordum, başkalarına nasıl bir imaj çizerse çizsin nedense benim her zaman yanımda olacakmış gibi hissettiriyordu bana.

Tuvaletlerden doğrudan arka tarafa çıkıp hızlıca Jungkook'u aradım, umarım açar diye düşünürken daha ikinci çalışta açmıştı.

"Taehyung, bir problem yok değil mi?"

Sesi endişeli geliyordu. "Hayır, nereden çıktı ki şimdi?"

Bir anlığına duraksadı. "Sen beni pek aramazsın da, ondan..." duraksadım, cidden öyleydi ama yüz yüze yeterince görüşüyorduk zaten, telefon için pek vakit kalmıyordu.

"Bir saniye bekle." Arkadan boğuk konuşma seslerini duyuyordum, amcasının yanında olduğunu unutmuştum tamamen.

Bir kapının kapanma sesini duyduğumda Jungkook'un da sesini duymuştum. "Seni dinliyorum."

"Şey, kusura bakma amcanı unuttum ben tamamen."

"Saçmalıyorsun yine, ayrıca amcam seni çok sevmiş." Jungkook'un kıkırdama sesini duyduğumda gözlerimi devirdim, ama istemsizce ben de kendimi gülümserken bulmuştum.

"Sana da malzeme verdik."

"Ciddiyim ama ben. Bu arada neden aramıştın? Öylesine mi?"

"Sadece bir şey soracaktım, ama soru sormak yok, anlaştık mı?"

Birkaç saniye sessizliğin ardından cevap verdi. "Anlaştık."

"Gerçekten kimin ne düşündüğünü umursamıyor musun? Yoksa bunu saklamakta çok mu ustasın?"

𝑇𝑜𝑜 𝐶𝑙𝑜𝑠𝑒Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin