Tanıtım

4.5K 228 97
                                    

 Bölüm Müziği: Symphony No. 9 in E Minor Op. 95 ''From the New World'' Movement IV

...

 ''Laçin Yüksel!''

 Sonlanmaya yakın alkış sesleri arasından, akademinin en sert hocasının sesi duyulur duyulmaz tüm eller hareketlerini kesmişti. Gösterisini tamamlayan gergin dansçılar yine zarafetlerini bozmadan sıra halinde sahne arkasına doğru ilerlemeye başlamışlardı. Her ne kadar sıra diğer grubun performansında da olsa, herkesin emin olduğu bir konu vardı: 

 Tüm sahne, performans, ne üzerinde ağırlayacağı orkestraya ne de diğer dansçılara ait olacaktı. Grubu temsilen ismi çağrılan genç, saniyeler içerisinde her şeye hükmediyor olacaktı.

 Laçin Yüksel.

 Son dansçı, rolü alamayacağının farkına varıp nefes nefese kalmış şekilde perde arkasına geçerken anında yüzündeki gülümsemeyi silmiş, kendisiyle göz teması bile kurmayan kumral gencin yanından geçerken duraksamıştı. Yine gözlerini kapatmış, sadece sergileyeceği performansı düşleyen Laçin'e yaklaşıp samimiyetten uzak bir gülümsemeyle ''Başarılar'' diye seslenmişti.

 Laçin, bir süre daha kapalı gözleriyle öylece durup, zihninde tekrarladığı performansın son pozunu da verdikten sonra yine sahne ışıklarıyla renkten renge giren ela gözlerini, uzun kirpiklerinin izniyle araladı.

 Başarılar mı? diye düşünürken dünyanın en saçma cümlesini duymuşçasına gülümsedikten sonra yanındaki gence döndü. Başarı, dileklerle değil, çalışarak elde edilir. Zihninizde sakladığınız, göstermediğiniz nefretiniz de samimiyetsiz dilekleriniz de benim çalışmalarımı gölgeleyemez. 

 ''Teşekkürler'' diye karşılık verdi Laçin. Bu akademideki herkes oyuncuydu. Ve akademinin en başarılı dansçısının da oynamamak için hiçbir sebebi yoktu. ''Umarım herkes hak ettiği rolü alır!'' 

 Herhangi bir karşılık beklemeksizin hocalarını bekletmeden hemen arkasındaki bir grup dansçıyla sahneye doğru adımladı Laçin. Kendinden emin, dik duruşunu korurken zarafetinden de ödün vermeden güler yüzüyle koltuklarda yer alan herkesi süzdü. Ancak beklemediği kalabalıkla kalbindeki ufak ritim değişikliğine de söz geçiremedi.

 Doğru ya, diye düşünüp hemen kendini rahatlatarak kısaca nefesini verdi. Müzik bölümüyle binalarımız birleşti.

Sahnenin en ortasında durup, grubunun da yerlerini aldığını fark ettikten sonra ilk önce kendisi reveransını verip, başlamaya hazır olduklarını orkestraya göstermiş oldu. Yine tüm gözler üzerindeydi.

 Tam da olması gerektiği gibi.

 İlk nota duyulur duyulmaz içine doğru rahatladığını gösteren bir nefes verip elini süzülürcesine bir yana doğru açtı. Şimdi sadece müzik vardı, dansı vardı. Rol yapmasına gerek yoktu. Hiç kimseyi tatmin etmesine gerek yoktu.

 Başarılı olmasına gerek yoktu.

 Relevé.

 Sanki parmaklarının üzerinde yükselirken sadece birkaç santim değil, kilometrelerce uzaklaşıyordu yerden. Sahneden, seyircilerden, burada olmasa bile zihninin içinde bağırıp çağıran ailesinden...

 Üstelik bir de akoru minörse, tamamen kendini buluyordu müzikte. Kederini, kasvetini iliklerine kadar hissediyordu. Hiç kimseye gösteremediği duygularını, kendi içinde rahatça yaşayabiliyordu. Daha önce akıttığı terler, sabahlara kadar olan çalışmaları belki de herkesin zaten yaptığı şeylerdi. Ancak dans, sadece hareketlerden oluşmuyordu. Hislerini katmıyorsan, her zaman giriş sınıfındaki temel adımları tekrar edip durmaya mahkumdun. Ve Laçin, hislerini sadece dans ederken özgürce yaşayabiliyordu. 

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin