24. Bölüm: Yeraltı Rapsodisi

656 83 81
                                    

 Bölüm müziğimiz: Franz Liszt - Transcendental Étude No. 8

 İyi okumalar!

...

 ''Gezgin, dehşet içinde kalır

 Geçmişin örtülü anıları

 Kefene sarınca, hareket edip, iç çeken şekilleri,

 Gezginin yanından geçip gittikçe.''

-Edgar Allan Poe

...

 Gecenin ayazı, sigara kokularıyla karışıp burnunu sızlatırken refleksle burnunu kaşıdı Laçin. Bir de esrar olduğunu tahmin ettiği, daha rahatsız edici başka bir koku vardı. Arkalarından geçip giden arabalar, bina diplerinde kendi aralarında fısıldaşanlar ve zincirlere bağlı köpeklerin havlamaları birbirine karışmıştı. Zaten gergin olan ortamı iyice geriyorlar. 

 Arabadan iner inmez Şahin'in yanına geçmişti. Beraber gecenin karanlığında, sadece birkaç sokak lambasının aydınlattığı sokakta beklemeye başlamışlardı. Karşılarındaki büyük mekana aynı tip, takım elbiseli adamlar ve oldukça şık giyimli kadınlar girip çıkıyorlardı. Sadece özel davetlilerin alındığı, büyük bir kumarhaneydi.

 Çakıl taşlarının ezilme sesiyle, arkalarına birkaç korumanın geçtiğini anladı iki genç de. İçinde bulundukları durumun ve mekanın gerginliği yetmezmiş gibi ikilinin de arasında bir gerginlik vardı. Çünkü Şahin, ısrarla Laçin'in gelmemesi gerektiğini söylemişti ama Laçin de aynı ısrarla gelme konusunda diretmişti. Bir yandan bağıra bağıra tartışırken bir yandan da hazırlanıp arabaya geçmişler, yol boyunca ise hiç konuşmamışlardı.

 ''Bir saniye olsun yanımdan ayrılmıyorsun'' diye mırıldandı Şahin. Gözlerini mekandan ayırmıyordu. ''Zamanı gelene kadar yanımda-''

 ''Çok tehlikeli Şahin'' diye aynı huysuz tonda karşılık verdi Laçin. ''Ama tüm tehlikeler benim için değil. Kurşun geçirmez falan mısın? Aynı tehlike senin için de geçerli.''

 Sinirle nefes alırken silahının emniyetini kontrol etti Şahin. ''Anlaştığımızı düşünüyordum-''

 ''Anlaştığımız için buradayım'' diye aynı sinirle, kısık tuttuğu sesiyle karşılık verdi Laçin. ''Ben yanından ayırmadığın rehinenim, unuttun mu? Bunu herkes biliyor. Beni evde tutup-''

 ''Tamam Laçin'' diye bıkkınlıkla sözünü kesip yanındaki korumalara eliyle dışarıda beklemelerini emretti Şahin. İlk adımı attığında Laçin'in de kendine uyum sağladığını görüp mekana doğru ilerlemeye başladı. ''Yanımdan ayırmadığım rehinem olduğunu sen de unutmuyorsun o zaman. Ben söyleyene kadar yanımdan ayrılmıyorsun, anlaştık mı?''

 ''Rolümü çok iyi biliyorum'' diye mırıldanırken Şahin'in sinirle verdiği nefesini duydu Laçin. İnatçı bir rehine, eline geçen ilk fırsatta kaçmayı düşünürdü çünkü. Bu da gerektiğinde Laçin'in ayrılacağı anlamına geliyordu.

 Laçin bakışlarını etrafa çevireceği sırada sertçe ''Sadece önüne bak'' diye emredilince duraksadı. Göz ucuyla Şahin'e dönüp kaşlarını çattı. Oldukça ciddi görünüyordu. Geldiklerinden beri gözlerini mekanın girişinden çekmemişti. ''Odak noktan olarak düşün Laçin'' diye daha sakin bir şekilde tekrar konuştu Şahin. ''Tek baktığın yer gittiğimiz yer; kişilerse sana resmini gösterdiklerim olsun. Çok ciddiyim, bu işin şakası yok. Alakasız kişilerle göz göze gelmek bile yok.''

 ''Anladım'' diye karşılık verirken bakışlarını mekana sabitledi Laçin. Başka bir zamanda olsa sessizce kabul etmezdi ama daha önce bilmediği başka bir dünyaya giriyor gibiydi. Kurallarını ise sadece Şahin biliyordu ve karşı çıkmak sadece aptallık olurdu. Piyanisti de zor durumda bırakmak istemiyordu.

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin