3. Bölüm: Sıcak Sarılma, Şefkatli Öpücük; Sahte.

1.6K 143 65
                                    

 İyi okumalar!

...

 Ben, yaralı bir savaşçıyım

 Ve şimdi düşman yaklaşıyor.

 Ben, yaralı bir savaşçıyım,

 Beni içeri alacak birini arıyorum...

...

 Krem renklerindeki çantasını sıkı sıkı tutarken iki günün sonunda gelebildiği evini süzdü. Bir yandan koşa koşa kendini yatağa atmak ve dinlenme gününün keyfini çıkartmak istiyor diğer yandansa girişte ailesiyle yapacağı konuşma için geriliyordu. Sadece o konuşmayı erteleyebilmek için iki gündür dans salonunda kalıyordu.

 Derin bir nefes alıp ''Sakin ol'' diye mırıldanırken yavaş yavaş nefesini verdi. ''Rolü aldın. Hiçbir sorun yok. İki gündür sadece bir muz, bir yumurta ve bir sandviç yedin. Kilo almış olamazsın. Gelmeden önce duş da aldın, güzel göründüğüne eminim.''

 Tekrar bir nefes aldıktan sonra kararlı bir şekilde ilk adımını atıp büyük evin bahçesine doğru ilerledi. Her şeyinin kusursuz olmasına rağmen sadece ailesine karşı olan korkusundan kurtulamıyordu. Kendine kurdukları cümleleri bir başkası söylemiş olsa ağızlarının payını asilce verirdi. Ancak konu ailesi olunca aynı şekilde davranamıyordu.

 Elinde, daha önceden hazırladığı anahtarı çıkarıp fazla düşünmeden giriş kapısının kilidini açtı. Kapıyı aralarken içeriden tanıdık seslerin geldiğini duymuştu ancak kilit sesinden sonra tüm seslerin de kesildiğini fark ederken sakinleşmek adına bir nefes aldı. Bu sessizliğin, kendisi geldiği için oluştuğunu biliyordu.

 ''Ben geldim'' diye durgunca haber verirkense kapıyı kapatıp, üzerindeki gözlerle beraber salona ilerledi.

 ''Hoş geldin oğlum'' derken annesi gülümseyerek kendine doğru ilerlemişti. Kendisinin aksine koyu, siyaha yakın büyük gözleri ve aynı renklerde, sürekli sıkı bir topuz yaptığı saçları vardı. Üzerinde oldukça şık bir davet elbisesiyle kendine doğru ilerlerken istemsizce babasını da süzme gereği duymuştu Laçin. 

 Sarışın, yeşil gözlü adam, salondan bahçeye açılan büyük kapının önünde durmuş annesiyle uyumlu bir şekilde, oldukça şık giyinmişti. Muhtemelen yine bir davete katılacaklardı. Şaşırtıcı değildi. Sık sık olurdu zaten.

 ''Hoşbulduk, anne'' diye karşılık verirken kendine sarılan kadına da aynı şekilde sarılıp geri çekilmişti Laçin. Annesi geri çekilirken yine, her zaman olduğu gibi kendini kısaca süzmüştü. ''İyi gördüm seni, her şey yolundadır umarım?''

 ''İyiyim anne'' dedikten sonra yapay bir şekilde gülümsedi Laçin. İki gündür evde yoktu. Doğru düzgün ne dinlenebilmiş ne de midesine bir şeyler girmişti. Sürekli çalışmış ve bir de zorlu bir performans sergilemişti. Ayakları her bir adımında delicesine sızlarken ve omzundaki hafif sayılabilecek çantayı bile zorlukla taşırkense nasıl iyi göründüğünü merak ediyordu. Ya da etmiyordu. Çünkü formu gayet yerindeydi. Kilo almamışsa ne olursa olsun iyi görünürdü zaten.

 ''Okulun nasıl geçti?'' diye sorarken yanına yaklaşıp saçları arasına bir öpücük kondurmuştu babası. ''Yorgun olmalısın. Günlerdir çalışıyorsun... Önemli bir rol için seçmeler vardı sanırım?''

 Saçları arasındaki dudaklarla gözlerini kısa bir süre kapatırken gözlerinin dolmaması için hemen dişlerini sıktı Laçin. Babasının, kendini gerçekten önemsediği için öpmesini, yorgunluğunu fark etmesini çok isterdi. Ancak gerçekten öyle bile olsa, ne zaman ciddi ne zamansa sadece hırsları için yapmacık olduğunu ayırt edemiyordu.

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin