44. Bölüm: Doğal Olmayan Seçilim - 1. Perde

338 32 69
                                    

Bölüm şarkımız: Muse - Unnatural Selection

İyi okumalar!

...

Bunu barışçıl bir protestonun ötesine götürmek istiyorum;

Anlayacakları dilden konuşmak istiyorum.

Bu kargaşaya karşı ağırlığımızı koyalım

Biz, okyanustaki damlalar değiliz,

Biz, okyanusuz.

...

 Alek, kendilerinden fazla uzun olmayan, siyah kıyafetleri içerisinde görmeye alışık olduğu diğer adamlara göre daha zayıf - ki kendisini hiç siyah kıyafetler içerisinde görmemişlerdi - amiyane tabirle yakışıklı sayılabilecek bir Rus erkeğiydi. İlk gördüğü günden beri hoşuna gitmeyen bakışlarında ise yine o, rahatsız edici havayı taşıyordu Laçin için. Gözlerini sizden ayırmayarak ve mimiklerini olabildiğince sabit tutarak sanki zihninizi okuyor, her şeyden haberdarmış izlenimi uyandırıyordu. Ancak iş konuşmaya, gerçekten bilgi aktarımına gelince de görünümünün tam tersi olarak hiçbir şey bilmediğini seziyordunuz. Tabii, bu sadece bir sezgiydi. Ve doğruluğundan emin olmanıza rağmen adamın konuşmasıyla, 'artık ortak bir konudan bahsedelim' bıkkınlığıyla kendiniz gerçeği anlatmak istiyordunuz. Daha çok, sadece torpille büyük sahnelerde yan yana dans ettiği dansçıların yanında bu şekilde hissederdi Laçin ama bu adamın konuşmasına tanık olduğunda da benzer hisleri taşıyordu.

 Kısa bir sessizliğin hakim olduğu arabanın içinde, bakışlarını Şahin'e çevirdi. Göz göze geldikleri an şaşkınlığını göstermişti ama hepsi o kadardı; şimdi piyanisti de sabit bir yüz ifadesine bürünmüştü. Gülümsemiyor, tıpkı karşısındaki adam gibi, sanki düşüncelerini görebiliyormuş gibi Alek'le bakışıyordu. Ancak sadece yaydığı havadan bile, Şahin'in Alek'ten farklı olduğu görünüyordu. Bu konuyu bilmediğini bilmiyor olsa, Laçin asla Şahin'in gerçekten bilmediğini düşünmezdi mesela. Alek'in sahtelik kokan tehlikeli bakışlarından ziyade, piyanistinin iyice koyulaşan gözleri, şu an aklından binlerce senaryo kurduğunu, doğruluk payı olanlara daha çok tutunup da sözlerini o tahminlerinden seçeceğinin sinyallerini veriyordu. Bilmediğini belli etmeden, karşısındakine tüm olayı anlattırabilirdi Şahin. Ama Alek gibi, üzerinizde bıkkınlık hissiyatı uyandırarak değil de başvuracağınız yalanların kapısını kapattırarak.

Şimdi sırası olmadığını bilse de Şahin'in yan profilini süzerken bir iç çekti Laçin. Etkilenmemesi mümkün değildi işte...

''Bu bir teklif değil, biliyorum,'' diyerek konuşmaya başladı Şahin. ''Akademideki silahlı saldırı sizin de itibarınıza zarar verdi, ülkelerinizde de duyulmama ihtimali yok. Bir süre sonra unutulacak olsa da babamın da karanlık yüzü şu an ortada – ki hala Moskova'da kalıyor oluşu da sadece onun aleyhine, bunu neden yaptığını bilmiyorum ama kendini kaçıyor olarak göstermesi ve onun durumu sizin umrunuzda değil... Ancak aynı olayda isminizin geçtiği adamı ülkenizde misafir etme durumu kendinizi aklamanızı zorlaştırıyor, değil mi? Ne yapacaksınız, bir anlık gafletle üzeri örtülen 'iyi niyetinizi' hatırlatmak için özür niyetine, aileleri tarafından hayatları mahvedilen iki çocuğun kahramanı olarak adınızı mı temizleyeceksiniz?''

 Sabit mimiklerine inat bir kaşı seğirirken ''O kadar da yanlış sayılmaz,'' diye sakince karşılık verdi Alek. İşaret parmağının ucuyla, hala yüzündeki rahatsız olduğunu gösteren gülümsemesinin kenarını kaşıdı ardından. ''Ama o kadar da doğru sayılmaz Şahin Sipahi. Ortada, reddetme şansınız olan bir anlaşma yok, neler olacağı uzun süredir belli ama karşı çıkıp zorluk çekmek ya da iş birliği yapıp, gerçekten hem baban hem de istemediğin tüm işlerden kaçıp sevgilinle istediğin gibi bir hayat yaşamayı seçmek tamamen senin elinde.'' Yapay bir suçlulukla elini kaldırıp Laçin'i işaret etti. ''Sizin elinizde.''

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin