34. Bölüm: Küçük Dünyada Dans

561 65 106
                                    

İyi okumalar!

...

Buna inanmama izin ver; hikayeyi değiştirebileceğimizi söylememe izin ver.

Eğer özgür olduğumuz doğruysa; uçabileceğimiz doğruysa özgür bırak beni.

Bu yüzden her gün devam ediyorum; her bir anda ölüyorum.

Bazı müzik notaları ile umut şarkısını söylüyorum,

Hayatımı büyülü yapabilmek için.

Hala aynı melodiyi mırıldandığımızı hayal ediyorum...

...

Saçları arasında gezinen parmaklar, sürekli kabus görmekten aralanan gözlerinin daha sakin şekilde aralanmalarını sağlarken görüş açısına ilk giren, kendisi gibi yorgun bakan elalara daldı piyanist. İsmini fısıldayan yumuşacık ses, saçlarını okşayan parmaklardan daha şefkatli şekilde kulaklarını okşayınca ise gözlerini biraz daha araladı. Daha da netleşen görüşüyle dansçısını bulurken, normalde de üzerinden çekilmek istemeyen gözlerini hemen en güzel manzarasına bıraktı.

''Şahin...'' Laçin, tekrar sakince omzunda yatan gence seslenip bu sefer siyah gözlerin tamamen açıldığından emin olunca hafifçe gülümsedi. Yolculuk boyunca kabusları yorgunluklarına üstün gelmiş ve rahat bir uyku çekmelerini engellemişti. Bu yüzden sık sık uyanıp birbirlerinin omuzlarına sığınmaya devam etmişlerdi. ''Geldik... İnmemiz gerekiyor.''

Yorgun bakan elaların altındaki kızarıklıklar, bir başka kabustan uyanmak için geldikleri yeri kendine hatırlatırken aldığı derin nefesle yavaşça doğruldu Şahin. Hemen boğazını temizleyip göz ucuyla uçaktan inen kalabalığı süzdü. Daha önce de çok kaçmıştı ama hiç bu kadar umut dolmamıştı. Gözleri tekrar umuduna dönünce ise gülümsedi. ''Gidelim...''

Ayaklandıkları an sendeleyince hissettiği acıyla hemen nefesini tuttu Şahin. Ama Laçin tarafından belinden de tutulup yine destek alınca tuttuğu nefesini yavaşça verdi. Hiç itiraz etmeden bir kolunu Laçin'in omzuna atıp yürümesine yardımcı olmasına izin verdi. Yara, şu an canlarını sıkacak bir detay olmamalıydı. Başlarında yeterince büyük, onlarca can sıkıcı detay vardı zaten. Şimdi, kendi küçük dünyalarında biraz dinlenme vaktiydi.

Beraber, sessizce ve dikkat çekmemeye özen göstererek havaalanının çıkışa doğru yürüdükten sonra tenha bir sokağa yöneldiler. Gözleri, kimi sevdiğine kimi ise özlediği ailesine kavuşan yolcularda kısaca gezinip hiç oyalanmadan birbirlerine döndü. Henüz her şey çok tazeydi ama iki genç de anne ve babalarını bu gece kaybetmişlerdi. Geçmişten gelen tek şey olan, kendi melodilerine tutunmuş, birbirlerine aile olmaya karar vermişlerdi. Bu yüzden çevrelerindeki hayatları gözlemleyip de canlarını sıkmamaları gerekiyordu. Karşılaştırma yapmak gereksizdi; Herkesin küçük dünyası ve ettiği dans kendilerine özeldi.

''Şahin,'' diye kısıkça mırıldandı Laçin. ''Yarana bakmak istiyorum... Tamam, belki şu an hastaneye gidemeyiz ama,'' derken tekrar gerideki kalabalığı süzdü. Herkesin içinde de bakamazlardı. Siyah gözler kendine dönünce sıkıntıyla iç geçirdi. ''Ne yapacağız şimdi?''

''Laçin...'' Şahin, sakince karşılık verdi hemen. Havaalanında gözlerinde gördüğü korku hala ait olmadıkları yerde duruyordu. İstemeyerek de olsa buna sebep olmak her bakıştıklarında canını çok sıkıyordu. ''Önce sakin olmaya çalış, lütfen...'' Hafifçe gülümserken uzun parmaklarını nazikçe elaların altında gezdirdi. ''Tüm günün yorgunluğu biraz güçsüz düşmemi sağladı, hepsi bu kadar. Yara büyütülecek bir şey değil. Birazdan uygun bir yerde pansuman yaparız. Çantaların büyük kısmını ilaçlar dolduruyor, unuttun mu yoksa?''

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin