2. Bölüm: Pirouette

1.8K 161 48
                                    

 İyi okumalar!

...

 Başını dik tut, güçlü ol.

 Diren, buraya geldiklerini duyana kadar diren.

 Bir meleği kanatlarından yakala, yalvar şimdi ona her şey için.

 Yalvar ona şimdi bir gün daha için.

 Bir meleği kanatlarından yakala, ona her şeyi anlatma zamanı.

 Güçlü kalmayı dile ondan.

...

 Parmak uçlalarını iyice gererek, bir ayağını hafifçe zeminde yana doğru kaydırdı. Kollarını zarifçe iki yana açarken çenesini de kaldırıp hemen karşısındaki yansımasının gözleriyle bakıştı. Seyircilerin ya da hocalarının önünde dans etmek başka, kendi önünde dans etmek bambaşkaydı.

 ''Tendu.''

 Yana kaydırdığı ayağını, parmak uçlarından sürüyerek geriye doğru kaydırdı ardından. Bu sırada geriye aldığı bacağının hizasındaki kolunu da aynı şekilde öne doğru kaydırmıştı. Ne zaman bu pozisyonu alsa hep adım adım, sanki geçmişe yolculuk ediyor gibi hissediyordu.

 ''Rond de jambe.''

 Sadece hareketlerinin ve kendi fısıltılarının duyulduğu salona has kokuyu solurken hafifçe, ancak pozisyonunu bozmadan, ne ileri ne de geri kaymadan dizlerini kırarak yere doğru eğildi. Her iki ayağının tabanı da yere temas ediyordu şimdi. Bu yolculukta ilk durağı, hep buradakine benzer bir dans salonuna ilk girdiği gün olurdu. O zamanki heyecanını hala hatırlıyordu. Aynı şimdi kendi gözlerine baktığı gibi heyecanla süzmüştü koca salonu. 

 ''Plié.''

 Kendisi gibi küçük çocuklar vardı hep etrafında ve arkadaş edineceği için çok mutlu olmuştu. Hocaları da o kadar cana yakındı ki kendine sundukları ilk gülümsemeyi hala hatırlıyordu. Ancak kendini asıl heyecanlandıran annesinin elinden sıkı sıkı tutuyor oluşuydu. Hep ailesinin zevkine göre mekanlarda bulunmuş, giyinmiş ve yemeklerini de onların zevklerine göre yemişti. Dadıları ailesine karşı çıkmamasını sürekli tekrarladığı içinse çilek değil, böğürtlen yemek istediğini hiç söyleyememişti mesela.

 Ancak dans etmeyi hep çok sevmişti ve o zaman gerçekten de annesinin, istediği bir şeyi yapmasına izin verdiğini düşünmüştü. Annesi tarafından sevildiğini ve önemsendiğini hissetmişti. Ancak veda vakitleri gelip annesi kendini salonda bırakacağı zaman kurduğu sözlerle bu fikrinden de sıyrılmıştı. O zamanlar çok küçük olduğu için kavrayamamıştı ancak şimdi, ne zaman yeni bir salona girse hep annesinin sözleri kulağında yankılanıyordu.

 ''Dans pistindeki tüm ışıkları üzerine toplayacaksın. Diğer çocukların hiçbir zaman gölgesi olmayacaksın. Hepsiyle aynı sahneyi paylaşacaksın ama en az seyirciler kadar arkadaşların da sana hayran kalacak. Anneciğini her zaman gururlandıracaksın, Laçin.''

 Üzerindeki parlak ışığın altında kendi saçlarının rengini alan gözlerine odaklandı Laçin. Kendi odak noktası* hep kendi gözleri olmalıydı. Hocalarının gösterdiği renkli kağıtlar arkadaşları içindi. Annesi böyle söylemişti. Karşısında ayna olmasa dahi, hep kendi odak noktası gözleri olmak zorundaydı.

 Karın kaslarını iyice sıkıp öndeki ayağının parmak uçlarında yükselirken arkadaki ayağının parmak uçlarını tekrar gerip dizine getirdi. Bu sırada hala yana açık olan kolunu da diğeri gibi öne doğru süzülerek getirmişti.

KAN GÖLÜ BALESİ - BLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin