Yatakta kaç saattir ağlıyordum, hiç bir fikrim yoktu. Zaten ağlayarak da uyuya kalmıştım.Yatakta doğrulup baş ucumdaki komidinin üzerinde duran telefonumu elime aldım ve ekranı açarak saate baktım, saat 9.53'dü.
Ayağa kalkıp yerdeki lacivert terliklerimi giydim. Ve en son annemin büyük bir uğraşla, babamı çıkararak kapattığı kapıya doğru ilerledim.
Kapıyı açtığımda ev sessizdi. Büyük ihtimalle babam çoktan işe gitmişti. Kendisi evimizden kırk beş dakika kadar uzaklıkta olan bir Migros da, müdür yardımcısıydı.
Her gün -hafta sonları hariç- sabah sekizde evden çıkar akşam yedide evde olurdu. Yani olması gereken öyleydi ama genellikle ya geç gelirdi ya da erkenden giderdi. Hiçbir zaman vaktinde evde olmamıştı. Hiçbir zaman da bize nerede olduğunu, ne yaptığını söylememişti. Bugünde yine sekizde çıkmış olmalıydı. Salona doğru gittiğimde annem, çift kişilik koltuğa oturmuş örgü örüyordu. Benim geldiğimi görünce gülümsedi ve elinde ördüğü, nerdeyse bitmiş olan, toz pembe rengindeki bebek yeleğini sağ tarafına koydu. Dört adımda yanına vardım ve hemen yanına oturup kollarının arasına girdim.
"Günaydın kızım." dedi o şefkatli sesiyle.
"Günaydın annem." dedim bende ona karşı. Sonra birkaç dakika öyle kaldık. Daha sonrasında kollarını yavaşça bende ayırıp ayağa kalktı.
"Mutfakta kahvaltı hazır. Hadi gidelim de birlikte yapalım kahvaltımızı." dedi kalkmam için elimi tutarken. Bende elinden tutarak kalktım ayağa.
"Sen yapmadın mı babamla kahvaltı?" diye soru yönelttim merakla. O sırada mutfağa doğru gidiyorduk.
"Hayır. Senin uyanmanı bekledim, birlikte yapmak için." dedi mutfaktaki küçük bej rengindeki masaya otururken. Ve bir kez daha anladım, onun benim için en iyi anne olduğunu.
"Olsun. Sen yine de yapsaydın babamla kahvaltı, beni beklemek yerine." dedim yani beklemesine gerek yoktu sonra ben kendim de yapabilirdim.
"Baban zaten birkaç bir şey yiyip gidiyor. Hem benim de canım sabah sabah bir şey istemiyordu. Bende senle yapayım dedim." Dediği şey sabah ki olaya karşılık mutlu etmişti beni. Bende karşılığında ona en içten bir şekilde gülümsedim.
🗝️
Şu an odamı toplamış ve annemle birlikte salonumuzun balkonunda, yere koyduğumuz minderlerin üzerinde oturarak hem sohbet ediyor hem de sütlü kahvelerimizi içiyorduk.
Yine de canım çok sıkılıyordu. İçimde bir huzursuzluk vardı. Belki arkadaşlarımla buluşursam, içimdeki bu huzursuzluğu giderebilirdim. Gerçi arkadaşlarımla dediğime bakmayın, sadece iki tane arkadaşım var. Ama iki yüzlü olup düşmanım olacaklarına iki tane olsun tam olsundu. Biri Elfida diğeri de Denizdi. İkisiylede çok yakın arkadaştım. Yaklaşık yedi sekiz senedir falan arkadaşız. İkisini de çok severim. Yani ikisinden birini seç deseniz seçim yapamam. Sizin anlayacağınız şekilde dile getirirsem de annen mi yoksa baban mı? gibi bir soru olurdu. Tabii bu soru benim için geçerli değildi. Siz zaten düşünmeden kimi seçeceğimi de biliyorsunuzdur. Tabiki de; annemi.
Neyse biz konumuza geri dönelim. Yani anlayacağınız üzere çok sağlam bir arkadaşlığımız var, hatta arkadaşlıktan bile öte diyebilirim. Elfida ile aynı yaştaydık. Ama Deniz bizden bir yaş büyüktü. Yani o 20 yaşındaydı. Bazen bize bir kardeş, bazen arkadaş, bazen ise bir abi olurdu. Evet Deniz erkek arkadaşlar. Kızlar ona yanaşmaya çalışırsanız, karşınızda bizi bulursunuz. Evet bu küçük uyarıyı da yaptığıma göre devam edebilirim. Şimdi, onlarla dışarı çıkmak için annemden izin almam lazımdı. Zaten hep izin veriyor ama yine de sorsam iyi olurdu.
"Canım annem, annecim, dünya güzeli annem." diye sevimli gözükerek başladım söze. Zaten hemen anlıyordu annem, bir şey istediğimi.
"Söyle kızım, yine ne istiyorsun?" dedi, hafif bıkkın bir sesle. Aa! Ben her zaman ondan bir şey istemiyorum ki yani.
"Aman sende anne ya, görende her gün bir şey istiyor muşum gibi davranıyorsun. " diye sitem ettim.
"Şaka yaptım güzel kızım, şaka yaptım. Hep siz mi yapacaksınız bana şaka?" dedi. Siz diye bahsettiği; Elfida, Deniz ve bendim. Arada şeytanlığımız tutar küçük şakalar yapardık anneme, onlardan bahsediyor şu an.
"Neyse ben sadede geleyim o zaman." dediğimde annem ee bir zahmet der gibi bakıyordu, bu haline gülüp konuştum.
"Ben babam gelene kadar bizimkilerle buluşsam olur mu? Hem biraz kafamı dağıtırım, ne dersin?" dedim.
"Olur kızım, git tabii." dedi, bende hemen yanağını öptüm ve koşarak balkondan çıktım ve odama doğru gidip hızlıca içeri girdim. Telefonumu elime alıp, kilit ekranını açtım. Ve Elfida ya haber vermek için arama yerine girdim, onun isminin üstüne basarak aradım. 2. çalışta açtı telefonunu. Zaten telefonunu yanından ayırmazdı. Canından bile çok değer veriyordu telefonuna. Hatta bir keresinde onların evinin balkonunda otururken, yanlışlıkla telefonu aşağıya düşüyordu ve telefonu tutabilmek için o da balkondan aşağıya atlamıştı. Allah'tan evleri birinci kattı da bir yerine bir şey olmamıştı. Sadece dirseği ve bacağı biraz kanamıştı, o kadar.
Telefondan Elfidanın neşeli sesi gelince ona döndüm.
"Efendiiim, çiçeğim. " Onun sesiyle gülümsedim. Hep böyle yakın, samimi hitaplar kullanırdı, Denizle bana.
"Nasılsın?" diye klasik bir soru yönelttim.
"İyiyim, sen?"
"Bende idare ediyorum işte. Bak ne diyeceğim? Bugün birlikte dışarı çıkalım mı? Denize de haber verip..."
"Olur canım, zaten bir kaç gündür görüşmüyoruz iyi olur. "
"Tamam o zaman, sen Denize de haber ver bende hazırlanıyım. Sonra da parkta buluşuruz."
"Tamam canım öptüüm, görüşürüz!"
"Bende öptümm!" dedim ve aramayı sonlandırdık. Telefonu şarja taktım. Şarjı idare ederdi ama ne olur ne olmaz diye yine de taktım. Oradan dolabıma yöneldim. İçinden siyah çizgili bir tişört çıkardım. Sonra altıma giymek içinde rahat bir şey çıkardım.
~İnfo~
Tamamen hazır olduktan sonra yanıma bir miktar para aldım ve odadan çıktım. Anneme haber vererek evden de çıktım ve parkın yolunu tuttum. Park bizim evin 5 dakika ötesindeydi. Biz genelde parkın arka tarafındaki çimenliğe otururduk. Bende oraya doğru ilerledim.
🗝️
Hepinize 2. Bölüm le merhabaaa.
Size bu bölümler biraz sıkıcı gelebilir ama bu bölümler kitabı daha iyi anlayabilmeniz için.
Bir kaç bölüm sonra daha heyecanlı ve hareketli bölümlerin geleceğinden emin olabilirsiniz.
Görüşmek üzereee ...♡♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL-İ AŞK (Yarı Texting)
Ficção AdolescenteBazı şeyler tesadüfdür, bazı şeyler ise sadece şanstan ibarettir, bazılarında ise de kader vardır. Peki ya bizimkisi? ◍●◍●◍● Babası tarafından önce sözlü şiddet sonra ise tacizlere mağdur kalan Almila, şans eseri -veya kader- ona iyi geleceğinden...