Yaklaşık 45 dakika daha telefona baktıktan sonra yataktan kalktım. Şarjı %21 olan telefonumu prize taktıp odadan çıktım.Ev sessizdi demek ki babam hâlâ gelmemişti. Yine içmeye gitmiş olmalıydı.
Salona girdiğimde annem, ikili koltuğa biraz yayılmış bir vaziyette oturarak, haftada belirli günlerde çıkan dizilerden birini izliyordu.
"Gel kızım. Otur biraz yanımda, giriyosun şu odaya çıkmıyorsun saatlerce." dedi annem. "Anne sanki yapacak başka bir şeyim var. Ne yapıyım." dedim ve bende yanına oturdum.
"Ama artık var yapacak bir işin." dedi annem hafif neşeli sesiyle. "Ne işi?" diye sordum. "Örgü örmeyi öğreteceğim sana, kızım." dedi annem. "Gerçekten mi? diye sordum şaşkınlıkla. Sevinmiştim açıkçası. Bir şey yapabilecektim artık. Bir işle uğraşabilrcektim.
Annem zaten yaptığı örgüleri satıyordu. Bir arkadaşının küçük bir dükkanı vardı. Yapıp ona veriyordu sonra da o arkadaşı satıyordu. Tabii annem de karşılığını alıyordu.
"Gerçekten tabi, şu yerdeki kırmızı poşeti getir, onun içindeydi ipler." dedi.
1 saat 37 dakikadır annem bana örmeyi gösteriyordu. Başarabildiğim pek söylenemezdi ama öğrenmiştim biraz. Zamanla o da olur Almila sıkma canını.
Babam hâlâ gelmemişti. Neyse ki alışkındık annemle.
Anneme iyi geceler diyip, yanağından öptükten sonra banyo ya geçtim. Dişlerimi fırçaladım, yüzümü şeffaf sabunla yıkadım ve son olarak ellerime ve yüzüme böğürtlenli nemlendirici kremimden sürüp, banyodan çıkıp, odama geçtim. Odamın perdelerinin kapalı olup olmadığını kontrol ettikten sonra telefonumu elime alarak yatağa geçtim. Mesaj veya bildirim var mı diye bakıp telefonumu kapattım. Çünkü ne bildirim ne de bir mesaj vardı. Yatağıma iyice yerleşip gözlerimi kapattım. Ve yarının daha güzel geçmesi için duâ edip, kendimi karanlığa bıraktım.
🗝️
Sabah olduğunu, pencerelerin kapalı olmasına rağmen rahatlıkla duyulabilen kuş seslerinden anladım. Odamdaki toz pembe renginde olan saate baktım saat 9'u 5 geçiyordu. Yataktan kalkıp banyoya gittim. Oradan çıktıktan sonra mutfağa gectim. Annem kahvaltı hazırlıyordu.
"Günaydınlar!" dedim, daha sabah olmasına rağmen neşeli çıkan sesimle. "Günaydın güzelim." dedi, annem. "Babam gelmedi mi hâlâ?" diye sordum. Tabii ki de sormamın nedeni önemsediğimden veya umursadığımdan değildi. Sadece merak etmiştim.
"Geldi. Sabaha karşı, saat 5 gibi geldi." dedi annem. "Niye bu kadar geç geldi? Normalde daha erken gelirdi." dedim. "Bilmiyorum kızım." dedi annem.
Odama geçtim. Dün gece kapattığım perdeyi açtım, ardından da camı açtım, odanın havalanması için. Sonra yatağımı topladım. Komidinin üstünden telefonumu alıp yatağa oturdum.
Telefonu açtığımda, Turkcell'den bir mesaj, Instagram'dan da iki mesaj vardı. Turkcell'den gelen mesajı es geçip, Instagram'a girdim. Biraz orada gezindikten sonra, WhatsApp'a girdim. Orada da dolaşırken gözüme bir şey çarptı. ILGAZIN PROFİL FOTOĞRAFI VARDI. En doğal şeylerden biri Almila, olamaz mı? Yani olurda... Ben onun profil fotoğrafını görebiliyorsam, demek ki o da beni kaydetmişti. Buna niye bu kadar sevindin acaba Almila? Ne sevinmesi be şaşırdım sadece. Merakıma yenik düşüp profil fotoğrafının üstüne tıkladım. Gerçekten erkekmiş bu arada, yalan söylememiş aferin.
(•Profil fotoğrafı•)
Ayy bide sarışınmış. Sakin ol Almila, biliyorum sarı kafalıları çok seviyorsun ama yapacak bir şey yok. Öff. Niye gözlük taktın ki sen. Göz rengini de öğrenmem lazım. Napıcaksın çocuğun göz rengini? Eğer maviyse nikah mı kıyıcaksın çocuğa. Olabilir neden olmasın. Ay bi' dur iç ses. Neyse Allah sahibine bağışlasın. Hih! Noldu iç ses. Ya o da senin profil fotoğrafını gördüyse? O da senin yüzünü görmüş olur. Görsün birşey olmaz ki. Zaten benim profil fotoğrafımda kırmızı bir kelebek vardı yani istese de yüzümü göremezdi. Görsede bir şey olmazdı.Annemin sesiyle bu düşüncelerimden ayrıldım. Telefonu yatağa bırakıp, mutfağa gittim. Kahvaltımı yaptıktan sonra masayı ben topladım. Sonra annemin isteği üzerine çamaşırları makineden çıkarıp balkona götürdüm. Mandalları alıp, çamaşırlarla birlikte ipe asmaya başladım. Zaten evimizde iki balkon vardı. Biri benim odamda, biri de salondaydı. Ama salondaki balkon Güneş almıyor diye çamaşırları hep benim odamdaki balkona sererdik.
Çamaşırları sererken karşı balkondan biri bana seslendi. Bu Bora'nın sesiydi. Bizim apartmanın tam karşısındaki apartmanda oturuyordu. Odalarımız da karşı karşıya olduğu için rahatlıkla konuşulabiliyordu. Ben ne kadar konuşmak istemesem de.
Kendisini de sevdiğim pek söylenemezdi. Çünkü biraz fazla yavşaktı.
"Kolay gelsin Almila, n'aber? dedi. Beni balkonda her gördüğünde laf atar, konuşurdu.
"Sağ ol. İyiyim, sen?" diyerek samimi gözüken bir ses tonuyla cevap verdim.
"Bende iyiyim. Bugün müsaitsen dışarı çıkalım mı?" diye sordu. Neredeyse her konuşmamızda bunu teklif ediyordu. Tabii ki de bende onunla bir yere gitmek istemediğim için bir mâna bulup reddediyordum. Bakalım şimdi ne yalan söyleyecektim. Hadi Almila! Yalanına kuvvet kızım.
"Bugün Elfida gelecekti bize, bugün müsait değilim, başka bir zaman olabilir." dedim.
" E tamam o zaman başka bir zaman görüşürüz." dedi. "Görüşürüz" diye ekledim bende.
Onunla konuşurken çamaşırları asmayı bitirmiştim. Çamaşır sepetine elime alıp banyodaki yerine bıraktım sonra odama geçtim.
Elfidayı arayıp bizim eve çağıracaktım. Annemden izin almaya gerek yoktu çünkü o her halükarda izin veriyordu. Bu yüzden direkt aradım Elfidayı.
🗝️
Kitabı nasıl buldunuz, düşünceleriniz neler?
Eğer beğendiyseniz oy vermeyi unutmayın :)
Görüşürüz 🏵️🏵️🏵️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİSAL-İ AŞK (Yarı Texting)
Fiksi RemajaBazı şeyler tesadüfdür, bazı şeyler ise sadece şanstan ibarettir, bazılarında ise de kader vardır. Peki ya bizimkisi? ◍●◍●◍● Babası tarafından önce sözlü şiddet sonra ise tacizlere mağdur kalan Almila, şans eseri -veya kader- ona iyi geleceğinden...