8. Bölüm

2.6K 278 24
                                    

"Ya sen neyin peşindesin?" Barbaros Yelda'nın üzerine onu rahatsız edecek kadar eğilerek hesap sordu.

Yelda gözlerini belerterek ters ters omzunun üstünden eğilen Barbaros'a baktı. "Çekilsene sen şuradan, fino köpeği gibi yapıştın!"

"Şu çocuğun halini görmüyor musun? Niye Pınar'ı Aslan'la yapıyorsun sen?"

"Ya sana ne! İsteyen istediğiyle birlikte. Ben kimseye bir şey için karışmadım. Ayrıca karışsam ona da bir şey diyemezsin! Selçuk'un avukatı mısın sen? O gayet de hayatını yaşıyor bence. Hiç de düşündüğün gibi değil."

Yelda da Barbaros da aynı anda dans eden kalabalığın arasında tek başına elinde bir bardakla salınan Selçuk'a baktılar. Çok da eğleniyor gibi görünmüyordu.

"Var ya sen ne fenasın!" dedi Barbaros bir kez daha kızgınca.

"Sen sütten çıkmış ak kaşıksın çünkü!"

"Öyleyim tabii. Benim ne pisliğimi gördün sen?"

Yelda başını yana yatırarak ters ters baktı Barbaros'a. Barbaros onun neyi kast ettiğini anlayarak "Ben kaçmasam sen kaçacaktın. Ben senin için kaçtım. Sen utanma diye," dedi düz bir sesle. Yelda gürültüye rağmen onu rahatça duydu.

"O konuyu hiç açma lütfen. Selçuk-Pınar konusunu da o konuyu kapattığın gibi kapat. Bu bizim konumuz değil. Aslan Pınar'ın kendi kararı. Ona bir şans vermek istiyorsa da bunun karşısında durmayacağım."

"Kendisinden altı yaş küçük çocukla mı olacak yani?"

"Yaş farkı çok mu önemli? Sen de benden küçüksün?"

"O konuyu az önce açtırmadan kapattığını hatırlatırım."

Yelda gözlerini devirdi. "Sıkıldım Barbo, gerçekten uğraşamayacağım seninle." Sanki hiç Barbaros'la muhatap olmamış gibi bir neşeyle kendi arkadaşlarına el sallayarak onların yanına gitti. Barbaros onun arkasından "Ya sabır!" diye mırıldandığıyla kaldı. Arkasını dönüp Yelda'nın Hakanların tayfasının olduğu masaya gidişini izledi.

Tüm dikkatini Yelda'dan alıp arkadaşına yardıma yöneldi bu kez de. Yüzünde rahatsız bir gülümsemeyle Selçuk'un karşısında durdu.

Selçuk, geldiğini fark ettiğinde tam bir sarhoş sırıtmasıyla arkadaşına baktı. Kendisinden sadece birkaç santim kısa olan Barbaros'un omzuna kolunu attı. "N'aber kanka?"

"İyiyim ama senden iyi değilim bence. Biraz uçtuk mu?"

"Off uzaydayım uzayda!"

"Neden öyle oldu peki?" derken korkusunu iyi kamufle ediyordu Barbaros.

"Çünkü aptal eski sevgilim kendisinden bin yaş küçük bir veletle gözlerimin önünde flört edip duruyor. Ve ben de bu yaştan sonra anlamsız bir karar alarak hayatımdaki tüm kadınları... hayatımdan çıkardım?"

Selçuk'un garip konuşma tarzı ve sözleri endişe verici olsa da Barbaros sakinliğini korumaya devam etti. Hatta merakla "Nasıl tüm kadınları hayatından çıkardın? Ne yapacaksın peki?" diye sordu.

"Keşiş hayatı falan yaşayacağım herhalde bu gidişle. Zira ne yaptığım hakkında benim de bir fikrim yok."

"E peki Tuğçe?"

"Onunla konuştum zaten. Artık arkadaşlığımızın şekil değiştirmesi gerektiğini söyledim. Bu akşam benimle flört eden bir yabancı uyruklu, iki yerli turist ve bir de yerli halktan bir hatunu nazikçe geri çevirdim."

"Anlaşıldı," dedi Barbaros başını sallayarak. "Sen erken sarhoş olmuşsun."

Selçuk hafif hafif dans etmeye devam ederken "Hadi gel sen de dans et, boş ver şimdi kız meselelerini," dedi. Barbaros'u da kendisiyle birlikte dans etmeye zorlarken Barbaros komik bir sitem ifadesiyle arkadaşına baktı. "Hah, adımız gay'e de çıksın, tam olsun!"

AŞİYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin