Pınar mırın kırın ederek ve oflayarak Selçuk'un motoruna doğru zorla yürütülüyordu. Tabii ki de onu iteleyen Selçuk'tu ve saat sabahın yedisiydi.
"Sevgilim bir ton işimiz var, yarın sabah uçağımız var ve bizim valizlerimiz bile hazır değil henüz. Normal işler desen almış başını gitmiş bir halde. Nereye gidiyoruz biz sabahın köründe?" diye isyan etti. "Benim daha gözüm bile açılmadı bak düşerim motordan bu halde."
Bu kez Selçuk ofladı. "Sus artık söylenme ya! Sürpriz dedik ya elli kere, söylemeyeceğim. Zaten giderken anlarsın nereye gittiğimizi. Ayrıca motordan falan düşmezsin abartma. Bana sıkıca tutunacaksın!"
Selçuk hazırladığı çantayı bagaj kısmına attı. Sonra Pınar'ın kaskını giydirdi. Sonra da kendi taktı. Pınar kask takılınca "Uzağa gidiyoruz belli ki," diye mırıldandı.
"Hıı..." diye mırıldandı Selçuk. Sonra motora binip çalıştırdı. Kaldırımdan indirdikten sonra "Atla bebek!" dedi bağırarak.
Pınar gözlerini devirerek motora binerken "Tamam asi çocuk. Çok havalısın," diye mırıldandı. Selçuk güldü.
Aşağı yukarı yarım saat kırk dakika sonra Güzelçamlı'ya geldiklerinde, Pınar çoktan nereye gittiklerini anlamıştı. Kaçamak noktalarına gidiyorlardı. Pınar döndüğünden beri gitmek bir türlü kısmet olmamıştı. Gençken sürekli baş başa kalmak ve tanıdık yüzlerden kesinkes uzaklaşmak istedikleri için hep buraya gelirlerdi.
Işıklarda durdukları bir anda Pınar "Selçuk, fırından manavdan yiyecek bir şeyler almadan hiçbir güç beni o ıssız plaja götüremez haberin olsun," dedi Selçuk'un kulağına bağırarak. Selçuk gülerek "Tamam, duracağım şurada, alırız bir şeyler," diye yanıtladı sevgilisini.
Pınar'ı doyurmaya yetecek ve tatmin edecek kadar yiyecek içecek aldıktan sonra Milli Park'ın en sondaki koyu olan Karasu Plajı'na geldiler. Diğer plajlar sabahın erken saatleri olmasına rağmen her zamanki gibi dolmaya başlamıştı bile. Ama buraya insanlar gelmezdi pek. Hep en sakin plaj bu olurdu. Plaj alanı en dar olan plajlardan biriydi zaten. Üstelik de taşlıydı, tercih edilmemesindeki en büyük nedenlerden biri de buydu. Lakin Pınar buradaki suyun o turkuaz rengine bayılıyordu.
Motoru park edip her şeyi aldıktan sonra aşağı plaja doğru indiler. O ana kadar söylene söylene hareket etmiş olan Pınar yukarıdan denizi gördüğü an heyecanlanmış, o yüzden şimdi zıplaya zıplaya iniyordu plaja.
"Sevgilim dur! Düşeceksin bak bir yerine bir şey olacak maazallah! Yavaş!" Selçuk da elinde tüm eşyalarla onun arkasından giderken bir de Pınar'ı kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Pınar ve bebek için tırssa da, onun bu mutlu hali çok hoşuna gidiyordu.
Pınar ilk önce koşturup terliklerle ayaklarını suya soktu. "Oy buz gibi!" diye bağırdı. Ona rağmen sağa sola yürüyüp biraz su sıçrattı. Ardından en uçtaki tahta piknik masasına doğru giden Selçuk'un peşinden koşturdu. Selçuk masanın üstündeki bitki kalıntılarını temizleyip eşyalarını masaya koydu, yiyecekleri çıkarmaya başladı. Pınar da hemen oturup ellerini ovuşturarak fırından taze taze aldıkları simitleri poğaçaları kurcaladı. Önce hangisinden başlasam diye düşünüyordu.
Selçuk yanına oturduğunda Pınar bir tane dereotlu peynirli poğaçadan yemeye başlamıştı bile. Selçuk da eline geçen ilk şeyi ne olduğuna dahi bakmadan yemeye başladı. Pınar yanında ayaklarını sallıyor, ayakları taşlara her çarpışta çat çat ses çıkıyordu. Ona dönüp baktığında Pınar poğaçasını çiğnerken kocaman gülümsedi. "Çok mutluyum!" dedi neşeyle daha ağzındaki lokma bitmemişken.
Selçuk da gülümsedi. "Ben de kumrum ben de. Ben de çok mutluyum."
"Meyve suyunu da versene. Capri Sun'ı ver. Safari olanı!" Pınar'ın hevesli atılması karşısında Selçuk elindekini bırakarak poşette Pınar'ın istediği meyve suyunu aradı. Baya çocuk için hazırlarcasına pipetini falan takıp verdi. Pınar bundan daha fazla şımaramayacağını düşünüyordu. Şu an sonuna kadar Selçuk'tan faydalanmak istiyordu. Hazır burada yalnızlarken...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞİYAN
RomancePınar sakin olmaya çalışarak "Merhaba," diye fısıldadı. Bundan daha fazla muhabbet etmek istemiyordu lakin bunun kaçınılmaz olduğunu da biliyordu. "Merhaba." Selçuk'un yüzünde şaşkın bir gülümseme ağır ağır peyda oldu. Sanki yüzünden hızlı hızlı his...