9. Bölüm

2.4K 268 23
                                    

"Sağ ol kardo, valla üşenmekten donla denize girmek durumunda kalacaktım ya!" Selçuk heyecanla koşturarak Barbaros'un elinde tuttuğu mayoya doğru gitti. Pınar hemen onun ardında, elinde havlusu ve plaj çantasıyla etrafını inceleyerek Barbaros'un onlar için ayarladığı yere doğru yürüyordu.

"Yelda'ya şezlong ayarlamamışsın." Barbaros'un yanına gelir gelmez Pınar'ın ağzından çıkan ilk söz bu oldu. Barbaros'un da anında yüzü düştü. "O da mı gelecekti?"

"Evet, onun için de şezlong ayarlayalım yoksa kıyameti koparır."

Selçuk bıyık altından gülerken "Ben gidip şunu giyeyim," diyerek kabinlerin olduğu tarafa doğru gitti.

"Herhangi bir şey için kıyameti koparmazsa şaşarım zaten. Dur ben şuradan bir tane çekeyim."

Pınar en uçtaki şezlonga eşyaları bırakıp Barbaros'a diğer şezlongu kendisininkinin sağına çekmesinde yardımcı oldu. İkisi de kendi şezlonglarına oturduklarında Barbaros mutlu bir gülümsemeyle Pınar'a baktı. "Geldiğinden beri ilk kez böyle takılıyoruz. Bunu özlemişim! İyi oldu."

Pınar da bu samimi sözlerin üstüne nazikçe gülümsedi. "Ben de Barbo. Sağ ol yer ayarladığın için."

Barbaros başını eğerek nazikçe gülümsedi. "Rica ederim. Keşke asıl sen dün akşam beni arasaymışsın. Selçuk kaşla göz arasında elimden kaçmış. Yoksa ben ona göz kulak oluyordum. Telefonu da kapamış, asla ulaşamadım."

Pınar gözlerini devirerek güldü. "Boş ver, hallettim bir şekilde. Sızdı kaldı zaten."

Barbaros dilinin ucuna kadar gelen 'sana hala âşık, biliyorsun değil mi' sözlerini yuttu. Bunu derse Selçuk ona çok kızabilirdi. Üstelik demesine de gerek yoktu. Pınar'ın bunu bildiğini biliyordu. Ve eğer bugün yeterince iyi gözlem yapabilirse Pınar'ın da hangi noktada olduğunu görebilirdi. Gerçi buraya gelmeyi kabul etmesi bile yeterliydi. Selçuk'a hala kıyamadığı çok aşikârdı.

Selçuk birkaç dakika sonra Barbaros'un cart sarı renkli deniz şortuyla "Nasıl oldum?" diyerek ikilinin yanına geldi. Kendi etrafında tam tur dönerek arzı endam etti. Barbaros güneş gözlüğünü indirip arkadaşına hızlı bir bakış attı. "Bana daha çok yakışıyordu. Sen biraz kuru götsün."

Pınar bu sözlerin üzerine kahkahayı basıverdi. Gülüşü öyle güzeldi ki, Selçuk arkadaşına kızmakla vakit kaybedememişti bile. Tüm dikkati Pınar'ın üstünde toplanıvermişti. Gülüşüyle adeta cenneti vadediyordu Selçuk'a.

"Valla bu konuda Barbo'ya hak vermek durumundayım Selçuk. Sarı seni açtı ama popon konusunda hakkı var."

Selçuk ok gibi bakışlarla bakmaya devam ederek Pınar'ın solundaki şezlonga oturdu. Dizlerini kendine çekip dirseklerini de dizlerine dayayarak Pınar'dan tarafa bakacak şekilde pozisyon aldı.

Pınar altını çıkarmış ama henüz üstündeki askılı atletini çıkarmamıştı. Saçlarını yine tepeden alelade bir topuz yapmış, özensiz ama en güzel göründüğü hallerinden birindeydi.

"Gidelim mi bir denize? Beğendin değil mi buranın denizini? Rengi çok güzel, temiz de." Selçuk bir türlü gözlerini Pınar'dan almayı başaramıyordu.

Pınar'sa Selçuk'a bakmamak için sürekli karşılara, denize falan bakıyordu. "Acele etmeyelim. Gireriz birazdan."

Selçuk da onun gibi bakışlarını denize doğru çevirdi. İkisi de uzunca bir süre sessiz kalarak denizi izlediler. Pınar kahvaltıdan beridir aklında olan sözleri, biraz isteksizce, kısık bir tonda dile getirdi.

"Bence aldığın kadar doğru bir karar olmuş."

"Ney? Hayatıma çeki düzen verme kararı mı?"

"Evet. Sağlıklı bir yaşam tarzı her açıdan iyi olacaktır. Bu şekilde gecen gündüzün birbirine karışmaz artık. Tekrar, bu kez daha güçlü bir aile olma fırsatı da yakalayabilirsin. Kimse için geç değil."

AŞİYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin