İçtiği buz gibi suyu başından aşağı dökmemek için kendini zor tutuyordu. Hava o kadar sıcaktı ki birazdan cinnet geçirecekti. Dükkânda da oturmak istemiyordu, daral gelmişti artık. Bugün arka arkaya bir sürü randevusu vardı. Sabahtan akşama dek tüm günü doluydu. Ve daha saat ancak öğlen ikiydi. Güneşin en tepede olduğu, en can alıcı olduğu saatlerdi.
Dayanamayıp avucuna döktüğü suyu boynuna yüzüne saçlarına falan sürmeye başladı. Yolun karşısındaki kuyumcu Hacı amca "N'oldu Selçuk? Menopoz mu geliyor?" diye bağırdı te kendi dükkanın önünden bütün caddeye duyuracak şekilde. Birkaç tanıdık esnafın güldüğünü duyarken, Selçuk da kendini tutamayıp gülümsedi. "Valla Hacı amca ben güneşe ateş edeceğim az kaldı. Siz nasıl duruyorsunuz zerre anlamıyorum."
"Gir içeride klimalı klimalı otur, Allah Allah! Aklından zorun mu var çocuğum?"
"İçerisi de bastı bütün gündür. Zaten iş yaparken tıkılıyorum. Hazır boşluk varken oturuyorum işte şöyle. Ama acayip sıcak ya!"
Sözlerinden sonra klasik bir esnaf muhabbeti olarak "Bu yaz çok sıcak yapacakmış!" konseptli bir muhabbet dönmeye başladı. Selçuk'un tek umudu kalp krizi ya da zafiyet falan geçirmeden bu yazı da atlatmaktı. Sonbahar geldi mi rahattı. Yine güzel havalar gelmiş olacaktı.
Soğuk suyla kendini ara ara ıslatmaya devam ederken bazı kadınların dikkatini çektiğini fark edince yaptığı hareketi azaltarak bitirdi. Kadınlar bakıp bakıp kıkırdıyordu. Üstüne başına şöyle bir göz attığında Jennifer Lopez kliplerindeki erkekleri aratmadığını fark edince ayaklandı. Atleti üstüne yapışmıştı.
Suyu dükkâna geri bırakıp sigarasını alarak dışarı çıktı. Sigarasını yakıp bu kez de volta atarak etrafta turladı. Pınar'ın içeride müşterilerle konuştuğunu görünce onu izlemeye başladı. Turist oldukları her yerlerinden belli olan orta yaşlı bir çift büyükçe bir manzara resmine bakarken Pınar'ın resmi anlatışını dinliyorlardı. Selçuk'un bakışlarındaki odak nokta tamamen Pınar'dı. Pür dikkat ona bakıyordu. Bu korkunç havaya ve Kuşadası'nın çarşısının içinde basit bir dükkanı olmasına rağmen aşırı lüks bir galerinin sahibiymiş gibi giyinmişti. Ayağında klasik tipte saçlarıyla aynı renk topuklu ayakkabılar, üstünde çok şık beyaz bir elbise vardı. Saçlarını da kıyafetine uygun bir biçimde toplamıştı. Makyajıyla takılarıyla her şeyiyle bir iş kadını gibiydi. Selçuk buralarda Tuğçe ve onun gibi çok sınırlı sayıda kadını gün içerisinde böyle görürdü. Kızlar eğer gece kulübe falan gitmiyorlarsa asla sosyete mecmualarındaki zenginler gibi giyinmezlerdi. Ama itiraf etmesi gereken bir gerçek vardı ki Pınar gördüğü en muhteşem görünüme sahipti. Kimse asla onun gibi olamazdı. Bir insan her haliyle mi güzel, alımlı ve sıra dışı olurdu!
Uzun bir sohbetin sonunda gülümseyen yüzlerle el sıkıştıklarında Pınar'ın resmi sattığını anladı Selçuk. Sanki kendisi satmışçasına mutlu oldu. Fark ettiği kadarıyla bugün onun da işleri yoğundu.
"Aman neyse iş olsun da, yorgunluğu da nazar boncuğu olsun," diye mırıldandı kendi kendine. Babaannesinin söyleyeceği türden bu cümleyi kısık da olsa sesli bir şekilde söylediğini fark edince kendine güldü. Gerçekten yaşlanıyordu.
Ödeme işleri de bittiğinde çift tabloyu almadan dükkandan çıkarken Pınar onları uğurladı. Onun mükemmel İngilizcesiyle ve muhteşem güler yüzüyle müşterilerini uğurlayışını alenen izledi Selçuk. Çift sahile doğru giderek yanlarından ayrılırken Selçuk Pınar'a "Hayırlı olsun. Şu büyüğü sattın galiba?" dedi kaşlarıyla tabloyu işaret ederek.
Pınar muzipçe sırıtarak başını hafifçe sallarken "Sadece bir tane de değil; salonları için Yeşil Evin Mucizesi'ni, koridorları için Işıklı Yol'u sattım," dedi. Neşesi içinden taşınca kollarını kullanarak bir iki zafer dolu dans hareketi yaptı. Selçuk onun bu haline büyülenerek bakarken gülmeden edemedi. Görüntüde tam bir iş kadını gibiydi ama içinde çatlak küçük bir kız vardı işte.
![](https://img.wattpad.com/cover/312845547-288-k775972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞİYAN
RomancePınar sakin olmaya çalışarak "Merhaba," diye fısıldadı. Bundan daha fazla muhabbet etmek istemiyordu lakin bunun kaçınılmaz olduğunu da biliyordu. "Merhaba." Selçuk'un yüzünde şaşkın bir gülümseme ağır ağır peyda oldu. Sanki yüzünden hızlı hızlı his...