SAVCIM (38.BÖLÜM)

21K 1K 243
                                    

&&&&

Afra'dan...

Telefon kapanalı 47 dakika 16 saniye oldu.

Ve ben 47 dakika 16 saniyedir baygın bir şekilde soğuk zemine uzanan Sinem Soylu'ya tekmelerimi savuruyordum. Yüzümde tek bir mimik bile kıpırdamıyordu. Gözlerim her ne kadar dolsa da akmıyor. Sanki ağlarsam Yağız'ın gösterdiği bu cesarete haksızlık edecekmişim gibi hissediyordum.

Yüzümdeki tek ifade ciddiyetten ibaret.

Bir süre sonra çalan kapıyla ayağım havada asılı kaldı. Gözlerimi yavaşça kapıya çevirdim. Yüzümde aynı ifadeyle, yediğim darbelerden dolayı hafifçe tökezleyerek kapıya ilerledim. Kimin geldiğine bakmak için kapı deliğine yöneldim. Kapıda tahmin ettiğim gibi polisler vardı. Birkaç dakika önce öfkemden bu kadını öldürebilme ihtimalimi düşünüp polisi aramıştım.

Kapıyı yavaşça açtığımda adliyeden babamın arkadaşlarından Semih amca gözleriyle beni süzdü. Hızla yanındaki Polis Hanım'a dönerek "Bir tane daha ambulans çağırın." Dedi.

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Ben iyiyim. Ambulansa ihtiyacım yok."

Semih amca ısrar etmek için ağzını araladığında bakışlarımdan ne kadar ısrar etse de gelmeyeceğimi anlayıp sustu. Ambulans görevlileri Sinem'i ambulansa taşırken ister istemez yumruklarımı sıktım. Elimde olsa ölünceye kadar döverdim ama ilerideki hayatımda sabıkayla iyi yerlere gelmem çok zor. İçime atıp mahkeme gününü bekleyecektim. Anca hapise girdiği an içim rahat ederdi.

Semih amcaya olanları kısa bir özet geçtiğimden onunla beraber gelmeme gerek kalmadı. Yağız'ın benden istediklerini yerine getirmek üzere adliye binasına kadar onlarla beraber gittim.

***

'Savcı Yağız Atahanlı'

Kapının önünde bir süre durdum. İçimde büyük bir endişe vardı. Ona verecekleri fiziksel zararın yanında belki de ruhuna da zarar vermeye çalışacaklardı. Eğer şu an ayakta dimdik durabiliyorsam tek nedeni geri döndüğünde güvenini sarsmadığımı, sabırlı ve dirayetli bir şekilde beklediğimi görebilmesi içindi.

Bir diğer sebebi ise salya sümük ağlamanın ona yararı olmayacağını bilmemdi.

Kapıyı yavaşça aralayıp içeri girdim. Adımlarımı Yağız'ın koltuğuna ilerlettim. Cebimden telefonumu çıkartıp kaydettiğim ses kaydını dinledim. Her şey harfi harfine uyuyordu. Telefondan flaşa aktarıp gerekli evrakları hazırlamaya koyuldum. Bu işlerde deneyimsiz olduğum için Pusat'ın gelmesini beklemeliydim. Elimde olan kanıtları saklamak için iyi bir yer bulmalıydım. Adliyede bir yere saklamayı düşünmüştüm ama burası artık tekin bir yer değildi. Evdeki gizli çekemecelerimden birine koymaya karar verip ayağa kalktım. Yüzümdeki yaralar ve morluklar canımı yakmaya başlamıştı. İltihab falan tutmaması için yüzümü tertemiz yıkadım ama bir pansuman gerekliydi. Yağız'ın çekmecesinde ilk yardım kutusu olmalıydı. Yavaşça çekmeceleri açtım. İlk çekmecede aradığımı bulamayıp kapatacakken dosyanın altında iki fotoğraf olduğu dikkatimi çekti. Fotoğrafları elime alıp inceledim.

İlk fotoğraf bana aitti. Ben uyurken çekilmişti. Ağzım yarı açık, kafam tavana bakıyordu.

Milletin sevgilisi o uyurken üstünü örter, öpücük kondurur. Bizim ilişkimiz birbirimizin komik fotoğraflarını çekmekle geçer.

İstemsizce gülümsedim.

Yanımda olmasa bile bu halimde beni güldürmeyi başarıyor vicdansızın oğlu.

SAVCIM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin