Güzel bir dostluk temsili bölümle geldim. Yavaş yavaş büyüyoruz.. Şimdiden 800 okumayı geri de bıraktık. Yanımda olan, benimle bu yolda yürüyen sizlere çok teşekkür ederim.
Keyifli okumalar.. 💗
***
Bu hayatta karşısınıza hep kafada tasarlanan insan şekline sahip kişiler çıkmaz. Hiç kimse mükemmel değildir. Allah'ın verdiği cana, kola, bacağa ve ellerinizde tam olan parmaklarınıza şükretmek, asıl mükemmelliktir.
Aslına bakarsanız kimisi doğuştan göremiyordur veya sonradan görme yetisini kaybeder veya bir uzuvu eksiktir. Yaratan rabbimiz her şeyi öyle ince planlamıştır ki, senin eksik olarak gördüğün her şey (bakın abartısız söylüyorum bu sahip olmadığınız bir eşya da olabilir) aslında bir yerlerde birisinin şükür sebebi olabilir.
Göremeyen bir insan iyi bir şekilde duyabilir.. Konuşamayan bir insan çok iyi bir dinleyici olabilir. Yürüyemeyen bir insan ellerini çok iyi kullanıyor olabilir. Bunun için verebileceğim onlarca örnek sunabilirim..
Kendinizde eksik olan şeyleri kusurlaştırmaktan yana olmayın. En çok şikayet etmekten kaçının çünkü sahip olduklarınız başkalarının hayali olabilir.
Ya saçlarım keşke kıvırcık olsaydı ya da düz.. Ya neden boyum kısa.. Veya neden gözlük takmak zorundayım.. Daha, daha ve daha..
Eminim ki hepimizin (bende bile var) kendisinde eksik veya kusur olarak gördüğü çeşitli durumlar vardır. Şöyle bir düşünmek gerekir ki, şükretmek peşi sıra sevgiyi getirir. Kendisini seven herkesi sever. Hayat mucizelere gebedir.
Kusur olarak görünen şeyler sevgi ile birleştikçe mutluluğu ve huzuru getirir.
Karşınıza çıkan toplumca ötekileşmeye maruz kalan, (bana göre tercih edilmemesi gereken bir tabir) engelli kardeşlerimizi sevelim. Onlara vereceğimiz tek bir tebessüm, akşam başlarını yastığa koyduklarında hepsine kucak dolusu huzur olarak geri dönecektir.. Keza bizlere de.
Fatih tam da bu dediğim durumun içine balıklama düşmüştü. Günlerce konuştuğu kadın görme engelliydi. Üstelik yirmi senedir.. Yeni bir şey de değildi ve hemen de geçeceğe benzemiyordu. Fatih yine de doktora görünmeden büyük konuşmaktan kaçınıyordu.
Sahilde geçirdikleri uzun vakitlerde Burçak kendisini güzel şekilde ifade etmiş, ailesinden, kendisinden ve yaşantısından güzelce bahsetmişti. Fatihte aynı şekilde kendini ifade etmişti.
Burçağın anlattığına göre ailecek geçirdikleri bir trafik kazası sonucunda başına aldığı darbeden dolayı ve anın verdiği şok ile bayılmıştı. Daha üç yaşındaydı ama yaşadığı durum çok büyüktü.
Hastaneye gittiklerinde ise gerekli tetkikler yapılmış ve beyinde bir hasara rastlanmamıştı. Anne ve babası da çeşitli sıyrıklar ile kazayı atlatmışlardı.
Günlerce uyuyan minik Burçak, uyandığı zaman ilk önce etrafın karanlık olduğundan korkup ağlamaya başlamıştı ve ışıkları açmalarını istemişti. Tam da bundan sonra Özen ailesinin dünyası başına yıkılmıştı.
Biricik kızları Burçak, artık göremiyordu!
Fatih her öğrendiği şeyden sonra gözyaşlarını tutmamıştı ve Burçağın elini asla bırakmamıştı.
Babasının onu terk etme ve istememe anını anlatırken, Burçak oldukça ağlamıştı ve Fatih onu sakinleştirmek için saçlarını okşamıştı.
Burçak ve ailesi varlıklı insanlar olmadıkları için o zaman ameliyat peşinden koşamamışlardı. Ama çokta çaba göstermemişlerdi. Birkaç doktordan olumsuz cevap alınca daha da doktora goturmemişlerdi kızlarını. Burçak böylece yirmi seneyi arkasında bırakmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABA OLMAK +18 (DÜZENLENİYOR)
RandomTalya Maran Korkmaz Bartu Ekin & Bartu Ekin genç yaşta mesleğinde başarılı bir başkomiserdir. Bir gece, arkadaşlarıyla gelenek hâline getirdikleri halısaha maçından dönerken, durduğu büfenin önünde kulak misafiri olduğu bir konuşmayla, kendini hiç b...