Bölüm 27: Hayal Kırıklığı

7.2K 365 30
                                    

Hepinize merhaba, sevgili okurlarım.❤️
Güzel ve heyecanlı sonlanan
bir bölüm ile geldim.✨
Sizi fazla tutmak istemiyorum.
Okuduktan sonra oy vermeyi
ve yorum yapmayı unutmayın lütfen..
Sizinle etkileşim kurmak
benim için her şeye değer..
Neyse, fazla sıkmayayım sizi.
Hatalarım var mı affola.
Keyifli okumalar..💞

***

Gözlerini gecenin köründe çalan telefon ile açmıştı Fatih. Telefonu öylesine uzun çalıyordu ki, onun gibi derin bir uykuya sahip olan birisini bile uykusundan etmişti. Yarı uyku sarhoşu haliyle yatakta telefonunu aradı. En son oyun oynadığı için yanına koymuştu. Buralarda bir yerde olmalıydı. Diğer yastığın altına elini koyduğunda buldu ve tam açacakken arama kesildi. Fatih off'layarak numarayı geri aradı ama açan olmadı. Zaten kayıtlı olmayan bir numaraydı. Belki de yanlış arandım diye düşündü içinden. Yattığı yerde doğruldu ve mutfağa gidip su içti. Ardından lavaboya gitti ve ellerini yıkadıktan sonra odaya geri döndü. Telefonunu şarja taktı ve tekrar yatağa girdi. Gözleri uyku ihtiyacı ile kapanırken, o da sarıldığı yastık ile rahat bir pozisyon yakalamaya çalıştı..

Bu sefer gözüne vuran günışığı ile açtı gözlerini. Yatakta birkaç saniye gerindikten sonra doğruldu ve mesaj ışığı yanan telefonuna baktı. Klasik maillerdi. Bir de bugün Burçak'ın doktor kontrolü için hatırlatma mesajları vardı uygulamadan. Bazen işleri yüzünden şu içmeyi bile unutan bir adamken, bunlara dikkat etmeye çalışıyordu.

Üzerindeki ağırlık ile yataktan asla kalkmak istemiyordu. Dün ve gece kalktığında bir şeyi yoktu ama şuan derin bir halsizlik hissediyordu. Huzursuz şekilde kıpırdandı. Yataktan kalktı ve banyoya gidip rutin işlerini halletti. Uzayan sakallarına baktı ve omuz silkti. Ardından telefonunu şarjdan çıkarttı ve Bartu'ya yazdı.

Fatih: Bugün emniyete biraz geç gelsem olur mu devrem

Mesajı atıp mutfağa gitti ve acıyan boğazları için bal ve zencefil çıkarttı. Ardından kettlea su koydu ve kaynamaya bıraktı. Aslında biraz ılısa yeterdi. Boğazları için zencefil ve balın yanında, ballı limonda içmek istiyordu. Kısacası şuan hasta olmamak için tüm tuşlara basacaktı. Biraz ısınan suyu bardağa döktüğünde telefonuna mesaj geldi. Muhtemelen Bartu'dandı.

Bartu: Sıkıntı yok ta bir şey mi oldu

Fatih: halsizim az

Bartu: geleyim bir hastaneye gidelim istersen

Fatih: yok devrem ufak bir halsizlik gelirim ben dokuz on gibi

Bartu: iyi madem haberdar et beni işleri de merak etme yat dinlen bugün sen

Fatih: gelirim iyiyimm asıl sen beni merak etme

Bartu: tamam öyle olsun

Telefonunu kenara koydu ve sıcak suyun içine bal döktü, ardından limon sıktı. Bu karışımı ufak yudumlarla içerken dolaptan zencefili aldı ve biraz doğradı, kaseye ekstra koyduğu balın üzerine döktü ve karıştırıp kenara koydu.

Ballı limonu içerken ortalığı toparladı ve Burçak'ı aradı. Telefon çalarken boğazını temizledi ve hissettiği yanma hissiyle yüzünü buruşturdu. Burçak telefonu açmadı. Belki yanında kimse yoktu, belki de uyuyordu. Kim bilir?

Fatih bunu fazla dert etmedi ve mesaj attı. Uyuyorsa da uyandığın da kardeşi Buğlem ona mesajları zaten gösterirdi.

Fatih: günaydın ömrümün baharı

Fatih: biraz halsizim bugün ama o doktor randevusuna gideceğizzz

Fatih: hatırlatayım dedim

BABA OLMAK +18 (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin