17. Bölüm

136 15 9
                                    

Beş Yıl Önce

''Sen Zonguldak yazarsan ben de Ankara yazarım. Arabayla yaklaşık üç saat.''

''Tamam. O zaman sen Eskişehir yazarsan sanırım ben de... Konya yazabilirim. Orası kaç saat diyor?''

''Bir saniye.'' Hemen arama motorunda iki şehir arasındaki uzaklığı arattım. ''Hızlı trenle iki saat.''

''Süper. Bir de İstanbul'u düşünüyordun, değil mi?''

''Evet. Yazabileceğim bir iki okul da orada var.''

''Sen İstanbul yazarsan ben de...'' Türkiye haritası önümüzde, üniversite için yazabileceğimiz şehirlerin listesi yanımızda, bizden başka kimsenin olmadığı sınıfta oturmuş aylar sonrası için plan yapıyorduk. Eğer aynı okul ya da aynı şehirleri tutturamazsak diye bir b planı hazırlıyorduk da diyebilirdim.

Caner haritada bir yeri gösterip, ''Buldum. Sakarya.'' dedi.

Hemen mesafeyi arattım. Ekranda çıkan sonuca kocaman gülümsedim. ''En iyi sonuç. 54 dk.''

''Ciddi misin? O zaman bunu en üste yazıyoruz.''

''Kesinlikle. Sende Sakarya'nın puanı nasıl?''

Tercih broşürüne baktı. ''Çok yüksek değil.''

Yıldızlayıp Sakarya-İstanbul diye yazarken Caner, ''Biraz gerildim, sen de gerilmedin mi?'' diye sordu. ''Bunları konuştukça içimdeki inek harekete geçiyor. Şu an eve kapanıp kitaplara gömülmemek için kendimi zor tutuyorum.''

Güldüm. ''Biraz daha sıkı çalışırsak bence endişelenmemize gerek kalmaz. Denemelerde bu puanlara yakın sonuçlar alıyoruz sonuçta. Tabi daha tüm konular bitmiş değil ama...'' Öyle söyleyince birden durdum. Gerçekten daha konular bitmemişti. Hatta zar zor yarılamış sayılırdık. ''Sanırım ben de biraz gerildim.''

Şimdi gülme sırası ondaydı. ''Gülme. Caner. Ya saçma sapan şehirlere gidersek? Ya çok uzak kalırsak? Ben Artvin'e sen de Çanakkale'ye mesela, düşünsene.''

Ciddiye bile almadı. ''Senin o kadar uzağı yazmana izin vermem bir kere.''

''Hiçbir yer olmazsa ne yapacağım, bir yıl evde mi oturacağım?''

''Yo, benim yanıma gelirsin. Hem hazırlanmana yardımcı da olurum.''

Yapmacık bir gülümsemeyle cevap verdim. ''Ütopik hayaller kurunca çok tatlı oluyorsun sevgilim.''

Aynı şekilde gülümsedi. ''Sen de karamsar olunca güzelim.''

Caner masaya saçtıklarımızı toplarken düşündüm. Uzak olursak bile yine de bir şekilde idare ederdik. Yani en azından ölmezdik.

''Neyse. Çok değil, en fazla dört beş yıl. Hem bunun daha hafta sonları, tatilleri, vize sonrası, okul ekmeleri de var. Ayrı kalacağımız ne kadar zamandan bahsediyoruz ki?''

Bana yandan bir bakış attı. ''Teselli cümleleri kurmak için sence de biraz erken değil mi?''

''Olabilir. Ama her gün yan yana olmaya alıştıktan sonra...''

''Dur bakalım. Belki de aynı okulu kazanırız, ne belli?''

İstemsiz bir gülümseme yayıldı ikimizin de dudaklarına. Fikri bile heyecanlanmak için yeterliydi.

''Öyle bir şey olursa hemen evleniriz.''

Kalbimin odacıkları bir anda birbiri üzerine yıkılmış gibi güm diye bir ses duydum. Sanırım ufak çaplı bir şok geçiriyordum ve bu şokun ufak olmasının tek sebebi duyduğum şeyin beynimin nöronları arasındaki iletiminde bir sorun olmasıydı.

İki Ömür Bir Aşk (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin