2 bölüm üst üste atmayı size borçlu hissediyorum
...
Ağaçlar soğuk bir esintiyle hareketlenirken yaprakları göğü kapatırcasına genç adamın üstüne düşüyordu. Çevresini saran bu korumayı onlara değil de sevdiği kişiye borçluydu yine de. Ömer ona bir şekilde güvende olduğunu hissettirdi hep.
İçindeki hafif heyecanla olduğu yerde silkelenip şapkasını düzeltti. Geçen süreden sonra hava iyice ısınmıştı. Hürkan sıklıkla o sıcak şömine günlerini özlediğini fark ediyordu. Bir kaç ay sonra tekrar yalnız geçirmeye başladığı Noel'in 1. yılını kutlayacaktı.
Gözü aradığı mezarı bulduğunda adımlarını hızlandırdı ve bu zamana kadar kendini nasıl tuttuğuna hayret ederek dizlerinin üstüne çöktü. Elini toprağın üzerine serbestçe bırakırken hareket etmeye bile gücü yoktu. Duygusallık onu yavaş yavaş öldürüyordu.
Eskiden kupkuru olan toprakta şimdi çiçekler yer edinmişti. Hürkan onun umrunda olmayacağını bilse bile elinden geldiğince güzelleştiriyordu burayı. Öncesinde adım atmaya bile çekilirken şimdi çok sık uğrar olmuştu.
Elini mermer zeminde kaydırıp hissettiği zinciri bulduğunda toprağı hafif kenara çekti ve siyah kolyeyi derinden çıkardı. Parmakları arasında döndürürken kelimeler istemeden ağzından dökülüyordu.
"İlk önce burada seninle kalmasını istemiştim ama benim yüzüğümü gittiğin yere götürdün. Senin için sakıncası olacağını sanmıyorum"
Kolyeyi sırt çantasının cebine atıp bir süre çevredeki çiçeklerle ilgilendi.
"Buraya dün gece geldim. Şuanlık Kaan'ın evinde kalıyorum, bana ellerinden geldiğince yardımcı oluyorlar. Sadece içimde ne yaşadığımı merak ettiklerini biliyorum. Onlara anlatabileceğimden emin değilim"
Normal hayatından konuşmak çok daha kolaydı. Boğazı düğümlenmeden içindekileri aktarabiliyordu.
"Seninle ilk karşılaştığımızda bunların hiç birine inanmadığımı söylediğimi hatırlıyor musun? Komik olmayan bir şaka olduğunu düşünmüştüm. Hiç kimsenin seni görmemesi falan, garip geliyordu. Hala aynısı geçerli olsa bile tüm yaşananların gerçek olduğunu çok iyi anladım"
Derin bir iç çekti ve istemsizce sesinin tonunu alçalttı. Rahat rahat konuşabiliyordu çünkü mezarlıkta ziyaretçi kimse yoktu. Gece vakti daraldığında ve kendini burada bulduğunda şüpheli göründüğü için gizliden onu izleyen görevlilere alışmıştı içten içe. Kimsesizler Mezarlığında, mezarın birinin başına geçip saatlerce orada oturan ve kendi kendine konuşan biri. Alışılmadık ve ilginç bir görüntüydü onlar için.
Ama Hürkan için tüm olanlardan sonra çok normaldi.
"Bana olabilecek en iyi şekilde veda ettin. Sevgini kabul etmek benim için çok kolaydı. Yine de bir şeylerin eksik kaldığını düşünmekten kendimi alamıyorum. Sana verdiğim sözü tutmak için hala yaşıyorum" Boğazından bir hıçkırık kaçtığında kendine hakim olmak için elleriyle yüzünü kapattı. "Ama kendime iyi bakamıyorum. Eski hayatıma dönemiyorum. Senden sonra çok zor"
Cümlelerini onun duyup duymadığını bilmiyordu. Sadece buna çok ihtiyacı vardı çünkü yaşadığı durumu anlayabilecek başka kimse yoktu. Onlarca arkadaşı olan Hürkan bu konuda çok yalnızdı.
Ömer'in arkadaşlığını düşündü. Birden hayatına girmiş birinin onda yarattığı etkiyi. Mezardaki hayatı sonlanmış kişi ile kendi Ömer'i aynı değildi bir yandan. Sanki tanrılar ona ikinci bir şans verdiğinde bunu çok iyi kullanmış ve o soğuk hayatından kurtulmuştu. Karanlık geçmişinden arınıp Hürkan için bambaşka birine dönüşmüştü. Ve bunlar sadece bir hayal gibiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible #2 | porgola
Fanfiction"Bazen aralarında bir tür aile ilişkisi olduğunu düşünüyordu çünkü küçüklüğünden beri ihtiyacı olan korumayı ve sıcaklığı Hürkan'da buluyordu." . Kitap İnvisible'ın devamı niteliğinde. Final gayet iyiydi, aklımda öyle kalsın diyorsanız lütfen okumay...