"Dondurma yerken çok daha tatlı görünüyorsun.. yani sigara sana yakışmıyor"
Hürkan bakışlarını yoldan geçen arabalardan çekip sevgilisine dikti. Ağzı yaşadığı şaşkınlıkla hafifçe aralanmıştı. Ömer'in zorla taktırdığı, başını kaplayan siyah bere saçlarını tamamıyla kapatıyordu. Elindeki dondurma eriyip parmaklarına bulaşırken mahcup bir şekilde mırıldandı.
"Sadece denemek istedim. O kadar da önemli değil"
Hürkan evde bunaldığı için dışarı çıkmaya karar vermişlerdi ama vakit gecenin bir yarısıydı. Ana yolun kenarında kapanmış restoranların ve mağazaların neon tabelaları ışık saçarak yanmaya devam ediyordu. Yaz havasını andıran tatlı bir meltem eserken Ömer Hürkan'ın soğuk elini kendi avucu içine aldı. Yavaşça yürürlerken birbirlerinin varlığından mutluluk duyuyorlardı.
"Gece caddede yürümek çok güzel oluyor. Kendimi çok özgür hissediyorum"
Ömer elini çekip bir kaç adım ötede kendi etrafında dönerken Hürkan kıkırdadı. Eğer onun morali bozuksa güçlü durup sevgilisini güldürmek zorundaydı. Kendi acısını daha sonra yaşayabilirdi.
Hürkan dondurmasını yerken tekrar onun eline uzandı. Daha önce hiç bu kadar sevildiğini hissetmemişti.
•
Ömer soğuk havadan dolayı kendi içine daha da kapanırken hızlı adımlarla yürümeye devam ediyordu. Saat gece 3 olmuştu. Bir kaç metre uzakta kafe görünmeye başladığında adımlarını hızlandırdı. Aniden bastıran yağmur yüzünden hastalanmak istemiyordu.
Hürkan'ın kanepede uyuyakalmasının üzerinden yarım saat geçmişti. 15 dakika boyunca yanında oturarak onun bir süre uyanmayacağından emin olmuştu. Sabaha kalmadan onun yanında olmak istiyordu. Bu yüzden evden aceleyle çıkmıştı.
İçeri girdiğinde tahta kapıyı arasından kapattı. Tezgaha yaslanmış şekilde sohbet eden Kaan ve Mert göz ucuyla kapıya baksa da onun geldiğini gördüğünde geri sohbetlerine geri dönmüşlerdi. Kaan'ın üzerinde hala bej rengi bir önlük vardı. Bu saate kadar kafede kaldığı her halinden belliydi. Mert de elinde bir kahveyle ona eşlik ediyordu.
Bakışları yeni temizlenmiş masalara kaydığında en köşede aradığı kişi olan Hürkan'ın babasını gördü. Kaan onun hala kafede olduğunu haber verdiğinde, otele gitmemiş olmasına oldukça şaşırmıştı. Açık konuşmak gerekirse oldukça pişman görünüyordu.
Ömer karşısına bir sandalye çekip otururken yine de en soğuk şekilde davrandı. Elini ıslak saçlarından geçirip klimadan gelen sıcak havadan faydalanırken önündeki adam hala tepkisizdi.
"Hürkan sizi seviyor" diye söze başladı aniden. "Bunu oğlunuzun sevgilisinden duymak ne kadar hoşunuza gider bilmiyorum ama o sizi tüm her şeye rağmen seviyordu. Kararlarınız ve seçimleriniz bu sevgiyi asla etkilemezdi."
"Her şeyi batırdım"
Adam ellerini yüzünde gezdirip bakışlarını sakladı. "Sadece onun için en iyisi olmasını istedim"
Ömer Hürkan'ın asla kin tutmayacağını bildiği için ikna etmek için konuşmaya devam etti.
"Sizde onun kararlarının ve seçimlerinin aranızdaki ilişkiyi bozmasına izin vermeyin. Eminim ki saygı gösterebilirseniz Hürkan'ın size karşı olan-"
"Artık akıllanmış olsam da ona çok zarar verdim. Beni babası olarak bile görmüyor. Ben.. sanırım evime geri dönmeliyim. Ondan uzak kalmam en iyisi"
Kederli bir şekilde camdan dışarı bakarken Ömer onda Hürkan'ın yüz hatlarını açıkça gördü. O sandalyesini geri çekip kapıdan dışarı çıkmaya yeltendiğinde iç çekip hemen ardından aya kalktı. Sözleriyle adamı yerinde kenetleyeceğini umut ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible #2 | porgola
Fanfiction"Bazen aralarında bir tür aile ilişkisi olduğunu düşünüyordu çünkü küçüklüğünden beri ihtiyacı olan korumayı ve sıcaklığı Hürkan'da buluyordu." . Kitap İnvisible'ın devamı niteliğinde. Final gayet iyiydi, aklımda öyle kalsın diyorsanız lütfen okumay...