5

337 39 67
                                    

İnvisible 4k olmuş abartılı teşekkür etmeyeceğim
*okumayın artık bıkmadınız mı?

...

Ellerinin arasında Hürkan'ın yumuşak bukleleri kayarken genç adamı yerinden etmemek için sabit durmaya devam ediyordu. Bedenini serbest bıraktığını fark ettiğinde kendisi de tutuşunu gevşetti. Ses tonunu kısarak şefkatle konuştu.

"Hürkan uyuyor musun?"

Boynuna sığınan bedeni kontrol etmek için biraz geriledi ama herhangi bir tepki alamadı. Telefonuna uzanmak için koltuğu yoklarken eline silindir şeklinde bir kutu geldi. Göz hizasına getirip incelerken gördüğü şeyin ilaç kutusu olduğunu anlaması çok uzun sürmedi.

Telaşla doğrulup kafasını arabanın tavanına çarparken Hürkan hala uyanmıyordu. Gencin başını sabit tutarak koltuğa yasladı ve iki parmağını boynuna bastırırken aldığı nabız bir an olsun içini rahatlattı.

Ön koltuktan Hürkan'ın telefonuna uzanıp kilidi açtı. İlacın adını arama butonuna yazarken kısa bir araştırma sonrasında bunun bir uyku ilacı olduğunu fark ettiğinde derin bir nefes verdi.

Hürkan'ın hala olanları atlatamadığını iyi biliyordu ve intiharı düşünmesi Ömer'i telaşa sürüklüyordu her an. Geri kalan hayatında onun yanında olacağına yemin etti içinden.

İşe yarayacak bir şeyler bulmak amaçlı genç adamın arabasında gözünü gezdirirken arka bagaja doğru eğildi ve üstüne örtecek bir şeyler bulmayı başardı. Önceki yolculuklarından, Hürkan'ın arabaya gerekli/ gereksiz her şeyi doldurduğunu biliyordu.

Bulduğu örtüyü üstüne örtüp omuzlarına kadar çıkardı. Ön koltuğa geçmeden önce bir süre sevgiyle onu izledi ve ardından alnına dudaklarını bastı. Çenesini okşarken düşündüğü şey onu ne kadar sevdiğiydi.

Anahtarları zar zor bulduğunda arabayı çalıştırdı ve eve doğru sürmeye başladı.

...

"Şimdi ona güveniyor musunuz gerçekten? Adamla daha yarım saat önce tanıştık"

"Hürkan güveniyorsa bizim için de bir sorun yok"

Kaan Mert'i desteklemek amaçlı ellerini çırpıp tebrik etti. Emre'nin fazla endişeli ve garip davranışlarını düzeltmek için güçlerini birleştirmişlerdi.

"Nerede kaldılar peki? Çoktan gelmeleri gerekmiyor muydu?"

Kaan koltuğunda rahatsızca kıpırdanıp kolunu Mert'in sırtına doğru uzattı. Ömer gittikten sonra Mert çatıdan inmesine yardım etmişti. Şimdi de hala şüpheli ve eline her an yeni bir bıçak alabilecekmiş gibi görünen, koltuğun diğer ucunda elindeki telefondan haber bekleyen Emre'yi sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Çalan zil sesiyle Emre önden giderken Kaan da peşinden hamle yaptı ama hala ayağa kalkmamış olan Mert onu kolundan tuttu.

"Ne var?"

"Kaan, Emre'nin haklı olma ihtimali belli etmesem de beni korkutuyor. O adama güveniyorsan anlarım. Ve inanarak seni destekliyorum. Yanlış bir şey yapmıyoruzdur umarım" dedi Mert peltek sesiyle. Konuşurken Kaan'ın durgun mavi gözlerinin tam içine bakıyordu.

Kaan bir süre kollarındaki ellerin teması ile kendini rahatlattı. Ömer'in söylediklerinin doğruluğundan emindi. Onun Hürkan'a nasıl baktığını görebilirken gerisinin ne önemi vardı ki?

"Bana güven"

Diyebileceği tek şey bu olmuştu.

Üstündeki beyaz tişörtü çekerek kapıya yönelirken Emre'nin çoktan onları karşıladığını gördü.

invisible #2 | porgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin