Hürkan balkona çıktığında soğuk kış havası yüzüne çarptı. Elindeki kahveleri masaya bıraktı ve Ömer'in karşısına geçti. Önlerinde onun az önce üflediği arabalı doğum günü pastası vardı. Kıvırcık saçlı gencin duygulanıp ağlamasının üzerinden yarım saat geçmişti.
Hürkan kahvesinden bir yudum aldı ve üzerinde düşündüğü bir konuyu ortaya attı.
"Ben de mi ölsem lan?"
Ömer başını kahvesinden kaldırıp kaşlarını çattı.
"Nerden çıktı şimdi? Ölüm o kadar kolay bir şey değil"
"Yanlış anladın, küçümsediğimden falan değil. Sadece artık beni hayata bağlayan bir sebep kalmadı. Ailem beni umursamıyor. İşsizim ve neredeyse arkadaşlarım dışında kimsem yok"
Ağlamamak için alaycı bir ses tonunda konuşurken Ömer onu şaşırtacak şekilde uzanıp masanın üzerinde duran elini tuttu. Elleri tam olarak temas etmese de Hürkan ağzı açık bir şekilde başını kaldırıp Ömer'in güven veren sırıtışına baktı.
"Ben varım ya. Beni sadece evine aldığın rastgele bir yabancı olarak görüyor olabilirsin ama duygularını önemsiyorum"
Burnunu çekti. Yüzü hala saatler önce ağlamasının izlerini taşıyordu.
"Sana iyi gelmeye çalışıyorum. Beni hiç düşünmeden evine davet ettin. En azından sana olan borcumu bu şekilde ödeyebilirim"
Hürkan'ın yüzünü uzun uzun inceledi.
"Her şey yoluna girecek mi bilmiyorum ama eğer aklından öyle düşünceler geçiyorsa, bilmeni isterim ki arkandan ağlayacak biri olacak. Bu yüzden öyle şeyler yapmayı düşünme bile"
Soğumuş kahvesini tek yudumda bitirdi ve ayağa kalktı. Rüzgarlı hava yüzünden yanakları kızarmıştı.
"Ben izninle uyumaya gidiyorum. İyi akşamlar"
"Sana da"
Balkondan ayrılıp içeri geçerken bir anda duraksadı. Tekrar Hürkan'a bakıp eski neşeli ses tonuna döndü.
"Bu arada ölü olmak hiç de eğlenceli değil"
Hürkan keyifli bir kahkaha attı.
"Hadi oradan, sadece ölürsem sana yardım edecek biri kalmayacağı için öyle diyorsun"
Ömer onun alay ettiğini bilse de içini bir hüzün doldurdu.
"Ben yalan söylemem Hürkan, bu konuda asla söylemem"
.
Ömer Kaan'ın onu dürtmesiyle uyandı. Beklerken sandalyede öylece uyuyakalmıştı.
"Ulan uyumak için mis gibi ev tuttuk yine boynumuz tutuluyor" diye söylendi boynunu hareket ettirirken. Bir anda olanları hatırladığında ayağa fırladı.
"Noldu? Bir haber falan mı var?"
"Hayır haber yok da. Ömer sen bir eve mi gitsen? Mahvoldun burada. Biz bekliyoruz zaten"
"Olmaz, Hürkan uyanana kadar burdayım. Siz beni merak etmeyin"
Ömer yüzünü sıvazlayıp sandalyede eğilerek başını elleri arasına aldı. Bu eziyetin ne kadar süreceğini bilmiyordu ama Hürkan iyi olduğu sürece günlerce beklemeye razıydı.
Düşüncelerinden sıyrılıp Emre ve Kaan'ın muhabbetine odaklandı.
"Hürkan'ın ailesine mi haber verseydik ya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible #2 | porgola
Fanfiction"Bazen aralarında bir tür aile ilişkisi olduğunu düşünüyordu çünkü küçüklüğünden beri ihtiyacı olan korumayı ve sıcaklığı Hürkan'da buluyordu." . Kitap İnvisible'ın devamı niteliğinde. Final gayet iyiydi, aklımda öyle kalsın diyorsanız lütfen okumay...