Bölüm diğer kurgum olan What if göndermesi içeriyor LQJOFHQKD. Ürün yerleştirmesini anlarsınız mutlaka haber verin.
.
"Hürkan'ı yanımdan ayıramam ki! Daha yeni zehirlenmişken hayatta olmaz"
"O zaman adamı nasıl arayacaksın?"
"Aramak niyetinde değilim ama bir şey daha yapmadan ondan önce davranmam en iyisi. En azından restorana dönüp yemeği hazırlayan kişiyi sorgulasam belki bir yerlere ulaşırım"
Ömer sıkıntıyla derin nefes verip elindeki karton bardağı sıktı. Detay vermek istediği kişiler sadece Kaan ve Emre olduğu için diğerlerini Hürkan'ın yanında bırakmıştı. Buna rağmen içi rahat değildi. Hastane kantininin çoğunlukla kapalı ışıkları içini daha da bunaltıyordu.
"Bir bahane bulup Hürkan'ı oyala o zaman. Zaten alerjisi olduğu için bu durumda olduğunu sanmıyor mu?"
"Onu şimdilik ikna etmeyi başardım çünkü hala yorgun. Ortada bir sorun olsa da bir süre dinlenmek için beyni reddediyor. Ama asık yüzlerimiz yüzünden bir sorun olduğunu bir süre sonra mutlaka anlayacak"
"Tamam o zaman devreye biz gireriz. Hastaneden taburcu olduğunda onunla beraber evde kalırız. Yanında oluruz. Sende işlerini halledip gelirsin. Bir bahane bulmak o kadar zor değil ya" diye fikrini sundu Emre. Ömer bir süre bu konu üzerinde düşünürken Kaan, yerleri paspaslayan nöbetçi kızdan kahve istedi. Aldığı yanıt suratını asmasına neden oldu.
"Beyfendi saat gece 2"
"Uyku düzenin bok gibi diye gece kahve içemezsin sanıyorlar. Bu hastaneyi dava edeceğim"
.
Hiç bir şey Ömer'in planladığı gibi olmamıştı. Bütün bahaneleri Hürkan'a sunmak yerine bir anda söyledi.
"Hürkan kafe batmış!"
"Ne?!"
"Yani zor durumdaymışlar. Başlarında biri olması gerekiyormuş. Kafeyi kurtarmam gerek. Bizimkiler seni eve bırakacak. Bir süre yanında dururlar. Kolay şeyler yaşamadın sonuçta"
Ömer istemeyerek de olsa tüm inandırıcılığını kullanarak bahanesini ileri sürdü. Tüm olanlardan sonra sadece Hürkan'ı kollarına alıp saatlerce yanında uzanmak istiyordu. Yine de buna sebep olan kişiden kurtulduğu zaman çok daha rahat olacağı gerçeğine tutundu.
"Ömer senin bahaneni sikeyim" diye fısıldadı Kaan, Hürkan kendisine bakıp onay isterken. Başını sallayıp samimi bir gülümseme sunarak Ömer'in yalanına ortak oldu. Suçluluk duygusu üste çıkmaya başladığında elini Emre'nin koluna atıp kapıya doğru ilerledi.
"Siz baş başa durum değerlendirmesi yapın. Biz gidelim"
Odadan çıktıklarında Ömer bir sandalye çekip Hürkan'ın yanına oturdu. Bir süre sessizlik sağlanıp, sadece yan yana olmanın tadını çıkardılar.
"Ben tıp okumaya karar verdim"
"Bak sen. Nedenmiş?" diye yanıtladı Hürkan yorgun sesiyle. Vücudu hala kendini toparlamaya çalışırken oldukça güçsüz düşüyordu.
"Açıkçası, sen orada öylece yatarken ve diğerleri benim anlamadığım dilde durumu düzeltmeye çalışırken çok çaresiz hissettim. Sana yardım edemiyormuş gibi"
"Yaşananların hiç biri senin hatan değildi. Tıp okumana sevinirim ama bir daha kendini suçlama"
Ömer buruk bir şekilde başını sallayıp sessizce durdu. Yapacağı şeyin tehlikeli olduğunu bildiği için belki de Hürkan'ın yüzünü aklına kazıyıp sandalyeyi geri çekerek ayaklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible #2 | porgola
Fanfiction"Bazen aralarında bir tür aile ilişkisi olduğunu düşünüyordu çünkü küçüklüğünden beri ihtiyacı olan korumayı ve sıcaklığı Hürkan'da buluyordu." . Kitap İnvisible'ın devamı niteliğinde. Final gayet iyiydi, aklımda öyle kalsın diyorsanız lütfen okumay...