35

69 10 8
                                    

Bölümde geçen kayalık çok yüksek değil. Öyle sahilde bulunan oturduğumuz kayalıklar.

.
.
.

Ömer başka bir kabustan uyandığında neredeyse öğlen olmuştu. Yanağını masadan çekip gözlerini ovuşturdu. O adamı öldürdüğü günden beri neredeyse her gece kabus görüyordu. Bu zamana kadar Hürkan'a fark ettirmemiş olması bile büyük bir başarıydı.

"Ömer?"

Kaan masanın üzerinde duran, uyumadan hemen önce sıcak çikolata içtiği boş bardağı tepsisine alırken kaşlarını çattı.

"İyi misin?"

"Ben?.. ben iyiyim. Hürkan geldi mi hiç?"

"Hayır, eve gönderdin ya"

"Doğru"

Elini saçlarına atıp karıştırdı. Bir kabustan uyandığında çoğu zaman Hürkan'a doğru kıvrılıp onu izleyerek nefes aldığından emin olurdu. Onun varlığı rahatlatıcı bir histi. İster istemez sevdiği adamı yanında görmek istedi.

Kaan daha fazla üstelemeden diğer masada oturan Mert'in yanına gidip önündeki kağıtları karıştırdı.

"Bizde müşteri çekmek için fikir düşünüyorduk"

Ömer'in kafası başka yerde olsa da Kaan'ı dinlediğini belli etmek için mırıldandı.

"Buldunuz mu bari bir şeyler?"

"Maskot bulmayı düşünüyoruz. Dükkan kalabalık bir caddede ama az geride bir yol ayrımı var. Belki oraya kafeyi tanıtan bir şey yerleştirsek çok iyi müşteri çekebiliriz"

"Bunun için bir kostüme ihtiyacımız var. Yakınlarda bir yer biliyorum"

Başından beri sessiz duran Mert bir soru yönlendirdi.

"Peki maskot kim olacak?"

Ömer hemen tavrını ortaya koydu.

"Ben birazdan Hürkan'ı görmek için eve uğrayacağım. Haberiniz olsun. Zaten insan içine çıkmam Hürkan tarafından yasaklandı. Kostüm gibi dikkat çeken bir şey giyemem"

Kaan iç çekip dirseğini masaya yaslarken kafenin kapısının bir anda açılmasıyla üçü de içeri giren kişiye baktı.

"Abi Hürkan kafeyi size devretmiş" dedi Emre keyifle bir sandalye çekip ters şekilde otururken. Her şeyden habersiz menüye göz gezdirdi. "Bir limonatanızı içerim"

Hürkan tırnaklarıyla derisini kanatırken adam arkasına yaslanıp sigarasını çıkardı. Genç adam o an fark etti ki Ömer dışında kimsenin sigara içmesine tahammül edemiyordu. Camı aralayıp derin nefesler alırken çakmak sesi duyuldu ve adam konuşmaya geri döndü.

"Eğer böyle olacağını bilseydim seni İstanbul'a asla göndermezdim. Beni rezil etmekten başka işe yaramıyorsun"

Sigarasını yarım bırakıp camdan attı. Üstünde basit bir kot ile gömlek vardı. Kollarını katlayıp dizlerinin üzerine koydu. Hürkan'a asla bakmayıp yürüyüş yapan insanları izliyordu.

"Geçen yine tutuklanmışsın. Eski sevgilinin yanına gitmeye çok mu heveslisin?"

"Arkadaşım içindi. Beni bu yüzden sorguya aldılar"

"Önemi yok"

Genç adam daha fazla sessiz kalamadı. Yan koltuğa doğru dönüp dizini vitese dayadı.

"Asla beğenmiyorsun değil mi baba? Ne yapsam yeterli olmayacak. İstediğin gibi olsam bile beni sevmeyeceksin"

Başındaki gri bandanayı çekip yere attı.

invisible #2 | porgolaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin