"A naked heat machine, I want your love, when the moons arise we'll feel just what it does"
Tek yönlü ağaçlık yolda yaşamın belirtisi olan tek şey belki de Hürkan'ın arabasından gelen yüksek baslı müzik sesiydi. Belki de şehirden uzak oldukları için bu kadar rahatlardı.
Ömer bir kolunu camdan çıkarmış, şiddetli rüzgarı hissederken güzel sesiyle şarkıya eşlik eden sevgilisini izliyordu. Hayatında çok fazla özgür hissettiği anlar olmuştu. Ailesinin kısıtlaması altında yıllar boyunca kaldıktan sonra, kaldığı evden kaçmasıyla beraber başlamıştı her şey. Çeşitli şeylerle kendini özgür bırakmak istemişti; sigaraya başlamış, kendine ayrı bir ev tutmuş ve tüm hayatını değiştirmesine sebep olan şeye, silah kullanmaya başlamıştı. Tabancayı eline aldığı ilk an bir şeylerin değişeceğini sanıyordu. Bütün bunların bir önemi olmadığını ise şuan anlıyordu. Özgürlüğü hissetmesi için yanı başına bakması yetiyordu.
Bir anda gelen farkındalık hissi ile elini Hürkan'ın arabayı düz yolda kullandığı için dizinde sabit tuttuğu tek elinin üstüne koydu. Genç adam bu hamleye şaşırsa da, dudaklarının yukarı kıvrıldığını gördü Ömer.
Bir kaç dakika sonra büyük bir villanın bahçesinden içeri girdiler. Kapıdaki güvenlik bir kaç saniyeliğine onları durdurmuş ve Hürkan'ı görünce geçmelerine izin vermişti.
Ev ön bahçeden bile gayet şık dururken Ömer evin içini hayal etmek bile istemedi. Ana kapıya giden taş desenli yolun kenarında uzun çam ağaçları sıralanıyordu. Beyaz boyalı bina 2 katlı gibi duruyordu ve hemen yanında küçük bir oyun alanı vardı.
"Yalnız evi de tam yalnız yaşayan kötü karakter evi gibi" diye fikrini belirtti Ömer. Hürkan yürümeye devam ederken göz devirdi.
"Ömer ön yargılı olanı gördüm de senin kadarını görmedim"
Sırıtarak peşinden gitti. İçtiği onca şişeden sonra kafası hala konuşmaları tam olarak algılayamıyordu. Güçlükle hatırladığı sabahki olaylar gözünün önüne geldiğinde evden apar topar çıkışlarını anımsadı. Unuttukları şeyin çok büyük bir sorun olmadığını bilse de Hürkan'ı uyarmakta fayda vardı. Biraz hızlanarak ona yetişip omzundan tuttu.
"Hürkan, sanırım bir şey unuttuk"
Genç adam alaylı bir ses tonuyla cevap verirken umursamadı bile.
"Noldu yapmadığın ütünün fişini falan mı çekmedin?"
"Kaan'ı evde tek bıraktık" dedi en sonunda. Ve kritik kelimeyi söyledi. "Sarhoştu-"
Hürkan inanmak istemeyerek güç almak amaçlı Ömer'in bileğinden tuttu.
"Hayır-"
"Evet, ve sen kafasını soğuk suya daldırmadığın için kendine gelememişti"
Aceleyle kapşonlusunun cebinden telefonunu çıkarıp rehbere girdi. Kaan'ın numarasına tıklayıp aramanın onaylanmasını beklerken dış kapıya doğru adımlıyordu. İşaret parmağını eve doğrultup seslendi.
"Sen içeri geç geliyorum hemen"
"Ben seni beklerdim ya"
Ömer elini ensesindeki kıvırcık saçlara attı ve kendi çevresinde bir tür döndü.
"Ben bunu niye söyledim ki!"
İçeri tek başına girmek istemiyordu. Her ne kadar kabul etmek istemese de görüşecekleri kişi sevdiği adamın eski sevgilisiydi ve aralarında arkadaşlık dışında bir şey olmamasına rağmen içinde farklı hisler tomurcuklanıyordu. Hürkan'ı kesinlikle kısıtlayacak biri değildi. Genç adamın kendisini hiç bir zaman doğru dürüst tanımlayamacağı, soyut bir kavram olarak kalacak bir şekilde sevdiğini biliyordu. Yokluğunda büyük bir boşluğa düştüğünün, içindeki eksikliği bir şekilde gidermeye çalıştığının da farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
invisible #2 | porgola
Fanfic"Bazen aralarında bir tür aile ilişkisi olduğunu düşünüyordu çünkü küçüklüğünden beri ihtiyacı olan korumayı ve sıcaklığı Hürkan'da buluyordu." . Kitap İnvisible'ın devamı niteliğinde. Final gayet iyiydi, aklımda öyle kalsın diyorsanız lütfen okumay...