Bölüm 1: 'Karşılaşma'

33.8K 1.2K 193
                                    

Elimde ki yayı gerdim ve geyiği hedef aldım. Sesiz ve yumuşak adımlarla geyiğe yaklaştım. Ben geyiğe yaklaştıkça o da havayı koklamaya başladı. Kulaklarını sağa ve sola oynatıyor ama kafasını yerden kaldırmıyordu. Biraz daha yaklaştım, geyik ani bir hareketle başını kaldırdı ve benim zıt yönüme baktı. Kaçacağını anlayıp oku bıraktım ok neredeyse ıslık çalarak gidiyordu. Okun geyiğe saplanmasıyla başka bir hayvanın üzerine atlaması bir oldu. Sim siyah tüyleri ve kocaman bir cüssesi vardı. Bir patisi geyiğin üzerindeydi. Benim ona baktığımı anladığında kafasını kaldırdı ve gözlerimiz buluştu. Simsiyah gözleri benim lacivertlerimi buldu. İçim de bir şeyler kıpırdadı ve ona sarılmak istedim yavaş yavaş ona yaklaştım. Her adımı dikkatlice atarken bakışları ne yaptığımı anlamaya çalışıyordu. Gözlerimi gözlerinden ayırmadan ona daha doğrusu geyiğe yaklaştım. Çünkü bizim köyümüzün besi kaynağını kocaman bir kurda bırakmayacak kadar zekiyim. Geyiğe biraz daha yaklaşınca koca kurt ilk defa kıpırdandı. Geriye doğru bir adım attı ve burnuyla geyiği ittirdi. Geyiğe uzadım ve oku kırdım. Bu koca kurt gidince köyüme işaret gönderecek ve kendimle birlikte geyiğin de yerini söyleyecektim. Ama tahmin ettiğim gibi olmadı. Benim oku kırmam ile birlikte koca kurt bana hırlamaya başladı. Yere bıraktığım yayımı elime aldım ve sırtımdan da ok çıkarttım. Kurt etrafım da dönmeye başladı. her adımında kendi önüme bir ok atıyordum. Önüm de oklardan geyiği ve beni içine alabilecek bir çember oluşturdum. kurda döndüm ve okumu indirdim;

"Eğer sakin olursan işler kızışmaz" dedim.

Güçlü bir hırlamayla karşılık verdi. Arka ayaklarını gerdi, ön ayaklarını büktü ve atlama pozisyonuna geçti. Ellerimden oku ve yayı bıraktım. Ellerimi yukarı doğru kaldırdım ve fısıldadım;

"Flacără"
(Alev)

Yerden hızla hızla ateş yükseldi. Ateşin rengi kırmızı değildi. Bizim köyümüz de çoğu kişi küçük büyüleri bilir ve hepsinin belli bir rengi olurdu benim ateşim ise iki farklı renkte yanıyor. Altında mavi üstünde ize kırmızımsı bir renk var. Ateşin yükselmesi devasa kurtta hiçbir etkiye neden olmadı. Kurt ateşin aydığını görünce atlamak yerine yürüyerek içine girdi. Vücudu yanmıyordu, aksine ateş azalıyordu. Kurt çemberin içine girdi ve bana baktı, gözleri parlayınca başını kaldırdı ve öyle güçlü uludu ki resmen yer sarsıldı. Ulumayı bitirip son kez bana baktı ve yere yığıldı. Kocaman sim siyah bir kurt şuan ayaklarımın dibin de yatıyordu. Boş boş bir yerde ki geyiğe birde kocaman kurda baktım. Geyiği alıp burada gidebilirdim ama onu bura da yalnız bırakmak bana vicdan azabı çektirirdi. Ellerimi bir birine çarptım ve cesaretimi topladım.

"Haydi Alina!"

Kurdun yanına yaklaştım ve yere eğildim. Önce boynunu sonrada göğsünü herhangi bir yara var mı diye kontrol ettim. Kurt sağlamdı. Vücudunu incelemeyi bitirdiğim gibi kalktım ve kurdun kafasına yaklaştım. Elimi ağzının iki tarafına uzatmıştım ki hırlama sesi duydum.

'Haah bir bu eksikti aferin Alina.'

Kafamı kaldırdım ve direkt arkamı döndüm. Etrafım da 15 veya 20 tane kurt vardı. Muhtemelen bu yerde yatan kurdu ya götürmek ya da öldürmek içi gelmişlerdi. Elimi okuma ve yayıma doğru uzatmıştım ki tekrar hırlama sesleri duydum. Önüm de kara kurt kadar olmasa da cüssesi bayağı büyük ola gri bir kurt belirdi. Gözleri de kendi gibi griydi.

'Sanırım bunu okumuştum. Kurtlar genellikle vücut tüyleriyle aynı renkte gözlere sahip oluyorlardı. Tabi sadece kurt formundayken.'

Ellerimi geri çektim ve yukarı kaldırdım kurt hırlamaya devam ederken gri kurtla ayı boyda dişi olduğunu düşündüğüm beyaz bir kurt geldi. Oldukça asil bir görüntüsü vardı. Önce bana sora da yerde yatan kara kurda baktı. Bem beyaz gözleri şaşkınlıkla açılırken sesini duydum. Resmen şarkı söyler gibi bir sese sahipti.

Amestec; Büyülü MühürHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin