Akşama doğru gözlerimi açtığımda Mark'ın duvarın kenarında uyukladığını gördüm. Dün bütün gece uyanık kaldığını hesap edersek gayet normaldi. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Biraz yüzüne boş boş baktım, uyuduğuna emin olunca ellerimi koltuk altlarına koyup çekiştirmeye başladım. Yatağın dibine kadar sürükledim. Doğrulup ellerimi belimin iki yanına koydum. Yatağa kaldırmam gerekiyordu ama nasıl kaldıracaktım. Ağırlığının 100 kilodan fazla olduğuna emindim. Derin bir nefes alıp ellerimi bir birine vurdum.
"Haydi, Alina!"
Tekrar elimi koltuk altlarına koydum. Tam kaldıracakken Mark yerine ben havalanınca şaşkınca etrafıma bakındım. Mark'ın kucağındaydım? Ne ara aldığını bilmesemde bana sırıtarak bakıyordu. Şaşkınlığımı üzerimden atınca boğazımı temizledim.
"Bırakın lütfen."
Mark derin bir nefes aldı.
"Çok çekilmez oluyorsun."
Yüzümü buruşturdum.
"Beğenmek zorunda değilsiniz?"
Bacağımı kolundan kurtarmaya çalışırken Mark beni kendine çekerek düzeltti.
"Rahat dur!"
Tekrar inmeye çalıştım ama yine izin vermedi. Kaşlarımı çatarak yıldızlı gözlerine baktım.
"Beni hemen bırak! Seninle muhattap olmak istemiyorum."
Mark omuz silkti yatağa doğru bir kaç adım atarak beni yatağın üzerine bıraktı. Ben tam kalkacakken kendini üzerime attı.
"Dediğini yaptım şimdi dinlenebilir miyim?"
Ellerimi omuzlarına koyarak ittirmeye çalıştım.
"Kalk üstümden."
Mark'ın ağzından 'cık' diye ses çıktı.
"Hayvan mısın? Kalksana!"
Mark'ın sırıtması genişledi.
"Teknik olarak hayvanım."
Derin bir off çektim. Sabah hayvan dediğim için de kızmıştı değil mi? Hain bir gülümseme yüzüme yerleşti.
"Sabah hayvan dememe alınmıştın? Hatta birde sinirini bileğimden çıkarttın! Hatırlamıyor musun yoksa?!"
Mark'ın kaşlarını çatıldı.
"Canını acıttığımı bilmiyordum!"
"Acıdan gözlerim dolmuştu be!"
Mark'ın yüzü gittikçe gerildi.
"Canını acıtmak istemedim."
Kafamı sağıma doğru çevirdim.
"Kalk!"
İtiraz etmeden sol kolunu kaldırdı. Altından çıkarak ayağa kalktım ve üzerimi düzelttim. Biraz geri çekilip sakin bir sesle konuşmaya çalıştım.
"Sabah yemediğiniz etler dolapta. Onları mı yersiniz başka bir şey mi istersiniz?"
Mark yatakta oturur pozisyona geçti.
"Aç değilim. Sen ye."
Başımı önünde eğdim.
"Emredersiniz."
Hızlı adımlarla odadan çıkarken yüzümde kocaman bir gülümseme vardı. Arkamı dönüp baktım. Bakmadığınından emin oluncaysa gülümsemem iyice genişledi. Duyacağını bildiğim için içimden konuştum.
'Bunlar iyi günlerin.'
Mutfağa inip kendime bir şeyler hazırladım ve karnımı doyurdum. Yapacak bir şey bulamayınca da kütüphaneye gitmeye karar verdim. Kitaplardan rastgele birini aldım. İçinde antik kurtlarla ilgili bilgiler vardı ve şuan ilgimi çeken tek şey buydu. Zaten yapacak başka birşey de yoktu. Bir hafta boyunca Mark evden çıkmama hayatta izin vermezdi. Daha doğrusu güçlerim geri gelene kadar. Derince bir nefes aldım ve sesli bir şekilde geri verdim. Kitabı elime alarak masaya ilerledim. Masa lambasının ışığını ayarlayıp okumaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amestec; Büyülü Mühür
LobisomemYaşadığı döneme göre sıradan genlere sahip olan bir melezin geyik avlarken Alfalar'ın Alfası ile mühürlendiğine inanır mısınız? Peki ya dönüştükten sonra başına gelenler? Önce Luna ilan edilip daha sonra kendine sürü bulması, bir Alfa'ya ruhunun bi...