Mark dediklerimi anlamaya çalışırken odayı turladı.
"Şu genlerini bir daha anlat."
Derin bir nefes verdim ve yatağın üzerinde bağdaş kurdum. Sağ elimi anneannem ve sol elimi büyükbabam yaptım sonra da aynısı babaannem ve büyükbabam için yaptım. Tek tek tane tane açıkladım.
"Bak şimdi anneannem cadı, büyük babam ise insan. O ikisinin çocuğu yani annem ise insan-cadı melezi. Anladın mı?"
Eliyle çenesini ovalarken kafasını salladı ve 'devam et' işareti verdi.
"Büyük babam büyücü ve babaannem ise insan onların çocuğu babam da büyücü-insan melezi. Anladın mı?"
Kafa salladı ve yatağa oturdu. Oturduğu tarafta göçük oluştu. Hafif kaydım ama yatağın ucuna tutundum. Düşünceli düşünceli ve hızlı bir şekilde konuştu.
"Yani sende büyücü-insan ve cadı-insan melezisin?"
Kafamı doğru anlamında salladım.
"Benim güçlerim var ama yok. Ablam annemin genlerinin bir kısmını alırken ben sadece insan genlerini almışım. Hem annemden hem de babamdan."
Mark bana baktı ve bir daha baktı.
"Peki yaptığın büyüler?"
"Ablam sayesinde. Benim büyü yapmamı sağlayan bir kaç sihir ya da büyü, herneyse ondan yaptı. Bu sayede bir-iki büyü yapabiliyorum."
Koca kurt bana bu sefer endişe ile baktı.
"Seni dönüştürmem sana zarar vermez mi?"
Kafamı iki yana sallamak ile birlikte Mark beni kucağına çekti. Kollarını bedenime doladı. Neredeyse nefes almamı engelliyordu.
"M-mark, beni b-boğuyorsun!"
Kollarını gevşetti ama tamamen açmadı.
"Seni dönüştürebilmem için evin altına inmemiz gerekiyor."
Kafamı salladım kollarından ayrıldım. Ayağa kalkacak iken benden hızlı davranıp bir elini belime diğer elini bacağıma attı. Düşecek iken boynuna tutundum.
"Ne yapıyorsun?"
Kapıya doğru yürüyordu ve beni duymazlıktan geldi.
"Kime diyorum!?"
Durdu ve bana baktı. Hareleri iyice koyulaştı.
"Biraz daha sabret Alina. Kurdum seni tanıdıktan sonra bana istediğin gibi bağırabilirsin ama lütfen. Şimdi sus!"
Sesinde ki emri ve tehditi sezdim ve sustum. Kıpırdamadan durdum gözlerimi yumdum ve kafamı göğsüne yasladım. Evin en alt katına indi ve kapının yanında ki güvenlik kilidine şifre girdi. Kocaman gri bir odaya girdik. Anında burnumdan çiğerlerime doğru rutubet kokusu aktı. Yüzümü buruşturdum. Mark beni yavaşça yere bıraktı. Duvarlara bakarken sağ elim ile duvara dokundum ve etrafı gezmeye başladım. Duvarlardan elime doğru enerji geliyordu ve bu benim resmen güçlenmemi sağlıyordu. Duvarda bir çıkıntı hissedince durdum. Çıkıntının üzerinde duran elime baktım. Çıkıntı da bir kaç sembol vardı. Tam sol elimi de duvara koyacak ile Mark seslendi.
"Bu oda büyü ile korunuyor. Buradan çıkamazsın. Ben ben dolunay da genellikle burada olurum."
Kafamı salladım. Tam önüme dönmüştüm ki arkamdan gelen çıtırtı sesiyle hızla geri arkamı döndüm. Mark önümde dönüşüm geçiriyordu. Tamam bunu yapması normaldi ama kurdu beni tanımıyordu. Vücudu tamamen siyah kürk ile kaplandığında bana arkası dönük duruyordu.
"Mark.."
Adını seslenmem ile arkasını döndü. Dişlerini göstererek bana doğru yürüdü.
"Hop, hop ,hop. Sakin ol köpekçik!"
Bu sefer ise hırlamaya başladı.
"Yeter, Mark!"
Sırtım duvara değince içimden geçenlere engel olamadım.
'Şimdi sıçtın! Alina.'
Mark havayı kokladı ve hareketine yıldızlar geri geldi. Derin bir nefes aldım ve duvardan ayrıldım.
"Sonunda be!"
Elimi başına doğru yavaşça uzattım. Önce hırlayarak elime yaklaştı. Sonra elimi kokladı ve ıslak burnunu elime bastırdı. Diğer elimi başının üzerine atıp okşadım. Gözlerime baktı ve benden onay bekledi.
'Dönüşüm için.'
Kafamı salladım. Kolumu sıyırdım ve ona doğru uzattım. Acı vereceğini biliyordum ama benim 2-3 günlük acım neredeyse bin veya daha fazla insanın hayatına eş değerdi. Kurt ağzını açtı ve koluma hızlı bir ısırık bıraktı. Ağzımın içinden tısladım. Bağırmamak için kendimi tuttum. Çünkü bağırırsam bütün sürü buraya birikirdi. Kara kurt kolumu bıraktı ve anın da yere yığıldım. Kolumdan vücudumun her yerine tatlı bir sızı gidiyor ardından da yakıcı bir ateş geliyordu. Son duyduğum ses ise Mark'ın endişeli sesi oldu.
"Dönüşüm böyle değil!"
&&
Vücudumu hissetmeye başladığımda etrafı gereğinden fazla net algılıyordum. Tamam annem ve babam sayesinde güçlü duyulara sahiptim ama sineğin kanat çırpmasını bile hissedip duyabiliyordum. Vücudum da yanma hissedince bağırdım ama ağzımdan çığlık değil güçlü bir hırlama çıktı. Gözlerimi açtım ve etrafa baktım. Kimse yoktu. Oda tamamen boştu. İç güdüsel olarak kapıya ilerledim.
Kapıya pençe attım ve derin bir iz bıraktım. Kapıda neredeyse bir değişiklik olmadı ve benim kurdum daha fazlasını istiyordu. Gidip duvarlara pençe atmaya başladım. Resmen kontrolsüzdüm. Tüm duvarlara iz bırakıp tekrar kapıya döndüm. Bu sefer elimden bu kadar kolay kurtulamayacaktı. Bir pençe attım ardından bir pençe daha bir pençe daha ve sonunda kapı yığıldı.
'Hani kapı büyülüydü?'
Kapıdan çıktım ve merdivenlere hızla ilerledim. Merdivenleri beş'er beş'er çıkıyordum. Bodrumun kapısını görünce hızlandım başımı eğdim ve başımın üst kısmını kapıya vurup bodrumdan dışarı fırladım. Ev tamamen boştu. Kendimi tutamayıp dışarıda ki kapıya ilerledim. Kapıyı tek bir pençe darbesi ile kırdım ve köşeye fırlattım. Dışarı çıktığımda neredeyse herkes bana merakla bakıyordu.
Ben ise hepsine göz attım ve başımı dikleştirip göğüsümü kabarttım. Bu hareketimle bana hırlamaya başladılar. Bende gecikmeden karşılık verdim. Çoğu sustu ama 2 kurt bana hâlâ hırlıyordu. Yavaş yavaş Mark'ın evine adımlıyorlardı. Evin önünde ki merdivenden indim ve önlerine dikildim. Kulaklarım dikleşti ve onlara şaşkın şaşkın baktım.
Onlar Mark'a bağlı değildi. Evet, sürünün bir parçasıydılar ama Mark'dan komut almıyorlardı. Kendi kafalarına göre hareket ederlerdi. Kurtları her ne kadar Alfa ya saygı duysa da ona boyun eğmezlerdi. Ölümleri pahasına bile olsa.
İki kurdun da kürkü bozdu. Ve aralarda gri renkte vardı. Ya mühürlülerdi ya da kardeş. İri olan kurt beklerken küçük olan üzerime atladı. Kendimi geriye attım ve patilerimi kullanarak onu evin girişinde ki tahta kolona fırlattım. Ben vicdanlı olabilirim ama kurdum asla! Kurt kolona çarptı kolonu kırdı ve duvara gömüldü. Onun ardından iri olan kurt hırlayarak arka sol ayağımı ısırdı. Kendine doğru çekti ve sağ pençesi ile göğüs kafesime baskı uyguladı. Sessizce bekledim tepki vermeden. Eli hafifleyince üzerinde olan elini ısırdım ve pençem yardımıyla onu da yakınlarda ki ağaca fırlattım. Tamam bu ikisini halletmiştim ama Mark'ın sürüsü daha beni tanımıyordu. Ve yabancı bir kurdun kendi bölgelerinde dolaşmasına izin vereceklerini sanmıyordum.
Tam Mark'ın evine dönecek iken önüme daha deminki iki boz kurt geçti. Dişlerini gösterdim ama onlar boyunlarını bana göstererek yere doğru eğildiler.
'Kendilerini bana mı bağlayacaklar? Yok artık!'
Onlar bana boyunlarını gösterince eğitim alanından gelen yaklaşık 150 kurt da önümde eğildi ve boyunlarını gösterdi. Boyunlarını gösteren sayısı arttıkça Mark'ın sürüsü bana hırlamaya başlıyordu. Ta ki o derin kurt hırıltısını duyana kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amestec; Büyülü Mühür
Hombres LoboYaşadığı döneme göre sıradan genlere sahip olan bir melezin geyik avlarken Alfalar'ın Alfası ile mühürlendiğine inanır mısınız? Peki ya dönüştükten sonra başına gelenler? Önce Luna ilan edilip daha sonra kendine sürü bulması, bir Alfa'ya ruhunun bi...