Yüzüme vuran, güneşin gıcık ışığıyla gözlerimi açtım. Ablam başımda dikilmiş ilaçları oynuyordu.
"Şu aralar çok uyumaya başladın."
üzünde küçük bir gülümseme oluştu tabi benim asıl suratım eşlik edince anlamında gülümsemesi soldu.
"Ne kadardır?"
Ablam sorduğum soruyu anlamış olacak ki hemen cevap verdi.
"İki gün."
Kafamı salladım.
"O geldi mi?"
Kafasını iki yana salladı. Ayağa kalktım ve dolabıma ilerledim. Dolaptan üzerime giyecek bir şeyler aldım ablam arkamdan baksa da konuşmadı. Banyoya girip soğuk suyu açtım. Küvet yavaş yavaş soğuk suyla dolarken bende üzerimi çıkardım. Küvet tamamen dolunca suyu kapattım ve suyun içine girdim. Soğuk iliklerime kadar işlerken bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı çevresine doladım. Derin bir nefes alıp suyun altına girdim.
Gözümün önüne o kadın ve adamın görüntüsü gelince yerimde çırpındım ve kafamı sudan çıkardım. Onlara inanılmaz bir özlem duyuyordum ama korkuyordum da. Kafamı iki yana salladım ve yüzümde ki suyu temizledim. Tekrar nefes alıp suyun altına girdim. Görüntüler gözümün önüne geldiğinde dayanmaya çalışıyordum ama aniden nefesim kesiliyordu. Tekrar tekrar daldım ama yine de bir fayda etmedi. En sonunda kendimi tuttum. Suyun içinde gözlerimi açtım ve etrafa bakındım.
Nefesim azalıyordu eş zamanlı olarakda gözlerim kararıyordu ama umursamadım ve suda kalmaya devam ettim. Gözüm iyice kapanmadan suyun içine bir havlu girdi. Benim etrafımda dolandı ve beni kaldırdı. Sudan çıkınca derin bir nefes aldım. Mark beni sarstı, sesini duysa da tepki vermedim. Mark beni tekrar sarstı. Yine tepki vermeyince dudağımda bir sıcaklık hissettim. Sıcaklığı daha çok hissetmek isterken ciğerlerime nefes dolmaya başladı. Dolan nefes ile öksürmeye başladım.
Ben yere su tükürürken Mark derin bir nefes aldı. Kafamı kaldırıp etrafıma bakarken Mark'ın kucağında olduğumu yeni fark ettim. Yüzüne baktım. Gereğinden fazla endişeliydi. Kendimi yere bıraktım ve ondan ayrılmaya çalıştım. Beni daha sıkı bir şekilde tuttu ve kendine yasladı. Kafasını saçlarımın üzerinde gezdirip öptü. Sessiz bir şekilde fısıldayarak konuşmaya başladı.
"Delirdin mi Alina? Ben sana bir şey oldu sandım."
Sesinin tonu asla değişmedi. Aynı sakinlikle konuşmaya devam etti.
"Ne yapmaya çalışıyordun?"
Cevap vermedim. Mark derin bir. Nefes verip beni odaya götürdü. Yatağın üzerine oturdu.
"Kendin giyine bilirsin değil mi?"
Kafamı sallayınca dışarı çıktı. Sendeleyerek ayağa kalktım ve hazırladığım kıyafetleri giymeye başladım. Hızlıca saçlarımı da tarayıp aşağı indim. Bizim evi ilk defa bu kadar kalabalık görüyordum. Estera, Gabor, Mark, Matteo, Oxana, Arman ve bir kaç kişi daha elimi kullanarak kafamı ovaladım ve koltuğun kol kısmına oturdum. Mark'ın yanında boşluk vardı ama ben oraya oturmakta da şuan ayakta beklemeyi tercih ederdim. Herkes bana bakıyor ve Mark'ın yanına oturmamı bekliyordu bense bakışlarımı ondan çekip saate baktım. Gece yarısına az kalmıştı. Oturduğum yerden kalkıp Matteo'ya döndüm.
"Hadi gidelim, Matteo. Toplamanız gereken otlar var."
Mark'ın bakışları bana döndü. Bariz bir şekilde bana kızgın bakıyordu. Matteo'da benim ardımdan ayaklandı.
"Gidelim?"
Kafamı salladım ve ilerledim Matteo ile birlikte dışarı çıktığımızda evden bağrışma sesleri geldi. Muhtemelen Mark sinirden deli ye dönmüşken Estera ve Gabor onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Matteo ile birlikte atların olduğu yere geldik. Atlardan çok iri olmayanlardan biri dikkatimi çekti. Ormanda ki atıma benziyordu. Ata yaklaştım ve yelesini okşamaya başladım. Gözümün önüne ormanda ki at gelince ise resmen yaşadıklarımız gözümün önünde canlandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amestec; Büyülü Mühür
Hombres LoboYaşadığı döneme göre sıradan genlere sahip olan bir melezin geyik avlarken Alfalar'ın Alfası ile mühürlendiğine inanır mısınız? Peki ya dönüştükten sonra başına gelenler? Önce Luna ilan edilip daha sonra kendine sürü bulması, bir Alfa'ya ruhunun bi...