22. Normal bir gün

214 15 32
                                    

Elçinin Gözünden

Koşa koşa bir hal olmuştum amk. Koşarken arkama baktım ama kimse bana yetişememişlerdi. Ohh canıma deysin dedim içimden ve koşmayı kestim.

Sonra bir anda solumdan biri üstüme atladı. Ağzımdan bir 'Ananı-' kelimesi kaçtı ve yere yığıldım. Bir süre yerde hüreştik ve pes ettim. Üstümdeki kişiye baktım. Karşımda Adal vardı. Bu çocuğu görmekten bıktım.

Nefes nefese benle konuşmaya başladı.

"Elçin kaçmayı bıraksan ve bana bir şans vermeyi denesen ?" Dedi, üzgün görünüyordu. Şans versemiydim diye bir düşündüm. Beni bu kadar seviyorsa bir denesem diye karar verdim.

"Tamam sana bir şans vericem." Dedim ve ona gülümsedim. Oda bana geri gülümsedi.

Hep birlikte Kaanın arabasına bindik ve kendileri Adalla bizi hoş bir yere bıraktılar. Araba gözden kaybolunca Adala baktım. O da bana bakıyordu.

Kaanlar bizi bir Cafeye getirmişti. Çok tatlı bir yerdi, çiftler buraya bol bol gelirmiş, öyle demişti Mert. Ayrılmadan önce buraya full geliyorduk ama herkez bizi sevgili sanıyordu. Ama biz umursamıyorduk, çünkü biz sadece arkadaştık. Hem o da beni arkadaş olarak görüyordu.

Neyse, Adalla birlikte içeri girdik. Bu atmosferi özlemiştim. Cama yakın bir yere oturduk ve sohbet etmeye başladık. Bana bunları neden yaptığını anlattı. Beni seviyordu, bende onu seviyordum. Ama bunu yapması biraz saçmaydı.

Ona bende senden hoşlanıyorum dedim ve affetmek istediğimi söyledim, ama daha erken olduğunuda ekledim. Beni anladığını ve bekleyeceğini söyledi. Ama içi daha rahatlamış ve umut dolu görünüyordu. Benimde ondan hoşlandığımı duyunca sevinmişti.

Bu gergin konuyu bir kenara bıraktı ve sohbete daldık. Baya gülüştük ve ilk zamanlarki halimize döndük. O kadar eğleniyordukki zamanı fark etmiyorduk. Yedik içtik ve sonra biraz yürüyüşe çıktık.

Sanırım her şey konuşularak çözülebiliyordu. Hava kararmıştı ve aklıma İpek geldi. Bu beni germişti. Adal sayesinde zamanı unutmuştum ama şua an İpeki bulmalıydım.

Adaldan müsade istedim ve İpeki aradım. Kendisi bir kaç kere aradıktan sonra sonunda açtı.

"NERDESİN AMK ÇOCUĞU." Diye çığlık atarak kulağımı patlattı.

"Sakin ol bir amk." dedim ve üstü kapalı olanları anlattım nasıl evden kaçtığımı vs. O da rahatlamıştı güvende olduğumu anlayınca.

Ben bunları anlatırken Adaldan uzaklaşmıştım biraz. Bunları İpeke anlattığımı duyarsa gene eski haline dönebilirdi, bu riski göze alamazdım.

"Siz neredesiniz İpek ?" Yanına gidicektim. Dostumu artık yalnız bırakmak istemiyordum. Uzun bir süre ayrı kalmıştık zaten, daha fazlasına gerek yoktu. O da buna katılmıştı.

"**** sokağındayız, hemen gel de kurtulalım şu beladan. Evde yalnız kalmaktansa karakolda duralım. Daha güvende oluruz." Bunu onayladım ve tam kapatıcakken biri elimden telefonu aldı ve konuşmaya başladı.

Bu kişi Adaldı, sanırım tüm konuşmamızı dinlemişti. İşte şimdi işler kontrolden çıkmıştı.

"Merak etme orada olacağız, bu işi gerçekten bitirme zamanı." Dedi sinirle. Elinden telefonu almaya çalıştım ama İpek de karşılık veriyordu.

"Gel lan senden korkan senin gibi olsun. Elçinde bende bıktık senden. Bu son olsun, kazanan istediğini alır. Ama öyle kolay kazanmanıza izin vermicez." Dedi ve telefonu kapattı İpek.

"Adal sen delirdin mi ?! Az önce ne güzel anlaşıyorduk gene ne oldu sana ?!" Çok sinirlenmiştim. Çok kötü olay çıkıcaktı.

"Artık bu konuya bir son vermemiz lazım Elçin." Dedi ama bana daha sakin konuşmaya çalışıyordu. Ama ben sinirden deliriyordum. En sonunda kolumdan tuttu ve sürüklemeye başladı.

İpekin Gözünden

Sinirden telefonu ağzıma soktum ve garip sesler çıkardım. Ömer bana wtd şeklinde bakıyordu.

Ha Ömer nerden geldi derseniz o bizi kazadan Ali ile çıkmamıza yardım etmişlerdi. Şuan boş, terk edilmiş bir sokakta oturuyorduk. Ali yanıma geldi ve elini omzuma koydu.

"Bak her şey bu akşam sonlanıcak, azıcık sabret. Sevgilin ve dostunla eski hayatına dönüceksin." Diye destek oldu bana.

Ömer ise köşede silahları hazırlıyordu. Silahı nerden bulduğunu sorgulamadım. O kavgalardan çok iyi anlardı. O yüzden kimse karışmıyordu.
Aliye teşekkür etyim ve Ömer silahları dağıtmaya başladı.

Bana düşeni aldım ve kendimi cesaretlendirmek için Emreye tokat attım. Emre bir yıkılıcak gibi oldu qma düşmedi. Oda bana tokat attı, ödeşmiş olduk dedi bende göz devirip kavgayı halledeceğimiz yere gitmeye başladık.

Bilinmeyen Kişinin Gözünden

Bizim grupla birlikte mekana giriş yaptık. Çok havalı hissettim amk. Neyse dedim ve arkadaşlarımla onların yanlarına yaklaştık.

Arka sokaklarda gibiydik, herkez silahlıydı. Etrafıma noluyo amk diye bir bakındım. Sonra bende kendi silahımı çıkardım ve hazırda tuttum.

İpek ve Emre bana şokla bakıyordu. Buna karşı sırıttım. Benim karşı tarafta olmamı beklemiyorlardı. Bu işi sevmeye başlamıştım.

İpekin Gözünden

Görüklerimle şok olmuştum. Bizim dostumuz Hürkan karşı taraftaydı. Bize karşı savaşacaktı. Buna inanamıyordum, herkez bize sırtını dönüyor amk diye gıcık oldum.

Bunları takmadım ve Adala yaklaştım.

"Elçini ve bizi rahat bırakın, yoksa işler çok pisleşicek." Dedim. O da bana bakıp güldü.

"Aslan parçası, bizde R yoktur. Siz de varmı bilmem ama biz de yok." Dedi ve sırıttı.

"Birazdan kim R yapıcak görücez, aptal." Dedim bir anda yumruğu suratına çaktım. İlk önce sendeledi sonra oda bana saldırmaya başladı.

3. Kişi Bakış Açısı

Herkez birbirine saldırıyordu. Bazıları silah, bazıları yumruklarını kullanıyorlardı. O sırada Elçin ise arabada sıkışıp kalmıştı. Kendisini oraya kitlemişlerdi ve camlar bile kırılmıyordu.
Orada sadece arkadaşları için dua edebiliyorlardı.

Gecenin köründe boş sokqkta sadece silah ve bağırma sesleri geliyordu.
Bu bir süre devam etti. Ta ki son bir silah sesine kadar.

Sonra bir anda bir sessizlik çöktü, herkez susmuştu. Kimseden çıt çıkmıyordu. Elçin bile bu sessizliği fark edince donmuştu, bir şey olduğunu fark etmişti ve çok korkuyordu. Bir ses duymayı umuyordu. Yeterki kötü bir şey olmasındı.

O sırada herkez şokla ve korkuyla İpeke bakıyordu. Ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Hiçkimse böyle bir şey olmasını istemiyordu. Ne kadar silah getirmiş olsalarsa, tehtid içindi.

Sonra bir erkek çığlığı duyuldu. Elçinin tüyleri diken diken oldu. Gözlerinden yaşlar keneiliğinden akıyordu. Bu sesi tanımıştı.

Kaan Merte baktı, ne yapıcaz diye. Mert sadece yere bakıyordu. Sonra Mert oradan uzaklaşıp Elçinin yanına gitmeye başladı.

Adal ise sadece İpeke bakıyordu. Kazanmış mıydı ? Eğer öyleyse niye pişman hissediyordu, hiçbir fikri yoktu.

Karşıda ise Ali Ambulansı arıyordu deli gibi. Emre ise göz yaşlarını tutamıyordu. İpekden ise ses çıkmıyordu.

***

StalkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin