nothing can last forever.

11.5K 405 107
                                    

Bryan Adams, Summer of '69

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bryan Adams, Summer of '69.

---

Kim Taehyung,
13.26

“Tanrı'm, gelmeni gerçekten çok istiyorum! Muhteşem bir parti olacak, söz veriyorum Taehyung.”

Etrafta dolanırken telefonda konuştuğum arkadaşımın cırtlak sesi neredeyse kulaklarımı kanatırken, kullanacağım boyaları kafamda oturtmaya ve boya kutumdan onları çekmeye çalışıyordum. Fakat Jimin'in sinirle karışık bağırışlarının beni yormaya başladığını fark ediyordum ve telefonu kapatmak için izin istemeden çağrıyı sonlandırdım.

Bazen gerçekten çekilmez herifin tekine dönüşüyordu, beni ikna etmek için binbir türlü şey teklif etmişti lâkin ben artık planlarımın dışına çıkmak istemiyordum. Bu yüzden de kendisiyle bu akşam dışarı çıkmak yerine tuvalimin üzerine bir şeyler karalamaya devam etmeyi tercih ediyordum. Açıkçası benim için de çok iyi olacağını düşünüyordum çünkü haftalardır uğraştığım bu renkli insan portresini bu gece yarısına dek bitirme hedefimi tamamlamış olacaktım.

Dakikalar içinde malzemelerimin neredeyse tamamını aldım, iskemleyi şövalenin tam karşısına çekip oturdum. Ara ara parmak uçlarımı boyalara batırıp tuvale izler bırakarak, ara ara ise çeşit çeşit uçlu fırçalar kullanarak portreye devam ettim.

Işıklar hiç açılmamış, siyah perdelerim ise kapalıydı. Ortam loştu, gaz lambam sayesinde aydınlattığım tuvalim ve hemen ileride, bu güzel ortamı 'Bryan Adams-Summer of '69' ile süsleyen gramofonumdan başka odaklandığım hiçbir şey yoktu.

Elektro gitarın tınısı ve vokalistin kirli sesi zihnime baskı uygularken, şarkıya ufak ufak eşlik ediyordum. Çenemin çalışıyor oluşu kadar parmaklarım da çalışıyordu, duyduğum o sese dek.

Tuvaldeki adamın yüzü neredeyse bitmişti, sadece ufak birkaç fırça darbesi gerekiyordu ki; aynamın olduğu yerden bir tıkırtı duydum. Arkamı dönüp bakmaya çok korkuyordum, kendimi sakinleştirmeli ve tabloma devam etmeliydim. En azından düşüncem bu yöndeydi, elimden geldiği kadar sakin olmalıydım. Yani, en fazla ne olabilirdi ki?

Sonra tekrar bir tıkırtı duydum lâkin bu öncekine göre daha sesliydi. Gergin de olsam kafamı çevirdim ve aynadaki yansımamın, sanki biri aynanın önünde ateş yakmışçasına dalgalandığını gördüm. Bu bir tık komik görünüyordu fakat kesinlikle gülecek durumda değildim, bu dalgalanma hayra alamet değildi zira bugün tütsülerimi yakmamıştım.

Ayağa kalkıp aynaya ilerledim. Dudaklarım birbirine yapışmış gibiydi, asla ayıramıyordum. Bu beni daha da korkuturken, aynanın gelebildiğim en yakın noktasına geldim. Parmak ucumu aynada dalgalandığını gördüğüm yerlerden bir tanesine uzattım fakat hâlâ yansımamın gözlerinin içine bakıyordum.

son of a devil • taekook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin