Billie Eilish, TV.
---
Kim Taehyung,
3 ay sonra,
10.26Mutluluk.
Kısacık bir kelime, kısacık bir his. Lâkin yaşattıkları, kısacık değildi. Ömrümün en güzel zamanlarını yaşıyordum. Elim, onun elleri arasında ısınıyordu. Dudaklarım, dudaklarında dinleniyordu. Birbirimizin kolları bize yuva oluyordu ve bu gerçekten muhteşem bir histi. Artık ona gerçekten güveniyordum. Beni bırakmayacağının farkındaydım ve bunun mutluluğu hiçbir yere sığamamama yol açıyordu.
"Sevgilim, çiçekleri vazoya koyar mısın? Ben de masayı sileceğim, sonra da sofrayı kurarım ve yemek yeriz, hm?"
Girdiğim transtan beni çıkartan, Jungkook'un sesi olmuştu. O da benimleyken mutluydu ve en güzel hazineydi bu bize. Her sabah birlikte kalkıyorduk, birlikte atölyede resimler yapıyorduk, bana şarkılar söylüyordu ve geçmişlerimizi birbirimize daha çok açıyorduk.
Başlarda bana yalan söyleyebilmesinin oldukça kolay olduğunu düşünüp ona tam olarak güvenmediğimi açıkça belirtmiştim. Bana "Benim sana yalan söylemek için hiçbir sebebim yok artık, Taehyung. Eğer ben istersem hafızanı sildirebilirim, seni kolayca kandırabilirim ya da hayatına hiç girmemişim gibi yaşadığın evreni bile değiştirebilirim fakat hiçbirini istemiyorum. Ben sadece senin ve seninle olmak istiyorum, anlıyor musun?" dediğinde güvenimi daha çok kazanmıştı.
Hayatım artık daha güzeldi. Onunlayken her şeyi başarabileceğime inancım vardı, mutluluğun en hasını yaşıyorduk birlikteyken. Sarılmaktan çekinmiyorduk, kıskanmaktan çekinmiyorduk fakat her şeyden önce sevmekten çekinmiyorduk. Ve belki de en önemli nokta burasıydı, sevmekten çekinmemek.
Ayağa kalktım, vazonun içindeki kuru çiçekleri daha sonra çay yapabilmek adına masanın üzerine koydum. Vazoyu yıkamak için tezgaha yaklaştığımda o çoktan masayı silmiş, kahvaltılıkları buzdolabından çıkartıp dizmeye başlamıştı. Tezgahın üzerindeki çatal-kaşıklıktan çatal ve kaşık alırken bir anda bana döndü ve bir anda elindekileri kenara bıraktı. Benim elimdeki vazoyu da elimden aldığında ne yaptığını anlamak için ona baktım. Oysa hiçbir şey söylemeden bana bakıyordu.
"Ne oldu Jungkook?"
Sorumun üzerine bir anda iki kolu belimi buldu ve önce tezgahın üzerine bakıp ıslak olmadığından emin oldu ve beni tezgahın üzerine oturttu. Ben de refleksle ellerimi omzuna sarıp çığırdım. Kısa bir kahkahanın ardından elleri bedenimin iki yanında durdu, bir eli belime sarıldı ve yüzü burnumun ucunda bitti.
"Ne mi oldu? Sen sabah sabah bu kadar güzel olmaya utanmıyor musun bakayım?"
Utançla gözlerimi kaçırdığımda kıkırdadı ve sol gözümün biraz üzerini öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son of a devil • taekook ✔️
FanfictionDudaklarını arala bebeğim, senin için güzel planlarım var. < •uketae •semekook •mpreg •tamamlandı ☑️ < 080722 070923