Arctic Monkeys, Old Yellow Bricks.
---
Kim Taehyung,
Ertesi gün,
11.32Saatlerdir olduğu gibi yine kendimi atölyeme kapatmış bir şeyler karalıyordum -duvarların kırılan yerlerini Jungkook bir ara kapatmıştı- çünkü eğer karalamazsam kafayı yiyeceğimi biliyordum. Onunla öpüşmüştüm, altımda şişliğini hissetmiştim sadece birkaç dakika öpüşmemize rağmen ve onun da en az benim kadar etkilendiğinin farkındaydım fakat deli gibi utanıyordum. Pekâlâ, ondan utanmam belki de başlı başına bir saçmalıktı ama kim veyahut ne olursa olsun, insan utanıyordu işte.
Önümdeki tuvalde sadece karışıklık, tarumar gördükçe içim daha çok daraldı ve ayağa kalkıp atölyenin en büyük penceresine ilerledim. Pencereyi açtım ve dışarıyı izledim, etrafı seyre daldım birkaç dakika. Kafamda düşünceler oradan oraya savruluyor, kendimi dakikalar geçtikçe daha garip hissediyordum.
Dudaklarımın üzerindeki karıncalanma sanki hâlâ onun dudakları üzerindeymişçesine canımı yakarken, alt dudağımın üzerinde, ısırdığı yere gitti parmak ucum. Sanki oraya değdiği anda elektrik çarptı ve bir irkilmeyle kendime geldim. Tabii, kendime geldim dediğim şey dalgınlığımdan derin bir uykudaymışçasına uyanmamdı.
Jungkook yanımda bulunmaya başladığından beri kendimi inanılmaz garip hissediyordum. Bu garipliği iyi veyahut kötü diye tanımlayabilmem mümkün değildi fakat içimi bir hoş ediyor, bir korkuyla kaplıyordu ve bu dengesizlik beni alt üst ediyordu.
Dün akşam misafirlerimiz gittikten sonra hiç konuşmamıştık. O salonda oturmaya devam etmişti, bense kendi odama geçmiştim fakat konuşamadığımı çok iyi hatırlıyordum. Benden etkileniyordu, ondan etkileniyordum ve farkındaydım, aşk riskti. Ve ben bu riski daha tam olarak bir risk sayılmasa dahi şimdiden alabilecek kadar cesur olup olmadığımı anlamakta ciddi bir zorluk çekiyordum.
Uyandıktan sonra hiçbir şey yemeden atölyeme geçmiştim, onunla konuşmaya utanıyordum ve çok karışık hissediyordum. Dolayısıyla karşıma geçip konuşmaya çalışırsa söyleyecek hiçbir şeyim yoktu ve saçmalamaktan inanılmaz ürküyordum.
Çok fazla belki vardı. Mesela, ben tüm bunları kabul etsem ve her şeye göğüs gerebileceğimi kendime söylesem dahi belki de sadece öpüşmemizden etkilenmişti, benden değil.
Hem daha tanışalı kaç gün olmuştu da ondan etkileniyorum, diye kendime soruyordum fakat o Jeon Jungkook'tu, anlarsınız ya. Ve ben artık ondan hoşlanıyor oluşumu engellemek yerine sorgulamaya başlıyordum, kendimi kontrol edip edemeyeceğim konusunda, onun beni sevip sevemeyeceği konusunda.
Lâkin bunları düşünmek için her şey çok erkendi çünkü ben ona aşık olduğumu düşünmüyordum, sadece o 'Şeytan tüyü var' cümlesinin tanımıydı ve ben etkilenmemin sebebinin çok ciddi bir kısmını bu şeytan tüyü olması olayına bağlıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
son of a devil • taekook ✔️
Fiksi PenggemarDudaklarını arala bebeğim, senin için güzel planlarım var. < •uketae •semekook •mpreg •tamamlandı ☑️ < 080722 070923