Milad ♥ 20

1.4K 118 80
                                    

BAHAR

Hayatımda eksilenler, sadece takvim yapraklarının tek tek kopan parçaları değildi. Babamın peşinden giden umudum, annemin yokluğunda çoğalan kırgınlığım, evim, odam, alışkanlıklarım, yalnızlığım... Fakat bunların yanında, yeni düzenim sayesinde katlanan da çok şeye sahiptim. Sağlığım, aile bireyi sayım, kardeşlerim, arkadaşlıklarım, daha büyük bir evim, yepyeni bir odam, farklı alışkanlıklarım ve sosyalliğim...

Yine de geçmişe duyduğum özlemin yerini hiçbir fazlalık tutmuyordu. Bazen annemle yaşadığım evde, her detayını ezbere bildiğim odamda hayal ediyordum kendimi. Annemle geçirdiğim kısıtlı vakitleri bile özlüyordum. Bir küskün bir barışık halimizden bir hayli yorulmuştum. Bunu etrafa çok fazla yansıtmamaya çalışsam da beni gerçekten tanıyan birinin gözünden kaçmıyordu. Pasta maceramızdan sonra neredeyse her gün görüştüğüm Korhan'la git gide daha çok yakınlaşıyorduk. Belki bir tek onun yanındayken geçmişi ya da geleceği düşünmüyordum. Konuşmadan, yormadan, zorlamadan geçiriyorduk vaktimizi. Birçoğunda da yemek yapıyorduk beşizler yüzünden. Mutfakta vakit geçirmeyi sevmeye başlamıştım. Git gide daha da ustalaşabilirdim. Tabi 'Boynuz kulağı geçer' sözünden dolayı sürekli törpü yapan bir şefim olmasaydı.

"Bahar!"

Salondan seslenerek gelen Lavin Ada mutfağa girer girmez "Akşamki etten kaldı mı?" diye sordu. Korhan'ın tarifiyle yaptığım pirzolanın bu denli beğenileceği aklımın ucundan bile geçmemişti. Kulağım ve omzumun arasına sıkıştırdığım telefonu alırken "Korhan sonra devam edelim mi?" diye sordum ve cevap vermesine izin vermeden telefonu yüzüne kapattım.

"Allah muhabbetinizi arttırsın. Yan yana olmadığınız her an telefondasınız maşallah."

İmalı yakıştırmasına kulak asmamayı tercih ederek telefonu not aldığım kağıdın üzerine koydum. "Sadece tarif alıyordum," dediğimde ne tarifi olduğunu görmek için telefonumu çekti.

"Yarın İRON'da önemli bir kutlama varmış. Bu yüzden beşizlerin istediği kurabiyeyi benim yapmam gerekiyor."

Malzemelere göz gezdiren kız anladım demekle yetindi. "Güzel olursa yılbaşına da yaparsın." Söylediği cümleyi doğru duyup duymadığımı sorgularken "Yılbaşına mı?" diye sordum. Sırdan bir şeyden bahseder gibi "Hı hı," diyerek yanımdan geçti ve fırına doğru ilerledi. Kapağını açıp bahsettiği eti gördüğündeyse "Harika! Bir tane daha yiyeceğim," dedi. Az önce söylediği şeyin ciddiyetinin farkında mıydı acaba?

"Gerçekten bu sene yeni yılı kutlamayı düşündün mü?"

Tabakların olduğu dolabı açarken yine beni onaylayan bir ses çıkardı. "Abin bu haldeyken," diye altını çizme gereği hissettiren rahatlığına hayrandım. Tabağına et koymakla meşgul olan kız "En çokta o bu halde olduğu için," dedi ve fırının kapağını sesli bir şekilde kapattı. Bunu söylerken neyi kast ediyordu?

"Kesinlikle bu yemekten de yapmalısın."

Masaya oturmayı beklemeden sebzeleri çatallamaya başladı. Sorgulayan bakışlarımla karşılaştığındaysa ağzı dolu olduğu için başını 'Ne oldu?' der gibi salladı. "Bildiğin ama bana söylemediğin bir şey mi var?" Hızlı hızlı çiğnediği lokmaları sesli bir şekilde yutan halam "Neden böyle bir şey düşündün?" diye sordu. Az önceki cümlesine mantıklı bir açıklama bulmaya çalıştığımı söylediğimdeyse hafifçe gülümsedi. Masaya oturup tabağı önüne koydu.

"Her yıl bu planları abim yapar. İki gün içinde uyanmadığı takdirde bu planı yapan kimse olmayacak."

Sanki bu dünyanın en saçma açıklamasıymış gibi bakarken "Evet," dedi onu silkelemek istercesine. "Çünkü abin bitkisel hayatta ve kimsenin bir eğlence düşünecek hali yok." Bana boş gözlerle bakan halam "Abimle vakit geçirmediğin ne kadar belli," dedi. Bunu bana kötü hissettirmek için söylemediğini bilsem de, eksik hissettireceğini tahmin etmemiş olmalıydı. Babamla çok fazla vakit geçirme şansım olmamıştı. Onu sadece insanlardan dinlemiştim ve bu bile benim için ayrı bir mutluluktu. Hayatındaki detayları tamı tamına bilmemem de benim suçumdu. Ne de olsa şu anda benim yüzümden...

VELİAHTLAR 2 - BAHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin