8- BARIŞ

20.5K 2.1K 1.9K
                                    

Yemeği yedikten hemen sonra salonda  hep beraber otururken annem ve ben telefona gömülmüştük. Babamın ise açtığı haber kanalının sesi odanın içinde yankılanıyordu, muhabir ve yanında konuşan iki siyasetçinin seside kulağıma sinek vızıltısı olarak yansıyordu.

O sırada aniden kapı çaldı, zile ard arda biri basıyordu. Annem telefonu bırakıp bu kadar ısrarla çalan kapıya söylenerek ve merakla ilerledi. Bir kulağım kapıdayken, gözlerim ekrandaydı.

Barış'ın sesini duyar gibi oldum ama o kadar imkansızdı ki muhtemelen birine benzetmiştim.

Annem saniyeler sonra geldi, yüzünde biraz mutluluk birazda şok ifadesi vardı. Göz göze geldiğimizde göz kırptım ne oldu anlamında.

"Barış gelmiş oğlum, kapının önünde bekliyor seni."

Duyduğum sesin doğruluğu içimde garip bir telaşın yayılmasına sebep oldu. Karnım aniden kasılırken, gözlerimi annemden ayırmadan çatık kaşlarımla ayağa kalktım.

Kapının önüne gidene kadar bir ihtimal, sanki annem benimde dalga geçecekmiş gibi yalan söyledim demesini bekledim ama yanına varıp kapıya baktığımda Barış'ın iki elini kapının yanına yaslamış beni beklediğini gördüm. Kafası yerdeydi, nefes nefeseydi.

"Hadi inşallah barışırsınız." annem ara gazı verip içeri geçti.

Kapıya yaklaşırken geldiğimi anlayınca kafasını kaldırıp baktı. Telaşlıydı.

"Hayırdır?"

"Murat, yardımın lazım. Erdem'i karşı mahalleden Devrimler sıkıştırdı. On kişiye iki kişiyiz." telaşla ve korkuyla hızlı hızlı konuştu.

Tek kaşımı havaya kaldırdım, eski sevgilim ve dostum beni aldattığı çocukluk arkadaşımı dayak yemekten kurtarmak için yardıma çağırıyordu.

Düşüncelerimi fark etmiş gibi "Lütfen..." diye mırıldandı.

Bu yapacağım şey kendi gururumu sikip atmaktan başka hiçbir şeye yaramayacaktı ama karşımda canımdan çok sevdiğim çocuk bana yalvarır gibi bakıyordu ve ben onu reddedemeyecek kadar aşıktım.

Sıkıntılı bir nefes aldım, ayakkabımı giydiğimde hevesle yüzüme baktı.

"Geliyorum ben birazdan anne." diye seslendim içeri.

Kapıyı arkamdan kapattığımda o önde ben arkada apartmandan dışarı çıktık, onun telaşının aksine sakin ama büyük adımlarla sokakta ilerledim.

Işıklandırmalar çoktan açılmıştı ve karanlık dağılmıştı. Mahalleli sokaktaydı.

Barış adımlarını yönlendirirken ona ayak uydurdum, hemen yanımda yürüyordu.

"Neden sıkıştırdılar?" diye sordum evdeyken balkona çıkıp içerim diye cebime koyduğum paketten bir dal sigara çıkarıp yakarken.

"Bilmiyorum, boş yere." diye mırıldandı. O piçin bir şey yaptığı belliydi.

Daha sigaradan iki duman çekmiştim ki ara sokağa döndüğümüz an kalabalık erkek grubunu gördüm.

Devrim iki mahalle ötede, kendi halinde takılan okulu bırakıp babasının otoparkında çalışan delikanlı bir çocuktu. Normalde çoluk çocuk işine pek bulaşmazdı ama şimdi iki arkadaşının kolundan tuttuğu Erdem'e öfkeyle bakıyorsa demek ki bizimki oldukça büyük bir bok yemişti.

Ona bir yumruk atacağı sırada mahalleyi inleten bir ıslık çaldım. Devrim anında dönüp bana baktığında yapacağı eylemi durdurdu. Sırtını dikleşirken beni ve yanımdakini süzdü.

Erdem'e kısa bir bakış attım, geldiğime şaşırmış gibi duruyordu ama az önceki ezik duruşunun yerini şimdi özgüven almıştı. Dayak yemeyeceğini artık biliyordu.

Devrim'in yanına vardığımda sigarayı ondan uzak tutup elimi uzattım, anında elimi tuttup tokalaştı. Diğerlerine de kafayla selam verdim.

"Nasılsın?" diye sordum önünde dururken.

"İyiyim kardeş, sen nasılsın?"

"İyi valla," deyip ardından kafamla Erdem'i gösterdim. "Sorun ne?"

"Yav orospu çocuğu bizim otoparktan araba kaçırmaya çalışmış. Daha doğrusu çırak bunun arkadaşıymış, arada sırada arabayı istiyormuş. Bugünde müşterinin arabasının önünü çizmiş."

İki kaşımı kaldırıp hayretle yüzüne baktım, sigaramı içerken ben ne kadar sakinsem Erdem'in yanına geçmiş Barış o kadar telaşlıydı. Erdem ise Devrim'e öfkeli bakıyordu.

"İyi bok yemiş." diye mırıldandım ve yine Devrim'e döndüm. "Kardeş, sen hasar ne kadarsa miktarını söyle. Bu salak sana getirecek, tamam mı?"

Devrim dövmeye niyetli bir bakış atsa da beni kıramayacağı için dakikalar sonra anlaştı, Erdem parayı ödemeyi sinirlide olsa kabul edince bir iş kalmadığı için milletin yarısı dağıldı. Devrim ile yeniden el sıkışıp arkamı döndüm ve bitmiş sigaramı kenara fırlattım.

O ikisine bakmadan eve doğru yürüdüm.

"Eyvallah!" Barış'ın arkamdan bağırmasını umursamadım.

YARABANDI -GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin