Murat: Orospu çocuğu
Erdem çevrimiçi.
Erdem: Efendim
Murat: Senin efendim yazan parmaklarını sikerim amın feryadı
Murat: Sen ne iğrenç herifsin lan
Erdem: Murat seni beş saat önce öptüm sence biraz geç tepki vermiyor musun?
Murat: Orospu çocuğu okuldan çıkıp saatlerce yürümüşüm sence aklım başımda mı?
Erdem: Çok mu güzel öpüyorum?
Murat: Siktirtme öpmeni haysiyetsiz
Erdem: Yazışarak olmaz ne diyeceksen yüz yüze söyle
Erdem: Gel mahalledeki parka, dövmeyeceğim seni korkma.
Erdem: Ya da adam gibi dövüşelim, yanına bıçak alabilirsin anca yeter gücün
Murat çevrimiçi.
Murat yazıyor...
Murat: Bekle am feryadı
Erdem: Tm
***
Karanlık çökmüşken evden nasıl çıktığımı bile bilmiyordum, mesajını okuduktan sonra sinirden gülme krizine girip evden fırlamıştım.
Telefon elimde hararetle yıkılmış parka ilerlerken gözlerim onu arıyordu, gördüğüm an Devrim'in yapmasına izin vermediğim şeyi yapıp evire çevire dövecektim.
Parka girdiğimde kimsenin olmadığını gördüm, benden sonra gelecek olması sinirlerimi bozsada kenara geçtim.
Titreyen ellerimle paketimden bir dal sigara çıkarıp yaktıktan sonra sinirimi yatıştırmaya gerek duymayarak o zehiri içime çekmeye başladım.
Önce en yakın dostum, çocukluk arkadaşım olarak şerefsizlik yapıp sevgilimi elimden almıştı, daha doğrusu ikisi beni oynatmıştı şimdi de gelip beni öpüyordu.
En çok neye sinir olduğumu bilmiyordum, eskiden kardeşim dediğim birinin beni öpmesi mi, bana ihanet eden herifin dilini dudaklarımda hissetmem mi, aynı bana yaptığı gibi Barış'ı aldatmasına mı bilmiyordum. Ama Barış'ı aldatmış olması pek sikimde değildi. Başkası olsa belki ama Barış bu konuda umrumda değildi.
Galiba.
"Offff!" deyip yüzümü sinirle sıvazladım.
O sırada dakikalar sonra salıncağın yağlanmamış, kötü gelen demirinin sesini duyunca kafamı kaldırıp karşıya baktım. Erdem siyah kot pantolon ve baskılı tişörtüyle yanıma geliyordu.
Çatık kaşlarımla, parmaklarımın ucunda hâlâ yanmakta olan sigarayla ona sertçe baktım.
"Kusura bakma geciktim biraz," dedi dibime geldi ve aniden ensemden tutup dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Yine birkaç saniyelik şokun ardından bu sefer erkenden kendime gelip onu hızla ittim. Yüzüne baktığımda sırıtıyordu.
"Ne konuşacaktık?" dedi elini cebine koyup.
Manyak mıydı lan bu çocuk?
"Oğlum sen benimle dalga mı geçiyorsun lan?" üzerine yürüdüm, söylediklerimin aksine gözleri dudaklarımdaydı. Dudağını yaladı.
"Dalga mı geçiyor muşum?"
"Lan amına koduğumun manyağı-"
"Dur böyle anlamıyorum dediğini, dudaklarını okumam lazım." deyip yeniden yaklaştı, bu sefer kaçmayayım diye belimden sıkıca tutup dudaklarıma gömüldü.
Öpüp geri çekildiğinde dişlerini sıkıp "Oh!" diye mırıldanıp tekrar öptü.
Çatık kaşlarımla elimdeki sigarayı alıp koluna bastırdığımda irkilerek geri çekildi.
Çok, gerçek bir istekle öpüyordu ve bu beni yine afallatmıştı.
"Siktir," dedi gülerek, yanan kolunu tutup ıslak dudakları parlarken bana baktı.
Yüzündeki manyak ifadesi, uğraşabileceğim cinsten değildi. Bugün her şey kâbus gibiydi.
Hiçbir şey yapamayacağımı anlayıp onu ittim ve önümden çekildiğinde hızla parkın çıkışına yöneldim.
"Lan tamam küsme, gel!" arkamdan gülerek bağırıyordu.
Ona aldırmayan titreyen vücudumla eve ilerledim.
***
Erdem aynı gel dövmeyeceğim diye çağıran, geldiğinde de döven anneler gibi.
Bu arada Erdem hakkında yaptığınız tüm 'acaba aşık mıydı, acaba bilerek mi sevgili oldu, belki de kıskandı' yorumları yanlış. Düz orospu çocuğu sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARABANDI -GAY
Teen FictionDarılma, terk edip gitti seni, gönlü huzurlu gülüyor gözleri...